"Gerçekten" haber verir 09 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Faruk ÇAKIR

Sahipsiz ‘dil’in batması haktır



Konuşma ve yazma dilinin sürekli bozulduğu ve bozulmanın devam ettiği ülkelerden biri de herhalde Türkiye’dir. Öyle ki, değil asırlar önce ecdadımızın yazdığı eserleri, neredeyse 30 yıl önce yazılanları dahi anlamakta zorluk çekiyoruz.

Dilimizin bozulması elbette tesadüfî değildir. Özel bir planla yapılmakta ve dilimizi bozanlar bir anlamda gizli ya da açık teşviklerle desteklenmektedir. Sebebi basittir: Konuştuğumuz dil, ‘din’imizle irtibatlı kavramları kullandığı için birilerinin işine gelmiyor. Yeni icad edilen kelime ve kavramların ise mânevî değerlerden tamamen uzak olduğu ortada.

Şaşırtıcı olan, dildeki bozulmadan şikâyet edenlerin de bu durumu teşvik etmesidir. “Eyvah, dedelerimizin konuşmasını anlayamaz hale geldik” diyenler de zaman zaman ‘argo’ kelimeleri tercih edebiliyorlar. ‘Dil’ ile ‘din’in/inancın irtibatlı olduğu malûmdur. Çok sıradan gelebilecek bir misâl verelim: Evlerimizin ısınmasında kullandığımız gaza ‘doğal gaz’ demek ile ‘Rahmânî gaz’ demek arasında ‘teknik’ anlamda ne fark var? Yani kullandığımız gaza “Rahmanî gaz” demiş olsaydık ne kaybederdik? Bize çok pahalıya mı mâl olurdu? Sadece ‘irtica’ hortlayabilirdi...

Maalesef dilimiz ve anlayışımız o kadar ‘bozulmuş’ ki, böyle bir şeyi gündeme getirmek, teklif etmek bile bazılarını ‘şok’ edebilir. “Vay be! Bu çağda bu kafa! ‘Doğal gaz’a ‘Rahmanî gaz’ demeyi teklif ettiler” diyebilirler! Desinler... Onlar böyle diyecek diye biz hakilatleri ifade etmekten geri mi duracağız? Hayır, asla ve kat’a!

Peki, ‘Rahmânî gaz’ demekten niçin uzak dururlar? Çünkü bu isim bir ‘Rahman’ı, Yaratıcıyı hatırlatır; o sebeple ‘Doğal gaz’ derler, ‘Rahmanî gaz’ demek istemezler.

Geçen günlerde Almanya’da da benzer bir tartışma yaşanmış. Haberlere bakılırsa, Almanya’nın başkenti Berlin’de bir uydu alıcısı şirketinin hazırladığı “Türkçe afiş”ler tartışma konusu yapılmış. İlgili haber şöyle: “Neukölln bölgesi Belediye Başkanı Heniz Buschkowsky, ülkenin başkentinde yabancı dilde bir afişin asılmasını doğru bulmadığını söyleyerek, kaldırılmasını istedi. Buschkowsky, ‘Çok kültürlü bir kent demek farklı dillerin sokaklara hâkim olduğu bir kent demek değildir. Bu entegrasyona ve birlikte yaşama kurallarına aykırı’ dedi.” (Vatan, 2 Nisan 2009)

Tartışma konusu yapılan afiş, Berlin’de yaşayan Türklere hitap ediyor ve neticede bir ‘ürün’ün daha çok satışını hedef alıyor. Alman yöneticilerin, kendi dillerini muhafaza etmek için böyle bir afişe karşı çıkması bir yere kadar anlaşılabilir. Peki, aynı şey Türkiye’de yapılabilir mi?

Değil geçici ‘afiş’ler, Türkiye bir baştan öbür başa ‘yabancı’ dille yazılan afişlerle, tabelalarla dolup taşıyor. Zaman zaman karikatürcülere de konu olduğu üzere, sokaklarda gezen bir ‘yabancı’ hiç de yabancılık çekmez. Aksine, meselâ Taksim’in Türkiye’nin büyük bir şehrinin bir semti olduğunu anlamakta zorlanır. Çünkü bütün tabela ve dükkân isimleri ‘yabancı’ dille yazılmış, Türkçe yazılan tabelalar ise azınlıkta kalmıştır...

“Sahipsiz memleketin batması hak” olduğu gibi, “sahipsiz dil”in bozulması da haktır. Bu sebeple; hem dilimize, hem de dinimize, mânevî değerlerimize sahip çıkalım.

09.04.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (08.04.2009) - Camideki Obama

  (07.04.2009) - Bursa, ‘Nursa’ oldu

  (06.04.2009) - ‘Duâ’lı reçete

  (05.04.2009) - ‘Yeni dünya düzeni’ kalıcı olacak mı?

  (04.04.2009) - Öğrencilere el uzatalım

  (03.04.2009) - ‘Yakmayalım’ da besleyelim mi?

  (02.04.2009) - Haksızlığa meydan okunan yıllar

  (01.04.2009) - Reformlar başka bahara mı?

  (31.03.2009) - Millet konuştu, siyasetçi ders alsın

  (30.03.2009) - Daha fazla ciddiyet

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis