Hayatın bir faaliyet ve hareket, şevkin ise bineği olduğunu, bu suretle insanın mübareze meydanına atıldığını bildiren Bediüzzaman Hazretleri, onun nice düşmanla karşı karşıya kalacağını ve bu düşmanların nasıl mağlûp edileceğini bir bir anlatır.1
Demek meselenin kökeninde şevk bineğine binmek var.
İmana, Kur’ân’a hizmet söz konusu olduğunda da bu binekten istifade edilecektir. Geçmişte, günümüzde bu hizmet yüceliği, büyüklüğü ölçüsünde okumuşu, okumamışıyla, genciyle ihtiyarıyla toplumun her kesimini harekete geçirmiştir. Gece gündüz demeden herbiri birer hizmet fedâîsi olmuşlardır. Risâle-i Nurların elle yazıldığı dönemlerde, sadece bir köyde bin kalem birden faaliyetteydi. Üç yüz hanelik bir köyde kadın erkek, çoluk çocuk demeden, hatta ümmîleri de dahil birkaç kişi dışında herkes risâle yazıyordu. Çocuklar da bu gönüllü yazı kadrosunda yer almışlardı. Hadisenin çocuklarla ilgili yönünü değerlendirirken Hz. Üstad, bunu “Risâle-i Nur’un mânevî zevk ve câzibedar nuru”na bağlıyor ve şöyle diyordu: “Mekteplerdeki çocukları okumaya şevkle sevk etmek için îcad ettikleri bir nev'î eğlence ve teşviklere galebe edecek bir lezzet, bir sürûr, bir şevk Risâletü’n-Nur veriyor ki, çocuklar böyle hareket ediyorlar.”2
Demek ki hizmetin bizzât kendisi insanı heyecanlandıracak, coşturacak çapta ve büyüklüktedir. Aslında şevklenmek için daha başka sebeplere bile gerek yok.
Geçtiğimiz Cuma ve Cumartesi günü dostların dâveti üzerine Karadeniz Ereğli’sindeydik. Cuma günü gençlerle, Cumartesi günü de tıklım tıklım dolu salondaki arkadaşlarla sohbetler ettik. Orada gerçek şevkin, heyecanın, sürurun en güzel örneklerini gördük. İman ve Kur’ân hakikatlerine kavuşmanın, onlarla mutmain olmanın zevk ve hazzı vardı onlarda. İnsanı insan, üstelik sultan yapan hakikatler onları meleklerin dahi gıpta ettiği insanlar hâline getirmişti. İmanın verdiği Allah sevgisinin kalplere nakşolmasıyla kendilerini kötülükten çekip çeviren bu insanlar insanlığın aradığı model kimselerdi.
Toplumun düzelmesi, kenetleşmesi, bir vücudun azaları gibi tek vücut olması için bu hakikatlerin önemi bir kere daha kendini gösterdi. Bu model insanlara toplumumuzun ne kadar ihtiyacı var.
Dipnotlar:
1. Münâzarât, s. 136.
2. Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s. 142.
13.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|