"Gerçekten" haber verir 16 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Umut YAVUZ

Müzmin düşmanlıklar ve kardeş ülkeler



Türkiye’nin komşu ülkeleriyle olan problemlerini çözmesinin her zaman ülkemizin hayrına olacağını söylüyoruz. Zira güçlü bir ülke olmak için en başta komşularınızla siyasî, ticarî ve kültürel ilişkilerinizin üst düzeyde olması gerekmektedir. Bu hem güvenlik açısından, hem de gelişme açısından hayatî öneme sahip bir kuraldır.

Türkiye’nin bu anlamda çok talihli bir ülke olmadığını söylemek zorundayız. Gerek tarihin getirdiği bazı realiteler, gerek konjontürel durumlar ve gerekse de yanlış izlenen dış politikalar neticesinde günümüz Türkiyesi hep komşularıyla problemli olagelmiştir. İki dünya savaşı atlatan dünyamızda neredeyse komşularıyla savaşmamış uluslar yok gibidir. Evet tarihin her sürecinde komşu devletler birbirleriyle savaşmışlardır. Bugün çok iyi geçinen komşular, geçmişte kanlı düşmanlar olabilmektedirler. Buna bir çok örnek vermek mümkündür. En büyük örneklerden biri de tarih içinde sürekli savaş halinde olan Fransız ve Alman ulusların bugün FransAlmanya ittifakı içinde siyasî, ekonomik ve hatta askerî bir birliktelik içinde olmalarıdır.

Bugün Avrupa Birliği içinde beraber hareket ülkelerin birçoğu tarihte birbirleriyle amansız savaşlar vermiş ülkelerdir. Bu ülkeleri bugün bir araya getiren faktörler her ne kadar karşılıklı çıkara dayalı faktörler olsa da, sonuçta barış içinde bir araya gelmelerini sağlaması bakımından önemlidir. Zaten uluslar arası diplomatik ilişkilerde genelde “çıkara dayalı ilişkiler” ön plandadır. Ancak konu Türkiye’ye gelince biz genelde olaylara daha duygusal yaklaşarak ya meseleyi “ezelî düşmanlık” penceresinden ele alırız ya da “dost-kardeş ülke” mantığıyla hareket ederiz.

Reel politikada bu türden yaklaşımlar çoğunlukla bu yaklaşımı şiar edinen ülkelere faydadan çok zarar getirmektedir.

Türkiye’nin geçmişten günümüze dış politika anlayışını incelerseniz, hep bu iki yaklaşımın etkisini görürsünüz. Ülkeler ya “ezelî düşmanımız” yahut “kardeşimizdir.” Bu algı düzeyi son dönemlerde devlet mekanizması içinde yükselmiş ve yerini daha diplomatik ve reel politik yaklaşımlara bırakmış olsa da, toplum olarak uluslar arası siyasi algılayışımızda çok ciddî bir gelişme yaşadığımız söylenemez.

Ermenistan ile olan ilişkilerimize bu bağlamda baktığımız zaman tabloyu biraz daha rahat görmeye başlarız. Öncelikle Türkiye olarak barış ve dostluktan yana olan iyi niyetimizi ortaya koymamız gerekmektedir. Zira son yıllarda Türkiye bu konumunu harikulade korumaktadır. Ancak bu kural sadece bizim için geçerli değil tabii ki. “Mütekabiliyet” prensibi denilen bu ilke gereğince her iki taraf da elbette iyi niyetini ortaya koymalı ve sorunların çözülmesinde eşit adımlar atabilmelidir.

Ermenistan devleti ile olan münasebetlerimizde çözülmesi zaman isteyen ve çözülmesi elzem olan problemler “soykırım iddiaları ve Ermenilerin Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanıması” meselesidir. Dikkat ederseniz her iki problem de Ermenistan taraflı problemlerdir. Onlar haksızca yürüttükleri “soykırım propagandalarından” ve de “toprak bütünlüğümüz konusundaki şüphelerinden” vazgeçmedikçe barışa ve normalleşmeye yönelik adımlar nasıl sağlıklı bir şekilde atılabilir ki! Bir de dolaylı olarak bizi ilgilendiren Dağlık Karabağ sorunu var. Burada işte bizim “kardeş ülke” algımızla ilgili bir durum sözkonusudur. Azerbaycan’ın, Ermenistan ile olan bu önemli problemi makul bir çözüme kavuşmadıkça da, Türkiye ve Ermenistan’ın ilişkiler konusunda mesafe kat etmesi mümkün görünmemektedir. Ancak Türkiye burada tıpkı Suriye ve İsrail arasında yapmaya çaba sarf ettiği gibi ve hatta daha fazlasını yaparak arabuluculuk yapmalıdır. Türkiye’nin bu konuyla olan ilgisi İsrail-Suriye meselesinden de fazladır. Nihayetinde ise bu sorunların çözülüp Ermenistan sınırının açılması en fazla Türkiye’ye yarayacaktır.

Son zamanlarda atılan adımlar bu anlamda umut verici olsa da, kördüğüm olmuş bazı problemlerin aşılabilmesi için hem iki tarafın çok cesur olması hem de iki taraf milletlerinin algı düzeylerinin yükselmesi gerekmektedir. Bu ise zaman isteyen bir süreçtir. Müzmin problemlerin çözülmesi adına atılacak en küçük adımlar bile önemlidir. Bu bağlamda köprülerin temelini atmak ve bunun sürekliliğini sağlamak çok mühimdir. Aksi halde ise, Türkiye’de yükselecek menfi milliyetçilik duyguları sebebiyle bölgede yalnızlaştırılıp, marjinalleştirilmesine seyirci kalırız. Nitekim bizim için çok mühim olan İslam dünyası ile olan ilişkilerimizde dahi bu sebeple 50 yıl geride kaldık. Daha fazla geride kalmamalıyız... Dünya değişiyor, şartlar farklılaşıyor, ya ayak uydururuz yahut yerinde sayarız...

16.04.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.04.2009) - Savaşsever İsrail

  (11.04.2009) - Sahte şeyh ve imamlar

  (10.04.2009) - Amerikalı Müslümanlar umutlu

  (17.03.2009) - Amerika’da bir Medresetüzzehra

  (14.03.2009) - Bireysel silâhlanma ve uçak kazaları

  (13.03.2009) - İslâm âlemiyle kucaklaşmak

  (05.03.2009) - İslâm alemi Kosova’ya sahip çıkmalı

  (01.03.2009) - Ortadoğu’nun aradığı tiryak

  (21.02.2009) - Dünyanın en hızlı yayılan dini

  (20.02.2009) - İslâmın yayılması engellenemez

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis