Amerikan Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyareti, Ankara’yı “razı” ettiği NATO’nun yeni Genel Sekreteri Danimarka Başbakanı Rasmussen’nin Peygamberimize yönelik “karikatür krizi”nden dolayı “özür dilememe” tartışmalarıyla başladı.
Bu arada hangi limuzine bineceği benzeri magazine büründürülen Obama’nın iki günlük temaslarında ABD’nin “Ankara’dan talepleri” yavaş yavaş su yüzüne çıkıyor. Bunların başında PKK’nın “silâh bırakması”na karşılık, Türkiye’nin “Irak plânı”nı kabulü gelmekte…
Gerçek şu ki iki milyona yakın Iraklının katledildiği ve binlerce coninin öldüğü , “özgürleştirme” sloganıyla başlattığı altı yıllık Irak işgali fiyaskoyla biten Bush yönetimi, işgalcilerin etnik ve mezhebî ayırımların tahriki fitnesiyle ülkenin üçe bölüp parçalayamadı…
Bundandır ki 1991’deki Birinci Körfez Savaşında Irak’tan ayırdığı ve Çekiç Güç’le koruduğu 36. paralelin üstündeki bölgeyi, işgal sonrası dayattığı “federatif sistem”le kâğıt üstünde “otonom,” lâkin fiilen “Irak’tan ayrı bir devlet”le ikiye ayırma peşinde. Askerlerinin bir kısmını çekmekte; geri kalanını adım adım Irak’tan kopardığı Kuzey Irak’a kaydırıp hazır yapı üzerine sürekli yerleşme plânını devreye sokmakta.
Ülkenin güneyindeki Şiî bölgeyi işgal eden İngiltere’nin sinsî petrol sömürüsüne mukabil özellikle orta ve kuzey bölgesine odaklanan ABD, işgalin meydana getirdiği tepki ve nefrete karşı “politikalar” geliştirmekte. Ülkesinin yerlerde sürünen itibarını kurtarmak ve özellikle Afganistan ve Irak işgaliyle bozulan “Amerikan imajı”nı düzeltmeye soyunan Obama’nın “çekilme vaadi”yle Ankara’nın Kuzey Irak’taki oldubittiyi “kabullenmesi”ne çalışılmakta…
“KULLANMA MİÂDI” DOLDU AMA…
Bilindiği gibi Türkiye ile “stratejik müttefiklik”ten dem vuran Bush yönetimi, Ankara’nın en üst seviyede defalarca—50 kişilik listesini verdiği—Irak’ta serbestçe dolaşan terörist elebaşlarının bir tekini dahi teslim etmemiş; daha kendi güvenliğini sağlayamayan güdümündeki Irak yönetimine havale etmişti…
Yine hatırlanacağı üzere 2007 Eylül’ünde bizzat Başbakan Erdoğan’ın açıklamasıyla Kuzey Irak’ta PKK’nin elinde Amerikan yapımı top ve tank gibi ağır silâhlar bulunduğu Amerikan Kongresi raporuyla ve Amerikan savcılarının itirafıyla sabit olmuştu. Amerikan güçlerinin silâh, para ve sağlık yardımıyla her türlü lojistik destek sağladığı belirtilmişti.
Gelinen safhada, baştan beri İsrail’in kontrolündeki Beka Vadisi’nde ve ardından Irak’ta PKK’yi himâye eden ABD, artık “işi biten” ve “kullanma miâdı” dolan terör örgütünün tasfiyesini de yine bölgedeki hegemonya ve çıkar projelerine âlet etmekte. Yıllardır bölge projelerinde istimal ettiği terör örgütünün “silâh bırakması”na ve tasfiyesine mukabil bölgeyi hegemonyası hesabına Türkiye’nin himâyesi ve “bekçiliği” rolünü vermekte.
Bunun içindir ki Washington, öncelikle terör örgütü için toptan “genel af” çıkarılmasını ve terörist elebaşlarının Avrupa’ya gitmesini teklif ediyor.
Kısacası Bush’un sert ve askerî güçle sürdürdüğü Amerikan hegemonyasını Obama’nın yöntem değişikliğiyle yumuşak güç unsurlarıyla devam ettirme peşinde olduğunu gösteriyor.
Gerçi siyasî iktidar, 30 bin vatandaşımızı katleden teröristlerin tümünün affının toplumda meydana getireceği infiâlden çekiniyor. Hükûmet sözcüsü ve Adalet Bakanı, “Böyle bir şey gündemimizde yok” diyor. Lâkin Ankara’dakilerin “PKK’nın propagandası olmamak şartıyla…” cümlesiyle başlayan kırılmanın bu anlama geldiği tesbitleri yapılıyor…
Başta Başbakan olmak üzere bazı bakanların, “Zaten ‘pişmanlık yasası’ var; belki kapsamı biraz genişletilip etkin işletilebilir” beyânları, hükümetin bu hususta da “ABD’nin istekleri”ne peşinen teşne olduğunu ortaya çıkarıyor.
“TERÖR ÖRGÜTÜNÜ
TASFİYE” PERDESİNDE…
Diğer yandan Cumhurbaşkanı Gül’ün geçtiğimiz ay Bağdat’a yaptığı ziyarette, Talabani için “seçilmiş Irak Cumhurbaşkanını Köşk’te ağırlamaktan onur duyarım” demesinden “Kürdistan bölgesel yönetimi” Başbakanı Neçirvan Barzani’yi kabul edip görüşmesine ve hükûmetinin ABD’nin desteklediği “Kürt Konferansı”na arka çıkmasına kadar verilen işaretler, Ankara’nın bu “plânı”na geldiğini ele veriyor.
Obama’nın Gül’le görüşmesi sonrasında telâffuz ettiği “model ortaklık”la “terörle mücadele” perdesinde “Afganistan’da birlikte çalışma”, Kafkaslar, Balkanların yanı sıra bilhassa Ortadoğu’da ve Irak’ta işbirliğine dikkat çekmesi, bunun açık ifâdesi.
Neticede AKP siyasî iktidarında Ankara, Obama’yla gelen emr-i vakilere geliyor…
07.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|