Ankara, Obama’nın gelişini heyecanla beklerken, bir yandan da uzun zamandır tamir edilmeyen yahut tamamlanmayan asfaltlarına, yollarına kavuşmanın sevincini yaşıyordur tahminimce. Obama’nın yüzü suyu hürmetine, seçimlerden altı gün sonra, yoğun bir hafta sonu olan Cumartesi günü, günün en yoğun saatlerinden 12:00-13:00 civarı, en merkezî yollardan birinde yol ve asfalt bakım çalışmasının yapılmasına çok da şaşırmadım doğrusu. Obama’nın kesinlikle fark edip, “Ah bu Türkiye ne kadar da güzel ve bakımlı bir ülkeymiş” demesinden şüphe etmemek adına yol kenarlarına ekilen çiçekler, süslendirme çalışmaları vs. benim ve Ankara halkının yolda beklemekle geçen zamanlarını telâfi edecek kadar işe yarar İnşallah. Eh, hep Mısırlılar yapacak değildi ya alâkasız çalışma ve zamanlamaları?
Sonra düşündüm de, yine kaç zamandır Mısırlılar hedefi olmuş eleştirilerimin. Bunu insan daha çok ülkesindeyken anlıyor. Bugün gerçekleştirdiğim birkaç toplantıdan sonra, üstüm başım leş gibi sigara kokmuş halde eve geldiğimde bunu bir kere daha anladım. Öncelikle ülkemizde sigara yasağı uygulamasını başlatan ve denetleyenleri tebrik ediyorum! Zira yasak öyle sağlam işliyor ki, eskisinden daha çok sigara içiliyor kapalı mekânlarda. İnsanların birbirine saygısı ise neredeyse sıfır. Hatırladığım kadarıyla önceden nezaketen de olsa “İçebilir miyim?” diye sorarlardı, ama sanırım pek de iyi uygulanmayan yasak, insanları iyice agresifleştirmiş. Hem sigara içenlerin sayısında bir artış varmış gibi hissettim, hem de kapalı bütün mekânlarda sigara içiminde yarış olduğunu fark ettim.
Aklımdan bunlar geçerken, “Medeniyetler İttifakı” buluşması için Norveç’i temsilen İstanbul’a gelmiş olan arkadaşımla konuşup, İstanbul’daki ilk gününün nasıl geçtiğini sordum. Her şey olumluydu olumlu olmasına, ama onu hayal kırıklığına uğratan çok büyük bir olay vardı. Ne olduğunu merak ederken; “sigara” dedi. Ben de hazır bu dertten muzdaripken, ülkemi bu konuda koruma çabasına girmeden, yasağın tam olarak ciddiyetle uygulanmamasından bahsediyordum. Ama arkadaşım, bu görkemli ve büyük toplantının gerçekleştirildiği görkemli ve büyük otel lobisinde bile sigara içildiğini, ana salona geçebilmek için yoğun bir sigara dumanı bulutu arasından geçmek zorunda olduğunu ve bunun çok anlamsız ve lüzumsuz olduğunu belirtti. Benim de benzer düşünceler içindeyken duyduğum bu sözler, konuya ilişkin “Ne yapılabilir, hangi şartlar iyileştirilebilir?” sorularını zihnime soktu. Sanırım öncelikle, insanları bilinçlendirmekten ziyade (ki hiç şüphesiz bu da çok önemli), işyeri sahiplerinin her şeyin para olmadığını öğrenmeleri gerekiyor. Biliyoruz ki birçok işletme sahibi, sigara yasağından dolayı mekânlarına gelen müşteri sayısı azaldığı için yasağın esnekliklerinden faydalanarak uygulamaya hâlâ başlamıyor. Bu da biz zorunlu pasif içicileri tehdit eden bir unsur haline geliyor, bir de ülkemiz hakkındaki kötü düşünceleri tetikleyen…
Halbuki Obama uğruna yollar yapıp, yolları çiçeklerle döşeyip, olmayan bir sürü şeyi varmış gibi göstermektense, “Medeniyetler İttifakı” buluşmasına ev sahipliği yapan ülkemizi gerçekten medenî ülkeler seviyesine taşımak daha isabetli olmaz mıydı? Sigara içilmesi yahut içilmemesinin kesinlikle bir medeniyet temsili değil, fakat “içmeyene saygı”nın kesinlikle bir medeniyet örneği olduğunun gerçeği inkâr edilemez. Zira oturduğumuz, yemek yediğimiz yerlerde sigara içenler var diye, onlar sigaralarını bitirene dek balkona yahut dışarıya çıkıp bekleyecek olanlar bizler değiliz!
07.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|