ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyareti mahallî seçimleri de, ekonomik krizi de unutturdu. Oysa daha bir hafta önce milletin hem iktidara hem de muhalefete verdiği mesajları konuşuyorduk. Ekonomideki sıkıntı giderek kendini daha çok hissettiriyor. İşsizlik çığ gibi büyüdü, işyerleri kapanıyor. Bunları da konuşmaz olduk.
Ziyaretin unutturduğu bir başka gelişme de Danimarka Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliğine seçilirken verdiği sözleri tutmaması ve özür dilememesi…
Bu hafta AKP’nin grup toplantısı olmamasına rağmen, muhalefet partilerinin grup toplantıları yapıldı. Seçimden sonra yapılan ilk grup toplantılarında bu konu da gündeme geldi. En sert tepkiyi de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli gösterdi; “Davos’ta şişirilen ’One minute’ balonu, NATO toplantısında bizzat Cumhurbaşkanı Gül tarafından patlatıldı” dedi. Baykal da “Rasmussen, kendisine üç gün önce ‘hayır’ diyen Başbakan’ın oyu ile seçilmiştir. (...) İnsan hakları adına insanlarının dinini, kutsal inançlarını, peygamberlerini rencide etmesini kabul etmek mümkün değildir” derken, kendi partisindeki bir yöneticinin Peygamberimize yönelik yakışıksız sözlerine karşılık “özür dile” talimatı vermediğini unuttuğumuzu düşünmüş olmalı. Ancak bunlara rağmen NATO Genel Sekreterliği konusunda yaşananlar da ortada duruyor.
Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliğine adı geçtiğinde Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Erdoğan “farklı” düşündükleri görüntüsü hâkim oldu. Erdoğan’ın Roj Tv’nin kapatılması ve özür dilenmemesi durumunda Rasmussen’in genel sekreterliğine onay verilmeyeceğini açıklamıştı.
Kriz, ABD Başkanı Obama’nın devreye girip “kefil” olmasıyla çözüldü. Türkiye’nin önce rest çekip, sonra onay vermesi AB’de sıkıntılara sebep oldu.
Peki, Türkiye onay verirken, ne gibi tavizler koparmıştı? Tavizlere bir bakalım: “NATO genel sekreter yardımcısı bir Türk olacak. Rasmussen, karikatür krizi nedeniyle Müslümanlardan özür dileyecek. Silâhsızlanmadan sorumlu sekreter yardımcı vekili Türk olacak. NATO’nun Afganistan özel temsilcisi bir Türk olacak. PKK’nın yayın organı Roj Tv kapatılacak…”
Yeni görevine başladıktan sonra ilk basın toplantısını, ‘Medeniyetler İttifakı Forumu’na katıldığı İstanbul Çırağan Sarayında düzenleyen Rasmussen, ne özür diledi, ne de Roj Tv’nin kapatılacağını söyledi. Diğer üç madde ise henüz netlik kazanmadı.
Türkiye’de özür dilemese de, “Ben dinlere ve dinî sembollere saygı duyarım” demişti. Oysa ülkesinde bir televizyona verdiği özel beyanatta, “Türklere kendimi satmadım. Onlara boyun eğmedim. Roj Tv'nin kapatılması gibi bir söz vermedim. Bu, Danimarka mahkemelerinin verebileceği bir karardır” demiş.
Gelinen noktada Rasmussen’in özür dilememesinden cesaret alan Danimarka’da bir dernek, karikatürleri tekrar basmaya karar vermiş.
İtalya Başbakanı, Rasmussen’in Türkiye’ye hem özür hem de televizyonun kapatılması konusunda söz verdiğini söylüyor. Bu durumda ortada doğru söylemeyen birisi veya birileri var. Ya da sözünde durmayan birisi… Daha görevinin başında sözünde durmayan birisinden 4 yıl sürecek NATO Genel Sekreterliği görevinde hangi sözüne güvenilecek? Ya da ona da kefil olanlar bu arada verilen sözlerin yerine getirilmesini sağlayacak mı?
Burada kandırılan ve kaybeden birileri yok mu?
11.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|