Risale-i Nur Enstitüsünün düzenlediği “Küresel Kriz ve Said Nursî’nin İktisat Görüşü” konulu Risâle-i Nur Kongresi ve konu ile ilgili gazetemizin yaptığı yayınlar yankı buldu. Bazı gazeteler, krizin ‘İlâhî ikaz’ olarak yorumlanmasından rahatsız olurken, bazı yazarlar da Hıristiyan dünyasının “İslâmın ‘çare’lerinden biz de istifade edelim” anlamındaki beyanlarını akla uzak bulmuşlar.
Ortada inkâr edilemeyecek ciddî bir kriz var. Dünya bu krize çare arıyor. Bu güne kadar teklif edilen çareler çözüm olamadı. Olsaydı kriz daha da yaygınlaşıp derinleşir miydi? Teklif edilen çareler yeterli olmaz, çünkü ‘çare’ diye teklif edilenler zaten krizin çıkışına, derinleşmesine ve yaygınlaşmasına sebep oldu. Meselâ, faiz ve rant ekonomisiyle mi krizden çıkılacak?
Krizi derin şekilde hisseden Avrupa, çıkış için teklif edilen türlü ‘çare’ye iyi niyetle yaklaşıyor. Bu bakımdan, ilk bakışta Hıristiyan dünyası için çok uzak bir ihtimal gibi görünse de, ‘İslâmın öngördüğü faizsiz sistem’i bile gündemlerine alıyorlar. Nitekim Vatikan, hem yaşanan krizi “İlâhî bir ikaz” olarak gördüğünü açıkladı, hem de krizden çıkış için faizi yasaklayan İslâmın örnek alınmasını tavsiye etti. (İlgili haberler için bakınız: 7 Ekim 2008, 12 Ekim 2008 ve 7 Mart 2009 tarihli Yeni Asya nüshaları.)
Gazetemizin 23 Mart 2009 tarihli sayısı da, Bediüzzaman Said Nursî’nin vefatı vesile edilerek hazırlanan “İlâhî ikaz: Kriz” ekiyle birlikte çok sayıda basıldı ve dağıtıldı. Okuyucularımızın desteği ve talebiyle, son yıllarda “23 Mart ekleri” bir gelenek hâline geldi. Her yıl Risâle-i Nur’lardan istifade ile hazırlanan ekler ilgi ve alâka görüyor. Bu seneki ekimiz de büyük ilgi gördü. Hem nazarları Risâle-i Nur’a çekti, hem de yaşanan ekonomik krize ‘çare’ sundu.
Tabiî ki herkesin bu ‘çare’leri beğenip hayatına tatbik etmesini arzu ederiz. Fakat apaçık doğruları beğenmeyen ve onları inkâr edenlere de sadece acırız. Malûm, zarara kendi rızaları ile girenlere ‘merhamet’ edilmez. Böyle insanların tavrı, gündüz vakti güneşi inkâr edip bir yandan da “Eyvah, gece oldu” diye şikâyet etmeye benzer.
Risâle-i Nur’un bir parçası olan “İktisat Risâlesi”ni incelemeden, sadece “Bunu bir ‘din âlimi yazmış, o halde ekonomik krize çare olmaz” diyen ön yargılı ‘prof’ların bu ‘çare’lerden istifade etmesi zaten mümkün değil.
İlim ehli olmak, herhangi bir konuda araştırma ve inceleme yapmadan fikir beyan etmeyi makul görebilir mi? Bediüzzaman’ın sunduğu ‘reçete’yi incelemeden, sadece önyargı ile yaklaşıp dudak bükmek, sadece dudak bükene nakise getirir.
İlim ehli insanlar gerek “İktisat Risâlesi”nden ve gerekse Risâle-i Nur’un bütününden istifade ile hakikatleri ortaya koyuyor. Başta Türkiye olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan paneller, konferanslar ve sempozyumlar bunun açık delili. Dünya ilim camiası Risâle-i Nur’dan istifade ile yol alırken, Türkiye’deki bazı ünvan sahibi kişilerin bu gerçekleri görmezden gelmesi çok yanlış. Lütfen, gençliğin ‘nur’dan istifade etmesine mâni olmayın yeter.
26.03.2009
E-Posta:
[email protected]
|