Yaşanan büyük ekonomik krize rağmen gündemden düşmeyen önemli bir konumuz var: Yeni anayasa ihtiyacı... İktidar partisi de bu ihtiyacı dile getirmiş ve yeni bir anayasa hazırlanması konusunda çalışmalar da yapılmıştı. Herkesin bildiği gibi ne olduysa oldu ve bu çalışmalar rafa kalktı ya da ertelendi.
Yeni ve sivil bir anayasa hazırlanması ile ilgili çalışmalar ertelenmiş olmakla birlikte, başlatılan tartışmayı gündemden çıkarmak mümkün olmuyor. Hemen her gün bu konuda yeni bir toplantı ya da açıklama yapılıyor. Bu cümleden olarak, Esnaf ve Sanatkârlar Derneği (ESDER) tarafından organize edilen ‘’Bir Anayasa Nasıl Sivil Olur?’’ konulu panel de, Nevşehir’in Kozaklı ilçesinde yapılmış. (AA, 12 Nisan 2009)
Toplantıya katılanların ekserisi yeni bir anayasa ihtiyacını dile getirirken, en şaşırtıcı konuşmayı AKP’li milletvekili yapmış. Aynı zamanda Anayasa Komisyonu Üyesi de olan Hacı Hasan Sönmez, ‘’Bu anayasanın tamamının değişmesi yönündeki yaklaşımlara katıldığımı söyleyemiyorum. Çünkü anayasanın birinci maddesine bakıyorum, (Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir) diyor. Bunun neyini değiştireceğim?’’ demiş.
La havle vela kuvvete illa billah! Ya Hu, “İhtilâlcilerin dayattığı mevcut anayasa değişsin, yeni ve sivil bir anayasamız olsun” talebinden bu mu anlaşılır? Bu yaklaşım, hakikatleri ters-yüz etmek anlamı taşımaz mı? Her ‘kötü’ anayasanın, doğru ve güzel maddeleri de olur. “Bu anayasa değişsin” diyenler, mevcut anayasanın bütün maddelerinin değiştirilmesini mi ister? “Anayasa değişikliği tekliflerine bu kadar yanlış bir yaklaşım ilk defa duyuluyor” denilse şaşırır mısınız? Ya da bu söz üzerine “AKP’li vekil ihtilâl anayasasına sahip çıktı/ İhtilâl anayasasına sahip çıkmak AKP’li vekile kaldı” denilse çok mu tarafgir davranılmış olur?
Panelde konuşan Prof. Dr. Mustafa Kamalak şöyle demiş: “Mevcut anayasa tam 15 kez değişikliğe uğramış, 85 civarındaki maddesi değişmiştir. Neden değişmesi lâzım? Çünkü, bu anayasa bir darbe anayasasıdır. Dolayısıyla darbecilerin zihniyeti, felsefesi, bu anayasanın bütün maddelerinde aşağı yukarı kendi varlığını sürdürmektedir.’’
Panelistlerden Prof. Dr. Yavuz Atar da şöyle konuşmuş: ‘’Bir takım güçler iktidarı ele geçiriyorlar ki bu genellikle de darbe yoluyla oluyor ve kendi siyasî düşüncelerini anayasa metni haline getiriyorlar. Elbette ki bir takım göstermelik referandumlar yapılıyor, halkın onayı alınıyor. Ama bu onay gerçek bir halk desteği sağlamıyor. Bu sadece bir görüntüden ibaret.’’
Prof. Dr. Mustafa Erdoğan da şöyle demiş: ‘’Son 30 yıldır, daha ileriye gidersek, son 80 yıldır toplum olarak yaşadığımız pek çok sorun, yaşadığımız talihsiz olaylar, problemlerimizin büyük bir kısmı anayasadan kaynaklanmaktadır. Bunun içindir ki anayasayı yeniden yapmak veya doğru anlamda bir anayasa yapmak, bizim birçok sorunumuzu kendiliğinden çözmeyebilir ama anayasadan kaynaklanan sorunları temizlemiş olabiliriz.’’
İhtilâl anayasasının değişmesi gerektiği hususunda büyük ölçüde ittifak var. Önemli olan bu değişikliği yaparken ‘makyaj’la sınırlı tutmamak ve yapılan yeni anayasanın ‘eskisi’ni aratmaması. Bu noktaya dikkat edilir ve iyi niyetle çalışılırsa mutlaka daha iyi bir anayasaya kavuşuruz. Anayasa mevcut bir iki ‘iyi/ doğru madde’ye sarılıp değişikliğe karşı çıkmak insaf ve iz’anla izah edilemez.
Bütün problemleri çözmese bile mevcut ihtilâl anayasasından mutlaka kurtulmalıyız... “Bu (anayasanın) neyini değiştireceğim?’’ diyenler, “öz”ünü değiştirsin yeter!
14.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|