Obama’nın TBMM’deki konuşmasında, Heybeliada Ruhban Okulu’ndan söz ederken Heybeliada yerine adanın Yunanca adı olan “Halki”yi kullanması dikkatlerden kaçtı. Bu isimlendirme aslında Patrikhane’nin Türkiye dışında her yerde kullandığı “Konstantinopolis Ekümenik Patrikhanesi” ünvanıyla uyumlu. Patrikhane İstanbul’a ısrarla Konstantinopolis derken, Patrik Bartholomeos seyahatlerini ‘sarı zemin üzerine siyah renkli çift başlı Bizans Kartalı” yerleştirilmiş Yunan Devletince tahsis edilen uçaklarla gerçekleştiriyor. Çoğu yerde Bizans bayrağı Patrikhane’nin meşrû sembolü gibi kullanılıyor. Bu arada Amerika’da yaşayan 3 milyon Ortodoks Rum, Amerikan yönetimi üzerinde baskı yaparak Patrikhane’nin “Vatikanlaştırılması”na yönelik bu girişimin desteklenmesini sağlıyor. Buna gerekçe olarak da Patrik’in dünyadaki bütün Ortodoksların manevî lideri olması gösteriliyor.
Rum Ortodoks Patrikhanesi ekümenik hale getirilirken, Heybeliada Ruhban Okulu da bu yapıya uygun olarak, Ortodoks dünyasına din adamı yetiştiren bir okul olarak açılmak istenilmektedir. Buna da Lozan Antlaşmasının 40. maddesi dayanak gösteriliyor.
Lozan Antlaşmasının 40. maddesine göre: “Gayrimüslim azınlıklara mensup olan Türk tebaası hukuken ve fiilen diğer Türk tebaaya uygulanan aynı muamele ve aynı teminattan yararlanacaklar ve bilhassa, masrafları kendilerine ait olmak üzere her türlü hayır kurumu, dinî kurum veya sosyal kurum, her türlü mektep ve diğer eğitim ve öğretim müessesesi kurma, yönetme ve denetleme ve buralarda kendi lisanlarını serbestçe kullanma ve dinî ayinlerine serbestçe icra etmek hususlarında eşit hakka sahip olacaklardır”.
Buradan görüleceği üzere;
1- Sözkonusu okul yalnızca Türk vatandaşı olan Ortodoksların din adamı ihtiyaçlarını karşılamak için açılabilir.
2- Türk vatandaşı olan azınlıklar eğitim kurumu açma konusunda Türk tebaa ile eşit hakka sahiptir.
Bu iki kısıtlama; okulun “Ekümeniklik” iddiasındaki Patrikhanenin bu yapısına uygun olarak uluslar arası bir eğitim kurumu olmasını engellediği gibi, Türk vatandaşlarının eğitim kurumu açmada uyduğu yasal düzenlemelere tabi olduğunu göstermektedir.
Konunun mevzuat kısmına girmek istemiyoruz. Ancak Patrikhane’ye bağlı bir okul açılmasının yasal olarak mümkün olmadığını ifade etmekle yetiniyoruz.
Yunanistan, Batı Trakya’da benzeri faaliyetlere izin vermezken, Atina’da 20.000 Müslüman yaşamasına rağmen, şehir merkezinde bir cami bulunmazken, Türkiye’ye bu konuda sürekli baskı yapılmasının ardında din adamı yetiştirme arzusu dışında başka niyetler bulunduğu kuşkusuz. Çünkü en iyimser ihtimalle 4.000 Ortodoks’un yaşadığı Türkiye’de kiliselerde yetiştirilen din adamları ihtiyacı karşılamaya yetebilir.
Hükümetin bu konuda olumlu bir adım atmadan önce, konunun bütün yönlerini ayrıntılı olarak değerlendirmesi, özellikle ekümeniklik ve mütekabiliyet şartlarını mutlaka araması gerekir. Konunun yalnızca din ve vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği, Batı Trakya’daki Türklerin durumu ve ekümeniklik iddialarıyla ilişkisinin mutlaka araştırılması gerektiği unutulmamalıdır.
10.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|