Obama kucağımıza birkaç bombayı bırakıp gitti. Bunlar arasında ilk patlayanı da Ermenistan sınır kapısının açılacağı haberleri oldu. Ortada somut bir adım olmadığı halde herkes sınır kapısının 24 Nisan’dan önce açılacağını konuşmaya başladı. Sonra bu tarih 7 Ekim’e alındı. Azeriler aşırı duygusal tepkiler vermeye başladılar.
Başbakanın “Biz Azerbaycan-Ermenistan arasında mutabakat sağlanmadığı sürece Dağlık Karabağ konusunda, Türkiye-Ermenistan olarak nihaî bir sözleşmeyi imzalamayız. Alt çalışmasını yaparız, ön çalışmasını yaparız. Ancak, bu kesinlikle Azerbeycan-Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun çözümüne bağlıdır” diye Türkiye’nin resmî görüşünü açıkça belirtmesine rağmen tepkiler yavaşlamadı.
O kadar ki Dünya Türk Girişimleri Kurultayına katılan bir Türk iş adamı; “30 Azeri çalışanım var. ‘Bizi sattınız’ demeye başladılar” diyor. Azerbaycan Türklere vize vermede sıkıntı çıkarmaya, vize süresini 1 yıldan 3 aya indirmeye başladı.
Azerilerin bu kadar duygusal tepkiler vermesinin sebebi ne?
Azerbaycan’daki Ermenistan algılaması, Türkiye’dekinden çok farklı. Son ikiyüz yıldır sürekli olarak Ermeni saldırılarına şahit oldular. En son 1988-1994 yılları arasında Rusya’nın açık desteği ile iyice saldırganlaşan Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal ederken 30 bin Azeri’yi şehit etti. 1000 Azeri yerleşim yeri işgal edildi. Çarmıha gerilen bir Türk çocuğunun ağlamaması için gözleri önünde öldürdükleri annesinin kestikleri göğsünü ağzına vermelerini, 1992 gibi çok yakın bir tarihte 613 kişi şehit edilirken, esir edilenlerin çoğunun işkencelerle öldürülmesini unutmak imkânsızdır. Bu savaşta binlerce Azeri esir alınırken, 1 milyondan fazlası topraklarını terk edip iç bölgelere sığındı. Binlerce çoluk çocuk, kış soğuğunda yollara döküldü. Yaşlılar ve çocuklardan soğuğa dayanamayanlar yollarda öldü. Soğuk dağlarda ağaç kabuklarıyla hayatta kalmaya çalıştılar. Bunların büyük çoğunluğu halen çadırlarda yaşıyor.
Ağıtlar yakıyorlar:
“Neslimiz Karabağlıdır
Sinemiz vatan dağlıdır
Ne gelen var, ne giden
Vatanın yolu bağlıdır.”
Rusya kendi çıkarları icabı 1. Petro’dan bu yana güneye inebilmek için Ermenilerin yanında yer aldı. Ayrıca Azeriler-Türkler-İranlılar’ın arasını açmak için fitne ve fesat peşinde koştu. Bu amaçla Rusya’nın diğer bölgelerinde bulunan Ermeniler, XIX. Yüzyılın başlarında özellikle Karabağ’a yerleştirildi. O günden 1994 yılına kadar Ermeni saldırılarının ardı arkası kesilmedi.
Böyle bir durumda Azerilerin bu kadar aşırı bir tepki vermeleri anormal değil. Türkiye’nin Dağlık Karabağ çözülmeden açılmaz demesine rağmen, bu konuda hiçbir adım atmamış olan Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan’ın 7 Ekim’e kadar sınırın açılacağını söylemesinde de bizi birbirimize düşürme çabası seziliyor. Elbette bu devirde düşmanlıkların sürmemesi gerekir. Ama uluslar arası ilişkilerde mütekabiliyet esastır. Bir tarafın bütün düşmanlığını göstermeye devam etmesine rağmen, diğer tarafın iyi niyet adı altında, Müslüman kardeşlerini küstürecek adımlar atması düşünülemez.
Türkiye, dost ve kardeş Azerilerle aramıza kara kedilerin girmesine fırsat vermemelidir. Dışişleri Bakanımızın gidip Azerbaycan’da bizzat durumu anlatması çok mu zordur?
13.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|