Ekonomik krizin baskısı altında girilen seçimin enteresan sonuçları beraberinde getireceği bekleniyordu; nitekim öyle de oldu. Kapanan iş yerlerinin, işsizliğin doğurduğu travmaların, yoksulluğun pençesinde kıvranan insanların çoğaldığı, buna karşılık yolsuzluk iddialarının yoğunlaştığı bir manzarada ortaya çıkan bir seçim sonucunun bu manzaradan farklılık arz etmesi beklenemezdi.
Türkiye’nin uzun yıllardan beri ilk defa siyaset dışı müdahalelerin olmadığı, CHP’nin kendisine kaybettirdiğini anlayarak laik-antilaik söylemlerden uzaklaştığı ve seçim politikasını yolsuzluklar üzerine endekslediği bir seçime şahit oldu. Bu yönüyle yerel seçimler, Türk siyasetinin normalleşmesinin de işaretlerini verdi. Bu açıdan ortaya çıkan en önemli sonuçlardan biri, seçmenin kendi kişiliğini ortaya koyabilme şansını yakalamış olması oldu.
Seçimin galipleri ve mağlûpları kimlerdi?
İktidar partisini hem başarısız saymak hem de başarılı bulmak mümkündür. Elindeki iktidar gücünü demokratikleşmeye ivme kazandırabilecek alanlarda kullanamayan, imkânlarını hoyratça harcayan iktidar partisi için kırılma gerçekleşmiş, düşüş süreci başlamıştır. İktidarın nimetlerinden ve siyaset dışı kamplaşmalardan beslenerek sürekli oylarını arttıran AKP, siyasetin normalleşmeye başlamasıyla olması gereken yerlere doğru gerilemeye ve oy kaybetmeye başladı. Bunda hiç şüphesiz AKP’nin son dönemlerdeki “benmerkezci” tavrı, kendisine alternatif olmadığını düşünerek sergilediği mağrur duruşu önemli rol oynamıştır. Siyaset mühendislerinin bu seçimi AKP- CHP arasında bir referanduma dönüştürmek isteyen projelerine de bu seçimde itibar edilmemiş oldu. Bu bağlamda gerileyen AKP başarısızdır ve onlar için ciddî muhasebe dönemleri başlamıştır. Siyaset dışı etkenler bir kenara bırakılıp normal şartlar içinde düşünüldüğünde, bu oy oranıyla -birinci olması hasebiyle de- iktidar partisinin başarılı olduğu da savunulabilir.
CHP seçimin kaybedenlerindendir. Demokrasinin herkes için tek çıkar yol olduğu gerçeğini bir türlü kabullenemeyen, özgürlüğün kalkınmanın temel prensibi olduğu gerçeğini görmezden gelen CHP, ekonomik krizin sarstığı iktidarı sarsamamıştır. Bazı yerlerde önemli çıkışlar yakalayan CHP’nin bu seçimdeki tek kazancı, siyaset dışı unsurlara ilk defa bel bağlamayarak seçimin normalleşmesinin önünü açması olmuştur. CHP, Türkiye’nin başını krizlere müptelâ eden “kriz siyaseti” anlayışından sıyrılmadığı müddetçe mağlûbiyetlerinin pekişeceğini görmesi bu seçimin önemli kazanımlarından biri olabilir.
Tamamen siyaset sahnesinin dışına itilmek istenen DP’nin zor şartlarda mevcut oyunu büyük ölçüde koruması, SP’nin kendini hissettirmesi alternatifsiz siyaset söylemlerinin seçmen tarafından kenara itildiği, alternatiflerin kenarda bekletildiği izlenimini verdi.
Seçimin ebedî mağlûpları ise, devleti bir rant ortamı olarak gören vicdanı kokuşmuşlarla, kazanacağı seçimle büyük servet sahibi olacağını düşünenen dünyaperestlerdir. Bu zavallılar, zahiren kazanmış gibi gözükseler de kaybetmişlerdir. Özgürlük ve demokrasiyi kalkınmanın vazgeçilmez unsurları gören, devleti kazanç değil hizmet yeri olarak düşünen, siyasetini bu çerçevede çizen, siyaset sahnesindeki varlık sebebini “demokrasi” olarak belirleyenler şimdilik mağlûp gözükse de galiptirler.
31.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|