Başkalarından ziyade kendimizi sorgulamalıyız. Ben hürriyetçi/demokrat mıyım? Ne kadar? Sadece bana, akrabalarıma, partidaşlarıma mı demokratım? Önce “Hürriyetçi/demokrat kimdir?” sorusunu cevaplandırarak başlamalı. Ondan da önce de Bediüzzaman’ın çizdiği temel siyasî-içtimâî dört ana şablonu bilip ona göre tavır koymalı: 1- Seküler, diktatör zihniyet. 2- Kendini (ırkını) üstün gören milliyetçi ve diktatör ruh. 3- Din adına hareket eden, dini temsil ettiğini iddiâ edenler. 4- Hürriyetçiler, demokratlar.
Bediüzzaman’a göre, ilk üçü asla desteklenemez. Ahrarlar, yani hürriyetçiler, demokratlar desteklenmelidir. Neden? Allah bu dünyayı hürriyet üzerine kurdu. Yani, imtihanın gerçekleşebilmesi için hür bir zemin hazırladı. İnsan hür olmalı ki, abdullah olsun! Hürriyet, imanın özelliğidir. Şu halde imanın bu özelliğinin siyasete yansıması, demokratları destekleme tarzında olacaktır. Bu hususta, pek çok kesimde bir sıkıntı yoktur.
Sıkıntı, demokrat kimdir?
* Demokrat, tam ve gerçek hürriyetçidir. Herkesin, başkalarına zarar vermemek (bir ileri noktası, kendisine de zarar vermemesi) kaydıyla şahane serbest olmasını savunmak ve ona göre çalışmaktır.
* Bedel ödemektir. Değil makamını, mevkiini, gerektiğinde hayatını ortaya koymaktır.
Bu temel maddelere başkalarını da ilave etmek mümkün. Bir zihniyet, elinde güç olduğu halde;
- Yasakları kaldıramıyorsa,—belki kaldırmak gücünü aşar—kalkması için çabalamıyorsa;
- Baştan aşağa antidemokratik maddelerle dolu 12 Eylül 1980 darbe-i münafıkanesinin ürünü Anayasa’yı değiştirmeye gayret sarfetmek bir yana, bununla ilgili çalışmaları rafa kaldırıyorsa;
- Keza aynı zihniyetin uzantısı 28 Şubat’ın icraatları aynen duruyorsa… (Meselâ, başörtüsü yasağını kaldıramamışsa, üniversiteye giriş kat sayısındaki haksızlığı giderememişse ve imtihanlara bile başörtülü girilemiyorsa, Kur’ân kursuna gitme yaşının 15’in üzerinde olmasını düzenleyen kanunu kaldıramamışsa...)
- Demokrasinin gelmesinde en büyük rolü oynayacak AB için çaba sarfetmiyor ve gündemin en son sıralarına atıyorsa;
- Kezâ, Ergenekon örgütünün üst düzey yöneticisi olmak ve darbe girişiminde bulunmakla suçlanan Eruygur ve Tolon, serbest bırakılmışsa… Ulusal Stratejik Araştırmalar Kurumu Başkanı Sedat Laçiner’in tesbitiyle, Ergenekon soruşturmasında şimdiye kadar çıkan insanlar sadece buzdağının görünen kısmı ise...
Yapılanlar seçime yönelik bir şovdan ibaret kalmaz mı?
* Başörtüsü, milletin yüzde bir buçuğunun meselesi olarak görülüyorsa...
* “Bedel ödemeye hazır değiliz” deniyorsa...
Demokratlıktan söz etmek mümkün mü?
“Tamam, adamlar çalışıyor, ama güçleri yetmiyor!” diye desteğe devam etmek, hamakat değil mi? Siz, tuttuğunuz bir işçi, bir usta, bir yönetici, bir doktoru vs. “Ne yapalım, adam yapacak ama gücü yetmiyor!” deyip çalıştırır mısınız? Dessas zalimlerin estirdiği havaya ve propagandalara kapılarak Demokratların kazanıp-kazanamayacaklarına hükmederek oyunu aciz, güçsüz, siyasette sonuç alamamış güçlü partiye vermenin anlamı ne? Unutmayalım: 12 Eylül 1980 darbe-i münafıkanesinin mahsülü olan ve herkesi canından bezdiren ve mutlaka tamamen kaldırılmasını istediği ve bir türlü kaldırılamayan Anayasa’ya da yüzde 92 “Evet” oyu çıkmıştı! Yeni Asya ekolü, yüzde sekizin içinde idi… Ve “Hayır!” demişti. Ve bedelini de kapatılarak, parçalanarak ödemişti…
Şimdi, 27 yıldır Yeni Asya’nın başı dik, alnı açık! Ve “Evet” diyen yüzde 92’i (ne yazık ki, içlerinde Risâle-i Nur’dan istifade edenler de var!) utancıyla baş başa, alnı kara ve başı önünde!
El-mizan ve’l-iz’ân!
27.03.2009
E-Posta:
[email protected] [email protected]
|