"Gerçekten" haber verir 15 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Hüseyin GÜLTEKİN

Başkalarına havale edilemeyecek sorumluluklarımız



Bizzat yapmakla mükellef olduğumuz işleri dahi başkalarına havale etmek, çoğu zaman nefs-i emmaremizin hoşuna gider. Sorumluluktan hep kaçmayı âdet edinen kör nefsimiz; neredeyse doğrudan yüce Allah’a karşı olan vazifelerini bile başkalarına yüklemeye, havale etmeye çalışır. Abd olmanın bir gereği olarak kulluk vazife ve sorumluluklarını dahi birilerinin yapmasını arzu eder. Doğrudan yapmakla mükellef olduğu, yerine getirmek zorunda olduğu dinî vecibelerini yerine getirmemenin suçunu, başka yerlerde aramaya kalkışır. Veya kendisinden başka hiç kimsenin yapmak zorunda olmadığı, yalnız ve yalnız kendisinin sorumlu olduğu şahsî vazifelerinin zahmetinden, külfetinden kurtulmak için kendince, hiç inandırıcı olmayan bazı çarelere başvurur.

Böyle garip ve enteresan bir hâlet-i ruhiye içinde olan günümüz insanının çoğu, bilhassa mânevî alanda yaşanmakta olan problem ve menfîliklerin çare ve çıkış yollarını da hep başkalarından bekler maalesef. Bu noktada sorumluluklarını hiç hatıra getirmeyen, hep kenardan seyirci olmayı yeğleyenler, birilerinin gelip ortalığı düzeltmesini, rayından çıkan işleri yoluna koymasını beklerler. Bu mantığa göre; dejenere olan mânevî hayatın, yozlaşmaya yüz tutan ahlâkî değerlerin düzelmesi, ancak dışarıdan birilerinin, gerekirse zor kullanarak, müdahale etmesine bağlıdır. Bu faraziyeye göre, insanların dinî vecibelerini yerine getirmeleri için de böyle zorakî, cebrî tedbirler şarttır. Yani, deyim yerindeyse gerektiğinde millete zorla veya kanunla namaz kıldırmalı, oruç tutturmalı, zengin ise kanunî bir düzenleme ile zekâtını almalı, hacca göndermeli...

Bize tuhaf da gelse, garip de karşılasak, ehl-i dinden bir çok insanın böyle bir anlayış içerisinde olduğu acı bir gerçektir. “Dinde hassas, muhâkeme-i akliyede noksan”, fakat iyi niyetle hareket ettiklerinden emin olduğumuz bu kardeşlerimizin, kendilerine göre dinî bazı hassasiyetler içinde oldukları da diğer bir gerçek. Bunun bir sonucu olarak, siyasî tercihlerinde de çoğu zaman dinî hassasiyetleri ön plana çıkardıkları... Rey kullanırken de her defasında, dindar görünen veya mânevî argümanları ön plana çıkaran siyasî kadroları tercih ederler. Halkın bu özelliklerini, bu duyarlılıklarını çok iyi bilen siyasîler de, seçmenin reylerini almak için, kâinatta hiçbir şeye âlet edilmemesi gereken dinin o yüce değerlerini, hiç çekinmeden siyasî emellerine—bilerek veya bilmeyerek—âlet ederler.

Gelin görün ki, milletimizin “dine ve dindarlara iyi hizmet ederler, mânevî değerleri koruma altına alırlar” niyetiyle reylerini vererek iktidara getirdiği sözde muhafazakâr kadrolar, saf milletimizin bu beklentilerini ve temennilerini her seferinde boşa çıkarır. Bu gerçek, yakın veya uzak siyasî tarihimizi bilenlerin malûmudur. Böyle dindar görünümlü siyasî hükümetler zamanında, dine ve dindarlara hizmetten çok, o güne kadar kazanılmış bazı hakların dahi elden çıktığına bu millet şahittir.

Bu meyanda Bediüzzaman’ın; bir asır önce, tıpkı şimdi olduğu gibi, sözde dinî hassasiyetleri öne çıkararak “Dine zarar olmasın, ne olursa olsun” diyerek endişelerini dile getiren bazı şarklı insanlara verdiği cevap mühimdir:

“İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.”

Bediüzzaman, bu sözüyle, dinin yüceliğini ifade ederek, söndürülmesinin mümkün olmadığını; bu bakımdan Allah’ın koruması altında olduğunu, dolayısıyla bazı siyasîlerin bekçiliğine, muhafızlığına da ihtiyacı olmadığını beyan eder.

15.03.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.03.2009) - Aldatıcı reklâmlar ve propagandalar

  (01.03.2009) - Nur’lara talebe olabilmek

  (22.02.2009) - Dine mesafeli olanlar da bazen dine hizmet eder

  (15.02.2009) - Bütün sıkıntıların reçetesi, İhlâs Risâlesi

  (08.02.2009) - Böyle bir “kişisel gelişim” olur mu?

  (01.02.2009) - Samimî tenkitlere açık olmalı

  (25.01.2009) - Bir hizmet adamı

  (18.01.2009) - Hizmetlerimiz bizi gurura sevk etmemeli

  (11.01.2009) - Huzur ve mutluluk arayışları

  (04.01.2009) - Bazen kenarda durmak veya susmak da hizmettir

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis