Bir bahar günü idi.
Tarih 1971.
Gün ise iki nisan.
Kamuoyunun az tanıdığı, Nur camiasının yakından tanıdığı ve sevdiği bir isimdi o.
Zübeyir Gündüzalp.
O gün hayata ve canı gibi sevdiği Nur Talebelerine veda etmişti.
Vefatı ne medyada, ne de radyo ve televizyonlarda duyuldu.
Fakat o gün İstanbul mahşerî bir kalabalığa sahne olmuştu.
Fatih Camii’nin avlusu lebâlep dolmuştu.
Dışardan bu kalabalığı görenler merakla soruyorlardı.
“Vefat eden bu zat kim?”
O bir Anadolu insanı idi.
Eskilerin alpereni.
Mevlânâ Celâleddin-i Rumi’nin dâvâsını asırlara taşıyan Hüsameddin Çelebi gibi idi.
Çağımızın mevlânâsı Bediüzzaman Said Nursî Hazretlernin en yakın talebesi idi.
Hayatını iman ve Kur’ân hizmetine adadı.
Uzun yıllar Bediüzzaman’ın hemen yanında idi.
“Zübeyir’imi kâinata değişmem” diyordu Üstad.
Üstadında fani olmuş, hayatını ona, iman dâvâsına adamıştı.
Afyon Mahkemesi’ndeki müdafaası bir şaheserdir.
Her bir gence hayat parolasıdır adeta.
Yıllarca onu tanıyanların dilinden hep onu dinledik. Merhum Tahirî Mutlu ağabey:
“O bizim kumandanımız” diyordu.
Uzun yıllar kendisinden istifade ettiğim “Baba Sadık” lâkabı ile anılan merhum Sadık Büyükkaragöz Ağabeyim, Zübeyir Ağabey ile beraber kalmış, mahkemede birlikte müdafaalarda bulunmuştu. Bir çok hatırayı ondan dinlemiştim. Mukaddes iman ve Kur’ân hizmetinin adeta istikbaldeki seyir çizgisini çizmişti.
Onun yetiştirdiği bir avuç insan da Üstadın adını ve dâvâsını dünyaya duyurdular.
Bediüzzaman’ın “Şu Akdamar adasında, bana elli insan verseler, ben onlarla bütün dünyaya İslâmiyeti yayarım” dediği insanlardan biri Zübeyir Gündüzalp.
Bediüzzaman Hazretleri ancak hayatının son anlarında kısmen hürriyetine kavuşmuş ve bir elin parmakları kadar talebeyi hususi yetiştirmiştir.
“Zübeyir bana merhum biraderzadem Abdurrahman yerine ve Ceylan merhum biraderzadem Fuat bedeline verilmiş diye mânevî ihtar aldım.” (Şuâlar, s. 458 )
Mekânı Cennet olsun, ruhu şâd olsun.
02.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|