Bediüzzaman’ın kurtuluş reçetesi
Bu iş diğer kentlerde nasıl oluyor bilmem, ama Ankara’da metro duraklarını kullanıyorlar. Ellerinde gazeteler, dergiler, gelene geçene parasız dağıtıyorlar. Çoğu hükümet yanlısı yayınlar. Dün ‘Yeni Asya’ günüydü. Gazeteyi uzatan genç adama sordum: “Bu değirmenin suyu nerden geliyor?” Bir an durdu, “Hayırsever vatandaşlardan geliyor amca!”
Hayırsever olabilmek pek güzel bir şey doğrusu.
Ve ne hikmetse hayırsever olabilenlerin çoğu da ‘yandaş’. Veya yandaşların çoğu hayırsever. ‘Deniz Feneri’nde de görüldüğü gibi.
‘Yeni Asya’ çok hayırlı bir iş yapmış, ekonomik bunalımdan çıkışın formülünü bulmaya çalışmış. Bir kongre toplamış, sonuç bildirgesini yayımlamış, manşete çıkarmış: “Çıkış Yolu Risale-i Nur’da. ‘Küresel kriz ve Said Nursi’nin iktisat görüşü’ konulu Risale-i Nur Kongresi’nden çıkan sonuç: Finans krizini doğuran medeniyet buhranı, Bediüzzaman’ın iman hizmetiyle aşılır!”
Olabilir tabii.
İktisat âlimlerinin gözünden kaçmıştır belki. Örneğin dünkü gazetelerde Kemal Derviş’in krizden kurtulma formülüne ilişkin bir haber vardı. Kemal bey,
Bediüzzaman’ın görüşlerine hiç yer vermemiş.
Ne de olsa kâfirlerle düşüp kalkıyor.
Yeni Asya doğrusunu yapmış, Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinin görüşlerini almış. Üstadın talebelerinden Mustafa Sungur, “Çare İktisat Risalesi’nde,” diyor ve ekliyor: “Bu risale gayet iyi izah ediyor meseleyi. ‘Zaruri ihtiyaç dörtten yirmiye çıkmış’ diyor ya üstad. Bugün yaşananlar bunun bir sonucu. Üstad ve Risale-i Nur en büyük mesaj. Bizim en büyük meselemiz Nurları dünyaya yaymak için gayret sarf etmek.”
Yaşanan küresel bir bunalım. Bu durumda kurtuluş için Amerikalıların, Avrupalıların, Çinlilerin, Hintlilerin Nur talebesi olmasını beklemek gerekecek. Olsun ama.
Hiç yoktan iyidir!
Abdullah Yeğin de aynı kanıda: “İktisat Risalesi’ni çok iyi okuyup tatbik etmemiz lazım” diyor. “Sadece İhlas, Uhuvvet değil, bir de İktisat var işin içinde. Hayatımızı ona uydurmalıyız. İktisat Risalesi’ni esas yaparsak, hareketlerimiz daha ihlaslı olacağı için, daha çok tesir eder inşallah.”
Fakat asıl müjde Mehmet Fırıncı beyin yazısında: “Üstad, ‘Deniyet-i hâzıra sureti değişecek, sistemi bozulacak. Zuhur edecek o vakit İslâmi medeniyet,’ demişti. Vatikan da dünyada İslam’ın ortaya koyduğu sistemden başka bir çare olmadığı için, bizzarure bunu ifade etme ihtiyacı duydu!”
Bu karmaşık ifadeden çıkarabildiğime göre Vatikan (yani Papa) İslami ilkeleri benimsemiş!
Şimdiye kadar açıkça veya gizliden gizliye Müslüman olan pek çok ünlü işitmiştim. Muhammet Ali, Prens Charles.. vs. Fakat Papa’nın İslami ilkeleri benimsediğini iddia eden bir yazıyı ilk kez okudum. Hayırdır inşallah!
Bu arada Yeni Asya’ya küçük bir anımsatma: Manşetten haber yaptıkları Risale-i Nur Kongresi’ne kimlerin katıldığını yazmayı unutmuşlar.
‘Yeni Asya’ 40 yıllık bir gazete. Türk basınının en eskilerinden. Daha iyi bir iş çıkarmaları beklenirdi!
Türker Alkan
Radikal, 25.3.2009
|
26.03.2009
|
|
YENİ ASYA’NIN NOTLARI
1. Öncelikle, Yeni Asya’nın manşet ve spot mesajlarını aynen yansıttığı için Türker Alkan’a teşekkürler!
2. Yeni Asya’ya çalakalem yaptığı “yandaş medya” yakıştırması ve Deniz Feneri örneğini hatırlatarak birtakım imalarda bulunması, Alkan’ı mahcup eder. Evvelce “Deprem İlâhî ikazdır” meselesinde yaptığı sataşmada olduğu gibi... Çünkü Yeni Asya hükümet yanlısı ve yandaş değildir; yazarın ima ettiği türden ilişkilerle de uzaktan yakından en ufak bir alâkası yoktur.
3. Yeni Asya’nın, Bediüzzaman’ın vefat yıl dönümlerinde çıkardığı 23 Mart sayıları, okurlarının talebi ve desteğiyle her yıl, mutad tirajından fazla basılır ve tanıtım amaçlı olarak parasız dağıtılır. Alkan’ın eline geçmesi de o yolla olmuş. Radikal yazarı, bunun altında boşuna başka şeyler aramasın. Merak ettiği “değirmenin suyu”nun aslı bundan ibaret.
4. Alkan, yaşanan küresel krizin, o pek güvendiği “iktisat âlimleri” ve atıfta bulunduğu Kemal Derviş gibi isimlerce yönetilen uluslar arası kapitalist sistem tarafından üretildiğini ve krize yol açan sebeplerin sorumlusu konumundaki insanların çözüm bulmaktaki aczlerini hâlâ gözardı ederek onlardan medet umuyor ve üstelik bunu yaparken, ısrarla görmezlikten gelinen Kur’ân’a dayalı çözüm teklifleriyle alay etme hafifliğine tevessül edebiliyorsa, pes doğrusu!
5. Bizim inancımıza göre, küresel bunalımın çaresi, elbette ki, Allah’ın son elçisi Hz. Peygamberle gönderilen evrensel mesaj Kur’ân’da ve onun tefsiri Risâle-i Nur’da. Ve Alkan belki bilmeyebilir; ama neredeyse bütün dünya dillerine çevrilen Risâle-i Nur’u okuyarak bunu fark eden Amerikalıların, Avrupalıların, Hintlilerin, Çinlilerin sayısı her geçen gün artıyor.
6. Alkan, Vatikan’ın krizden çıkış yolunu İslâmî ilkelerde bulduğu bilgisini ilk kez duymuş. Eğer 6-7 Mart 2009 günlerinde gazeteleri ve internetteki haber sitelerini şöyle bir gözden geçirmiş olsaydı, “Vatikan’ın resmî yayın organı günlük ‘L’Osservatore Romano’ gazetesinde yer alan bir yazıda, İslâma uygun yatırım araçlarının sun’î ekonomi balonlarının oluşmasını engellediği, faizi, aşırı borçlanmayı, finans piyasalarında manipülasyon ve spekülasyonları yasakladığı ifade edildi. Kriz ortamında bankaların Müslümanları örnek almasını tavsiye eden gazete, İslâmî finans sisteminin Batı finans dünyasında yeni kurallar oluşmasına yardımcı olabileceğini vurguladı” haberini görür ve kendisini bir kez daha mahcup edecek o cümleleri yazmazdı...
7. Alkan, 40 yıllık olduğunu bildiği Yeni Asya’yı, kongre haberinde katılımcıları yazmayı “unutmak”la eleştiriyor. Gazetenin önceki ve sonraki sayılarında detaylarıyla yer alan bu bilgilerin o günkü haberde geçmemesi, önemli bir habercilik kusuru sayılabilir. Ama bu kusurla, Alkan’ın yukarıdaki maddelerde sıraladığımız ayıpları terazinin iki kefesinde tartılacak olsa, hangisi ağır basar?
|
26.03.2009
|