Modern tıpta son zamanlardaki en yoğun çalışma alanı; hastalıkların oluşumuna yönelik risk faktörlerinin ortaya çıkarılması, bu risklerin azaltılması yolları; vücudumuzun bu hastalıklara karşı daha dirençli hale getirilmesi ve en önemlisi de vücudun kendisini korumak için kendi özgür radikal çöpçülerini kullanma yeteneğinin artırılması oldu. Çin tıbbının da temelini oluşturan; “vücudun enerji dağılımının bozulan düzeni yeniden düzeltilirse, vücut bir çok hastalıkla mücadele edecek gücü bulur” anlayışına tıbbi temeller bulunmaya başlanıldı.
Bugün size çağın yaşlı hastalığı Alzheimer’ı önleyen Hintsafranından (Curcumin) ve dokularda oksijen taşıyıcı kimyasal bir unsur olan glükasyondan söz edeceğiz. Türkiye’de halen 500.000 Alzheimer hastası bulunduğu biliniyor. İstatistikler bu sayının 2050 yılında 3 milyonu bulacağını gösteriyor.
Hint köylerinde yaşayan yaşlıların dünyada bu hastalığa en az yakalanan kişiler olduğu tesbit edildi. Araştırmacılar bunun sebebinin Hintsafranı olduğunu keşfettiler. Yapılan deneyler Hintlilerin ünlü köri (curry) katkı maddesi olan bu safran türünün fare beyninde kireçlenmeyi azalttığını teyit etti.
Alzheimer hastalığı beyinde amiloid proteini plakalarının birikmesiyle meydana gelmektedir. Kaliforniya Üniversitesinden Dr. Sally Frautschy’nin fareler üzerinde yaptığı araştırmalar Hintsafranının yalnızca amiloidi azaltmakla kalmayıp aynı zamanda beynin amiloide reaksiyonunu da azaltmaktadır. Hintsafranı ile beslenen fareler hafızaya dayalı labirent testlerinde normal beslenenlere kıyasla daha iyi performans gösteriyor. Frautschy bu sonuçlara dayanarak “Alzheimer hastalığının tedavisinde bu safranı da içeren bir kışkırtıcı unsurları azaltıcı ve antioksidan karışımı yaklaşımın yararlı olacağını” söylüyor. Kışkırtıcı unsur ise beyindeki Sitokinlerin artması ve migroglia’nın aktif hale gelmesi. Bu Hint baharatı sözkonusu unsurların kontrolüne yönelik beslenmenin ana unsurunu oluşturuyor. Tabi bunun yanı sıra her türlü antioksidan da hastalığın önlenmesine yardım ediyor.
Zerdeçal’dan elde edilen safranda bulunan bu Hintsafranının kanserli hücreleri bastırıcı özelliği olduğu da biliniyor. Ama henüz bu safranın ilaç haline dönüşmesi zaman alacak. Bu arada yemeklerde hintsafranı kullanmaya yavaş yavaş alışmakta yarar var.
Bu arada bitki ve hayvan dokularında oksijen taşıyıcı olarak rol oynayan bileşik kimyasal madde olan glütasyon (glutathione=GHS) düzeylerindeki düşmenin yaşlanmayla birlikte görüldüğü ve düşük düzeylerin Alzheimer hastalığıyla ilişkili olduğu tespit edildi. Glütasyon düzeyi düşüklüğü özellikle beynin kısa dönem hafızası ve zekâ işlevini etkilediği belirlendi. McGill Üniversitesinden Dr. Gustavo Bounous glütasyon düzeylerini artıran bir beslenme yöntemi üzerinde çalışıyor. Glütasyon düzeyinin artmasını sağlayan kistetin maddesini içeren bir protein keşfeden Dr. Bounous, şimdi bunu bir diyete dönüştürmeyi amaçlıyor. Montreal’deki McGill Üniversitesinde görevli Dr. Jimmy Gutman, kısa süre sonra glütasyonun hepimizin tanıdığı önemli bir madde haline geleceğini savunuyor. Çünkü Alzheimer’ın ilerlemesinde alınan ağır metaller de önemli bir yere sahip. GSH ise bunların atılması ve toksinlerden arınmada önemli bir unsur.
Bu açıdan ceviz, balık, yapraklı yeşil sebzeler, köri ve E vitamini gibi antioksidan içeren gıdaların yenmesi çağın yaşlı hastalığı Alzheimer’s’ın önlenmesinde büyük önem taşıyor. Unutmayın ki; ilaçlar Alzheimer’i asla tedavi edemiyor. Yalnızca neden olduğu davranış bozukluklarını telafi etmeye çalışıyor. Öyleyse önemli olan bu hastalığın önlenmesi.
Bu beslenme tedbirlerinin yanı sıra, zihinsel özellikleri kullanmayı gerektiren meşguliyetler de bu hastalığın gelişini önlüyor yada geciktiriyor.
14.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|