Çekişmeli ve tartışmalı bir seçimi daha geride bıraktık. İktidar partisi sandıktan yine birinci parti olarak çıkmış olmakla birlikte bazı büyük belediyeleri kaybetmiş olması sebebiyle ciddî bir prestij kaybına uğradı. Bu sebeple, ipi göğüslemiş olmanın sevincini yaşayamadılar.
Millet hür iradesini ortaya koydu. Bundan sonra sıra, siyasetçilerin bu iradeden gerekli dersleri almasında. Seçimlerden gerekli ders ve ibreti alabilen siyasetçiler, bundan sonraki seçimlerde daha iyi neticeler alabilir. Yok, millete küsen ya da milletin iradesini dikkate almayan, buna göre kendisine çeki-düzen vermeyen siyasetçiler de kaybetmeye devam eder.
Geride bıraktığımız seçim bir mahallî idareler genel seçimiydi. Bu bakımdan genel seçimlerden daha farklı bir tablonun ortaya çıkmış olması normaldir. Çünkü hiç umulmadık bir yerde, umulmadık adaylar başarılı sonuçlar aldı. İktidar partisine karşı bağımsız adayların dahi seçim kazanmış olması bunun göstergesi. Dolayısı ile hem adayların hem de mahallî faktörlerin bu seçimlerde etkili olduğunu en baştan ifade etmekte fayda var.
Tabiî ki pek çok sebebin tesirli olduğu bu seçimleri bir yazı ile yorumlamak ve değerlendirmek mümkün değil. Muhtemelen önümüzdeki günlerde bu konularda çok yorum ve değerlendirmeler yapılacak. Aslında seçim akşamı TV ekranlarında yapılan yorumlar büyük ölçüde sandıktan çıkan neticenin doğru teşhis edildiğini gösterdi. Ama aynı teşhisin ve gereğinin, siyasetçiler nezdinde de yapılması gerekir.
Ortak kanaat, sandık başına gidenlerin iktidar partisini ciddî ikâz ettiği şeklindeydi. İktidar partisindeki burukluğun, seçim öncesi ortaya konulan hedefe ulaşılamamış olmasından kaynaklandığı belli. Yaşanan ekonomik krizin de sonuçları etkilediği anlaşıldı. Seçimlerden böyle bir tablo çıkacağı, iktidar partisinin oy kaybedeceği söyleniyordu. Fakat iktidar partisi seçim öncesi bu ihtimali hiç kabullenmedi. Onlara göre kriz Türkiye’yi ‘teğet’ geçecekti.
Elbette iktidar partisinin oy kaybını sadece ekonomik krize bağlamak da doğru olmaz. Yeterince gündeme gelmemiş olsa bile, geçmiş dönemlerde millete verilen sözlerin unutulmasının da bir etikisi vardır. Gerek başörtüsü ve gerekse AB konsundaki ihmallerin millet nezdinde unutulmadığı görülüyor. Hele hele ‘yeni anayasa’nın tamamen geri plana itilmiş olması bu sonuca etki etmiş olamaz mı?
İktidar partisi ‘Biz iki muhalefet partisinin toplamı kadar oy aldık’ diye övünebilir. Fakat sandıktan çıkan bu neticenin Davos’daki ‘One minute/Bir dakika!’ mesajına rağmen olduğunu da hatırlamak lâzım.
Seçim akşamı yapılan bir yorumu yabana atmamakta fayda var. NTV’de konuşan bir kamuoyu yoklama şirketi yetkilisi şu anlama gelecek sözler sarfetti: “DP’yi de görelim. Merkez sağda varlığını devam ettirdi ve bundan sonraki seçimlerde cazibe merkezi olabilir.”
Propaganda döneminde medyanın da tamamen yokluğa mahkûm ettiği DP’nin de sandıktan çıkan neticeleri iyi tahlil etmesinde fayda var. DP’nin genç yönetim kadrosu da her halde bunu yapar...
31.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|