"Gerçekten" haber verir 27 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Basından Seçmeler

Kriz küresel bir ikazdır

İstanbul’da düzenlenen “Küresel Kriz ve Said Nursî’nin İktisat Görüşü” konulu Risâle-i Nur Kongresi’nden özetle 4 madde çıktı; Faize dayalı sistemler emeği sermaye ile çarpıştırıp, fukarayı zenginle çatışmaya sevk ederek sosyal hayatı sarsar.

Bu sistemle artan suiistimaller küresel krizinin temelini oluşturur. Faiz kurumları ‘Sen çalış, ben yiyeyim’ anlayışıyla çalıştığından, insanlığın rahatını bozmuştur. İnsanlık barış ve huzuru isterse, faizi kaldırıp zekâtı hayatlandırmalı, yardımlaşma yaygınlaştırılmalıdır. Başka söze gerek var mı?

27.03.2009


Türker Alkan Bediüzzaman’dan ne anlar?

Hemen cevap vereyim: Hiçbir şey anlamaz. Çünkü Bediüzzaman Said Nursi’yi tanımaz, zira 130 civarındaki irili ufaklı eserlerinden hiç birini incelememiştir. Yaklaşık 8 bin sayfadan oluşan Risale-i Nur Külliyatı’ndan tek satır bile okumamıştır. Denilebilir ki “Efendim Bediüzzaman’ın eserleri Osmanlı Türkçesiyle yazılmıştır. Dili ağırdır, anlaşılmaz. Bu yüzden Türker Bey okuyamamıştır, çünkü Osmanlıca bilmez.” Kusura bakmayın ama, bu hiç de haklı bir mazeret değil. (...)Çünkü eserler artık kelime dipnotlu olarak yayımlanıyor. Yani bilmediğiniz kelimelerin anlamını aynı sayfada bulabiliyorsunuz.

“Bu da nereden çıktı. Herkes Bediüzzaman’ı okumak zorunda mı kardeşim, Türker Bey niçin okusun ki?” diye sorulabilir. Evet elbette herkes dilediği yazarı okumakta serbesttir, istediği aydını sevmekte özgürdür. Ama bir adam hakkında yorum yapıyorsanız, fikirleri üzerinde ahkâm kesiyorsanız o kişiyi tanımak zorundasınız. Hele hele ele aldığınız bu zat, yüz yıldır Türkiye’nin gündeminde olan Bediüzzaman Said Nursi gibi dünya çapında meşhur bir İslâm âlimi ise buna mecbursunuz. Aksi takdirde hükümleriniz havada kalır, düşünceleriniz dayanaksız olur ve herkes size “cahil” hatta “eçhel” (cahilin katmerlisi) deme hakkını kendinde bulur.

Gerçi bu, Türker Alkan’ın yaptığı ilk yanlış değil. Beyefendi canı sıkıldıkça İslâmî mevzulara giriyor, bilmediği konularda yalan yanlış bilgiler aktarıyor ve bunu da anlaşılmaz bir “aydın!” pişkinliğiyle okuruna yutturmaya çalışıyor. Tahminimce gazetede pek okunmadığı için bu şekilde hareket ederek dikkatleri üzerine çekiyor. Bakın ben bile hiç düşünmediğim ve gündemim çok yoğun olduğu halde bu meseleyi yazdım. Neyse...

Şimdi konuya gelelim. Bilindiği gibi Türker Alkan Radikal gazetesi yazarı. Bugün (26 Mart 2009 Çarşamba) gazetedeki köşesinde “Bediüzzaman’ın kurtuluş reçetesi” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

***

Bay Alkan’ın hatalarını sıralamaya başlayalım değerli okuyucular.

Ankara’da metro duraklarını kullanan kimler? Bu vatanın çocukları değil mi? Gazete mi dağıtıyorlarmış. Sanmıyorum, muhtemelen düzenlenen sempozyumun broşürlerini arzu eden vatandaşlara vermişlerdir. Bunda ne var? Peki gazete dağıtmışlarsa bile ne yazar. Bu suç değil ki... Bugün bir çok gazete (Türker Alkan’ın da yazdığı medya grubunun gazeteleri dahil) benzin istasyonlarında, marketlerde vatandaşlara bedava dağıtılmıyor mu? Demek ki bedava gazete dağıtmak suç değil. Hele tanıtım amaçlıysa, hele o gazetenin önemli bir etkinliği varsa bunda kusur nerede? Daha iki üç gün önce alışveriş ettiğim bir marketteki kasiyer, isteyen müşterilere büyük bir gazeteyi dağıtıyordu. Ama sizin amacınız üzüm yemek değil ki... Birilerine sataşacaksınız, saldıracaksınız ya... Birilerini haksız yere eleştireceksiniz ille de... Yazınızı okuyan da PKK’lı teröristler Ankara garını basmış da vatandaşa bölücü propaganda yapıyor sanacak. Yazık, çok yazık. Böyle mi aydın olunur?

***

Yanlışlarınızı tespit etmeye devam ediyorum. Yeni Asya gazetesi hükümet yanlısı değildir. Geçmişte Adalet Partisi’ni, daha sonra Doğru Yol Partisi’ni desteklemiştir. Bugün de Demokrat Parti’den yana tavır koymaktadır. Ve bu tutumundan da hiç taviz vermemiştir. Yaygın tabiriyle söyleyeyim “Yeni Asyacılar” Ne Özal’ın ANAP’ını desteklemişlerdir, ne de bugün Erdoğan’ın AK Parti’sine destek vermektedirler. Demek ki eleştirdiğiniz gazetenin siyasî çizgisini dahi bilmiyorsunuz sayın Alkan. Muhalif bir gazeteyi, hükümeti destekleyen bir yayın organı olarak tanıtıyorsunuz. Bu da vahim bir hata. Bu bilgi kusurunu sıradan bir vatandaş yapsa affedilebilir. Ama Türkiye’nin saygın bir gazetesi olan Radikal’de (ki Cuma günleri kitap eki verdiği için yıllardır okur, takip ederim. Hatta bazı yazarlarını çok beğenirim.) köşe kaptığınıza göre Yeni Asya gibi 40 yıldır yayımlanan günlük bir gazetenin siyasî çizgisini bilmeliydiniz. Bilmiyorsanız çok ayıp, çok tuhaf bir durum. Zahmet edip Radikal’in Ankara bürosunu arayıp sorsaydınız arkadaşlar sizi aydınlatırlardı. Ama siz aydınlanmak istemediniz. Eh ne diyelim, bazıları karanlık sever.

***

“Değirmenin suyu”nu merak etmişsiniz. Değirmendeki un çuvallarını fazla silkelemeyin, üstünüz berbat olur. Öncelikle size söyleyeyim de yine bir yanlışa daha kapılmayasınız. Türk basınının muhtelif gazetelerinde (sizin de bağlı olduğunuz medya grubunun en tirajlı gazetesinde yaklaşık 6 yıl dahil) çalıştım. 1980’li yıllarda da Yeni Asya’da bulundum. Sahibinden mutfaktaki editörlerine kadar tanıdığım çok kişi var gazetede. Gazetenin geçmişte paylaştığım siyasî görüşünü bugün tasvip etmiyorum. Ama gazeteye bir haksızlık yapılıyorsa ve mağdur duruma düşürülüyorsa hak namına onu savunmak da bana düşer, sadece bana değil vicdanlı her aydına, onurlu her yazara düşer. Böyle zamanlarda durumdan kendime vazife çıkarırım. “Değirmenin suyu” diyorsunuz. Yahu Allahaşkına hiç merak edip araştırdınız mı acaba Yeni Asya’nın eti ne butu ne? 30-40 yıldır topu topu beş on bin arasında satar. Türkiye genelindeki toplam tirajı bu kadardır gazetenin. Hatta bir çok bayide bulamazsınız. Çünkü az baskı yapar ve bütün bayilere ulaşamaz. Bu da maddî imkânsızlıklardan dolayıdır elbette. Şayet sizin deyiminizle “yandaş medya”dan olsaydı, diğer bazı gazeteler gibi hükümetlerden nemalansaydı bu tirajda olur muydu? Onun da onlarca muhabiri, yüksek tirajı, televizyonları, bankaları, ticarî şirketleri olmaz mıydı? Siyasî tavırları, duruşları, değerlendirmeleri oldu ama hiçbir zaman hiçbir siyasiden nemalanmadı Yeni Asya. Gazetenin sahibi Mehmet Kutlular, Süleyman Demirel’in yakın dostudur. Ama bu dostluk hiçbir vakit ihale tüccarlığına ve kirli maddî alışverişlere dönüşmedi. Her gazete ve kurum gibi Yeni Asya’nın da eleştirilebilecek hususları, tartışılabilir fikirleri olabilir, ama dürüstlük konusunda ona toz konduramazsınız. O gazetenin sahibi de, yazarları da, çalışanları da, okuyucuları da faziletli, ahlâklı ve tertemiz insanlardır. Gazetenin mazisinde kastettiğiniz anlamda bir leke yoktur. Hadi diyelim ki bana inanmıyorsunuz, dürüstlüğünden ve demokratlığından emin olduğunuzu tahmin ettiğim Ruşen Çakır’ı arayıp bulun ve Yeni Asya’yı kendisine sorun. Emin olun sizi adamakıllı aydınlatacaktır. Baltanızı yanlış taşa vurdunuz Türker Bey, yanlış! Bence hatadan dönmek erdemliliktir. Dönün ve yazınızı kendiniz dürüst bir tavırla tekzip edin. O zaman okuyucuların da, kamuoyunun da, hepimizin de gözünde yücelirsiniz, saygınlığınız artar. Bilirsiniz “Hatadan dönmek fazilettir.” Hatada ısrar insana yakışmaz.

***

Kuzum siz Bediüzzaman’dan tek satır okudunuz mu? Her gün onlarca gazetede belki de yüzlerce yazarı okuyorsunuz. Ahkâm yürüttüğünüz bir âlimden niçin birkaç satır okuma ihtiyacı hissetmezsiniz? Peki iktisat meselelerine dair düşünceleriniz var mıdır, varsa nelerdir? Meselâ önemli aydınlarımızdan ve iktisatçılarımızdan İdris Küçükömer ve Sabri Ülgener’den bari birkaç sayfa okudunuz mu? Bakın alaya almaya çalıştığınız Bediüzzaman hakkında yıllar önce Necmettin Şahiner bir kitap yayınlamıştı: Said Nursi ve Nurculuk Hakkında Aydınlar Konuşuyor. Merak ediyorum bu eseri gördünüz mü? Bu konuda Türk aydınları neler demiş, neler düşünmüş, neler yazmış zihninizi hiç yordu mu bu meseleler? Haydi size göre sağcı, milliyetçi, muhafazakâr münevverleri bir tarafa bırakalım ama bu anket kitabında İlhami Soysal, Çetin Özek, Yılmaz Çetiner, Neşet Çağatay, Fahrettin Kerim Gökay, Faruk Güventürk, Bahriye Üçok, Cahit Tanyol, Mümtaz Soysal, Tarık Zafer Tunaya ve Sulhi Dönmezer’in görüşlerine de yer verilmiş. Bu görüşleri hiç merak etmez misiniz yahu? Ama bunların yanı sıra objektif değerlendirme yapabilmeniz için Süleyman Yalçın’ı da, Münevver Ayaşlı’yı da, Cemil Meriç’i de, Ergun Göze’yi de, Said Şamil’i de, Ali Nihad Tarlan’ı da, Ekrem Hakkı Ayverdi’yi de, Bekir Berk’i de, İbrahim Hakkı Konyalı’yı da, Osman Turan’ı da, Suud Kemal Yetkin’i de, Yılmaz Öztuna’yı da, Salih Tuğ’u da, Reşat Ekrem Koçu’yu da, Ahmet Kabaklı’yı da, Faruk Kadri Timurtaş’ı da, Tarık Buğra’yı da okumalısınız.

Hadi bütün bu isimler sizi tatmin etmedi diyelim. O zaman günümüzün değerli bir sosyologu olan Prof. Dr. Şerif Mardin’in önce İngilizce yayımlanan daha sonra Türkçeye 1989’da çevrilen Bediüzzaman Said Nursi Olayı/Modern Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişim adıyla 1992’de yayımlanan kitaptan haberiniz de mi olmadı? Hadi daha ötesini söyleyeyim: Atatürkçülüğü hiç kimse tarafından tartışılamayan Cemal Kutay’ın Çağımızda Bir Asr-ı Saadet Müslümanı Bediüzzaman Said Nursi eserini de mi okumadınız? Oooo olmadı işte... E peki bunca kıymetli çalışmayı görmeden, bu kadar ilmî araştırmayı okumadan siz nasıl oluyor da bu konuyla ilgili yazı yazıyorsunuz? Vallahi anlamak mümkün değil. Bravo size. Türk toplumunun yarı aydınlarına niçin güvenmediğini daha iyi anlıyorum. Çünkü ferasetiyle onların düştüğü hataları görüyor da ondan.

***

Şimdi de hızınızı alamamış, oklarınızı Bediüzzaman’ın yakın talebelerine, Mustafa Sungur’a, Abdullah Yeğin’e ve Mehmet Fırıncı’ya yöneltmişsiniz. Her biri yaklaşık 80 yıllık ömürleri boyunca gönüllü olarak milletimize, devletimize, kültür âlemine, inanç dünyamıza hizmet etmiş insanlar. Onlar toplumdaki çözülmeyi, bunalımı ve açmazları yıllar öncesinden görmüş ve gece gündüz ülkenin huzuru için çalışıp durmuşlar. Can kulağıyla dinleyebilirseniz çok önemli şeyler söylüyorlar. Üslûpları eski, ifadeleri değişik olabilir. Ama bütün dünyayı saran ekonomik krizin üstesinden gelinebilmesi için herkese doğru çözüm yolları öneriyorlar. Meselâ savurganlığın olmaması, sadece ihtiyaçların temin edilmesi gerektiğini söylüyorlar. Bu doğru fikirler, aklı başında herkesin teklif ve tavsiyesi değil mi? Âkil adamlar, her gün gazete ve televizyonlarda vatandaşlarımıza “Aman kredi kartlarını rast gele kullanmayın, ihtiyacınız kadar harcama yapın!” demiyor mu? Evet onlar genel olarak toplumdaki hastalıkları işaret edip çözüm yollarını da gösteriyorlar. Bu konuda düşünüyorlar, konuşuyorlar, yazıyorlar ve birer gerçek münevver olarak üzerlerine düşen görevi yapıyorlar. Halkımızı, bilhassa gençleri aydınlatıyorlar. Ya siz? Siz hiçbir şey söylemiyorsunuz, yapmıyorsunuz, üretmiyorsunuz. Sadece hayırlı, yararlı kişi ve kurumları karalıyorsunuz.

Size bir meslektaş tavsiyem olsun. Herhangi bir konuda bilgi sahibi olmadan kalem oynatmayın. Sonra bu yazıda olduğu gibi mahcup duruma düşersiniz. Meselâ eleştireceğiniz bir sempozyuma katılmanız gerekirdi, basına yansıyan bir iki minik haberden yola çıkarak, kulaktan dolma bilgilerle, masa başında yazı yazmamalıydınız. Sanırım sempozyum tebliğleri basılmış oradan bütün konuşmaları okuyabilirsiniz. Basılmamışsa bile temin edebilirsiniz o konuşma metinlerini. Okuyun ondan sonra eleştirilerinizi yapın. O zaman saygı duyulur görüşlerinize. O zaman fikirleriniz ciddiye alınır. Bediüzzaman (veya başka bilginler de olabilir) gibi kişiler hakkında değerlendirme yapabilmeniz için eserlerini incelemeniz, fikirlerini esaslı bir şekilde gözden geçirmeniz gerekiyor. Aksi takdirde yazılarınız böyle yavan olur, yüzeyde kalır ve derinlikten uzak düşer. Sonra da eleştirileriniz bu yazıda olduğu gibi sıkı tenkitler alır. Hatta özenmeden, titizlenmeden yazdığınız o köşe yazıları, ileride üniversitelerimizin iletişim fakültelerinde gazeteciliğe meraklı çocuklarımıza ‘kötü eleştiri’lere örnek diye okutulur. Benden hatırlatması.

sanatalemi.net, 26.3.2009

Mehmet Nuri Yardım

27.03.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis