İsrail cumhurbaşkanı Şimon Peres bugünlerde basına verdiği demeçlerde sık sık İran’ı vurmaktan bahsediyor. İsrail’de özellikle Netanyahu liderliğinde aşırı sağcı bir hükümet göreve başladıktan sonra, İsrail devlet erkanından barış karşıtı ve savaş yanlısı söylemlerin dozunun bir hayli arttığını gözlemliyoruz.
Gerek hükümet lideri Benjamin Netanyahu, gerekse yeni dış işleri bakanı Avigdor Lieberman son günlerdeki konuşmalarında sürekli olarak Filistin ile olan barış sürecinin tıkandığını ve yakın bir zamanda da yeni planlar üzerinde konuşulamayacağını vurgulayıp duruyorlar. Buna paralel olarak İsrail devlet başkanı Şimon Peres de global ölçekte bilhassa İran üzerine söylemlerini sertleştirdi.
Bütün bunlarla aynı dönemde ise İsrail’in en birinci müttefiki Amerika Birleşik Devletleri’nin, yeni başkan Barack Obama nezdinde İslâm dünyasına karşı olumlu ve umutlu sinyaller verdiği ve barış mesajlarıyla dolu konuşmalar yaptığını izledik. Obama, özellikle Türkiye Büyük Millet Mecisi’ne hitaben yaptığı ancak esasında bütün İslâm dünyasına hitap eden konuşmasında açık bir şekilde İslâmla ve İslâm devletleriyle savaşmak gibi bir niyetleri olmadığını belirtmişti. Ancak gerektiği yerlerde de “güç kullanılabileceği” şeklinde de açık kapı bırakmayı da ihmal etmemişti.
İşte böyle bir süreçte İsrail’in barış konusunda esasında pek hevesli olmadığı ve global siyasi iklimin yumuşama emareleri gösterdiği bir dönemde bile nasılda sertleşebileceklerini görmekteyiz. Esasında Barack Obama’nın göreve geldiği ilk dönemde hunharca Gazze’yi bombalamaları ve yüzlerce masumun kanına girmeleri de bu konudaki artniyetlerini ortaya koymuştu.
Anlaşılıyor ki; İsrail devleti ve onun yeni radikal, sağcı ve barış karşıtı yönetimi Barack Obama nezdinde ABD’-nin İslâm dünyası ile ve bilhassa İran ile ilişkilerinin yumuşama göstermesinden ve olumlu bazı adımlar atılmasından rahatsızdır.
Şimon Peres, İsrail’deki bir radyoya verdiği demecinde bu sertlik politikasını açıkça göstermekten çekinmiyor. Peres demecinde Obama’nın İran’a yönelik diyalog çağrılarının İran’ı yumuşatmasını temenni ettikten sonra diyor ki: “Eğer bu diyalog çalışmaları sonucunda bir yumuşama görmezsek biz gidip İran’ı vuracağız”.
Peres bu konudaki planlarından detay vermekten çekinirken, böyle bir harekatta kesinlikle yalnız hareket etmeyeceklerini ve Amerika Birleşik Devletleri ile birlikte İran’ı vuracaklarını öne sürüyor.
Peres diyor ki: “Kesinlikle tek başımıza İran’ı vurmayız. Amerikasız gitmeyiz. Kesinlikle ABD’ye rağmen böyle bir işe kalkışmayız.”
İşte bu, ABD-İran ilişkilerini baltalama niyeti ve ABD’nin oturtmaya çalıştığı diyalog eksenli siyaset planlarını akamete uğratmak maksatlı açıklamalardan başka birşey değildir.
İsrail üst yönetimi bu türden bir yaklaşımla aslında barışa değil, kaos ve şiddete hevesli olduğunu göstermektedir. Yarın öbür gün barış görüşmeleri başlayacak olsa; İsrail’in Sderot’taki gibi boş arazilerine düşen bir iki Kassam roketini göstererek “İşte biz bunlar yüzünden barış yapamıyoruz. Üzerimize yüzlerce Kassam düşerken nasıl barış yapalım?” sadedinde hilekârca açıklamalar yaptıkları zaman, herkes bu demeçleri hatırlamalı ve İsrail’in esasında barışa değil savaşa yakın bir zihniyete sahip olduğunu bütün dünya kamuoyu unutmamalıdır...
14.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|