12 Eylül ihtilâlinin “Netekim Paşa”sının idamları savunurken kullandığı bir söz vardı: “Asmayalım da besleyelim mi?” diye kürsülerden haykırırdı. Londra’da düzenlenen G-20 zirvesini protesto edenlerin kullandığı bir slogan, 12 Eylül’ün meşhur sloganını hatırlattı.
Ekonomik kriz herkesi etkilerken iki kesim var ki bu sıkıntılardan hiç etkilenmiyorlar. Birincisi faiz ve rantiyeden beslenen bankalar, ikincisi de ‘Hazine’den geçinenler. ‘Hazine’den geçinenler kısmen de olsa krizden etkilenmekle birlikte, bankaların krizden hiç etkilenmediği yine bankacılar tarafından ilân ediliyor. İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, bankaların kârlılığında 2007 yılına göre daralma olacağını, ama ciddî kâr elde etmeye devam edeceğini söylemiş. (Sabah, 1 Nisan 2009)
Bu haber 1 Nisan’da yayınlandı diye sakın “1 Nisan şakası” zannedilmesin. Faizle beslenen ve başkalarını yutmakla yoluna devam eden bankalar, ciddî ciddî kâr edeceklermiş. Hem de krizin daha da büyümesinin muhtemel olduğu 2009 yılında...
‘Memur’ların durumu elbette ki bankalarla kıyaslanmaz. Ama onlar da az ya da çok ‘sabit bir gelir’e sahip oldukları için krizlerden daha az etkileniyorlar. Devletin maaş ödeyemeyecek derecede sıkıntıya düşmesi; yüz değil belki iki yüz yılda bir yaşandığı için, maaş günlerini bekleyerek hayatlarını devam ettiriyorlar. Bunları ifade ederken, ‘memur’ların güllük gülistanlık bir hayat sürdüğünü ima etmeye çalıştığımız akla gelmesin. Onlar da çok fazla sıkıntı çekiyorlar, ama neticede düşük de olsa sabit bir gelirleri var ve işsiz kalma ihtimali yok denecek kadar az.
Bu arada ‘devlet’in nasıl hareket ettiğini gösteren bir haberle daha karşılaştık. Meclis, otomotivdeki ‘ÖTV’ indirimini kaçırmamış ve bu indirimi 54 yeni Volkswagen makam aracı kiralayarak kutlamış! Araçlar için 3.2 milyon TL ödeme yapılmış ve 130 bin TL ‘vergi kârı’ elde edilmiş! (Sabah, 2 Nisan 2009)
Milletin sıkıntısından habersiz olanların attığı bu adımlarla düzlüğe çıkmak mümkün mü? Dünyanın en çok ‘makam arabası’na sahip ülkesi olmakla acaba övünebilir miyiz? Bu arada, başka ‘kurum’ların da bu ‘vergi indirimi’nden faydalanıp faydalanmadığını bilmiyoruz. Muhtemelen onlar da katrilyonluk mevki ve makam araçları satın almışlardır.
Faiz sisteminin kaleleri haline gelen bankalar, eskiye göre daha fazla husûmet cezbediyor. Bir zamanlar faizin aleyhinde konuşmanın dahi ‘ayıp’ karşılandığı dünyamızda artık ‘Bankaları ve bankacıları yakalım!’ nidaları yükseliyor. Londra’da toplanan G-20 zirvesi büyük protestolara sahne olmuş. ‘Dünyanın en zenginleri’ni protesto eden Avrupalı gençler, “Ateş yakalım, ateş yakalım. Bankacıları en üste koyalım. Başbakan Brown [İngiltere Başbakanı] arada kalsın. Sonra kibriti çakalım” diye sloganlar atmış. (Hürriyet, 2 Nisan 2009)
Faizciler için zor günler kapıda, vesselâm.
03.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|