"Gerçekten" haber verir 10 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Lahika

Âyet-i Kerime Meâli

Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O her şeye hakkıyla kadirdir.

Rum Sûresi: 50

10.04.2009


Bahar sergisi açıldı

Hem, baharın herbir günü, herbir haftası birer tâife-i nebâtâtın birer bayramı hükmünde olduğu için, herbir tâifesi dahi kendi Sultanının o tâifeye ihsan ettiği güzel hediyeleri teşhir için, ona taktığı murassâ nişanları birer resm-i geçit tarzında, o Sultan-ı Ezelinin nazar-ı şuhud ve işhâdına arz ettiğinden ve öyle bir vaziyet gösterdiğinden, bütün nebâtât ve eşcar, güyâ “San’at-ı Rabbâniye murassaâtını ve çiçek ve meyve denilen fıtrat-ı İlâhiyenin nişanlarını takınız, çiçekler açınız!” emr-i Rabbâniyeyi dinliyorlar ki, rûy-i zemin dahi gayet muhteşem bir bayram gününde, şâhâne resm-i geçitte, sürmeli formaları ve murassâ nişanları parlayan bir ordugâhı temsil ediyor.

İşte şu derece hikmetli ve intizamlı teçhizât ve tezyinât, elbette nihayetsiz Kadîr bir Sultanın, nihayet derecede Hakîm bir Hâkimin emriyle olduğunu, kör olmayanlara gösterir.

Sözler, s. 56, (yeni tanzim, s. 89)

***

Bahar mevsiminde, Cennet hûrileri tarzında bütün ağaçları sündüs-misâl libaslar ile giydirip, çiçek ve meyvelerin murassaâtıyla süslendirip, hizmetkâr ederek, onların latîf elleri olan dallarıyla çeşit çeşit en tatlı, en musannâ meyveleri bize takdim etmek; hem, zehirli bir sineğin eliyle şifâlı en tatlı balı bize yedirmek; hem, en güzel ve yumuşak bir libası elsiz bir böceğin eliyle bize giydirmek; hem, rahmetin büyük bir hazînesini küçük bir çekirdek içinde bizim için saklamak, ne kadar cemîl bir kerem, ne kadar latîf bir rahmet eseri olduğu bedâheten anlaşılır.

Sözler, s. 65, (yeni tanzim, s. 109)

***

Fenn-i askeriye diyecek ki: “Arz bir ordugâhtır. Her bahar mevsiminde yeni taht-ı silâha alınmış ve zemin yüzünde çadırları kurulmuş dört yüz bin muhtelif milletler o orduda bulunduğu halde, ayrı ayrı erzakları, ayrı ayrı libasları, silâhları, ayrı ayrı talimatları, terhisatları, kemâl-i intizamla, hiçbirini unutmayarak ve şaşırmayarak, birtek Kumandan-ı Âzamın emriyle, kuvvetiyle, merhametiyle, hazinesiyle, gayet muntazam yapılıp idare ediliyor.”

Lem’alar, s. 308, (yeni tanzim, s. 886)

***

Şu kâinat nihayetsiz hakîm, alîm, kadîr bir Sâni ister. Çünkü, şu muhteşem kâinat öyle bir saraydır ki, ay, güneş lâmbaları, yıldızlar mumları, zaman bir ip, bir şerittir ki, o Sâni-i Zülcelâl her sene bir başka âlemi ona takıp gösteriyor. O taktığı âlemin içinde üç yüz altmış tarzda muntazam sûretlerini tecdid ediyor, kemâl-i intizamla ve hikmetle değiştiriyor. Yeryüzünü bir sofra-i nimet yapmış ki, her bahar mevsiminde üç yüz bin envâ-ı masnuâtıyla tezyin ediyor, had ve hesâba gelmez envâ-ı ihsanâtıyla dolduruyor. Öyle bir tarzda ki, nihayet ihtilât içinde ve karışmış oldukları halde, nihayet derecede imtiyaz ve farkla birbirlerinden ayrılıyor. Başka cihetleri buna kıyas et. Nasıl böyle bir sarayın Sâniinden gaflet edilebilir?

Sözler, s. 61, (yeni tanzim, s. 101)

LÜGATÇE:

nebâtât: Bitkiler.

eşcar: Ağaçlar.

San’at-ı Rabbâniye: Herşeyin terbiyecisi olan Allah’ın san'atı.

murassaât: Murassâlar, cevher ve inci gibi değerli taşlarla süslenmiş şeyler.

fıtrat-ı İlâhiye: Yaratılıştan verilen şekil, mâhiyet.

tâife-i nebâtât: Bitkiler taifesi.

resm-î geçit: Geçit töreni; askerî bir kıt'anın veya bir okul öğrencilerinin gösteri tarzındaki geçişi.

nazar-ı şuhud: Şâhitlerin görmesi ve incelemeleri.

rûy-i zemin: Yeryüzü.

tezyinât: Süslemeler.

Kadîr: Her şeye gücü yeten Allah.

Hakîm: Her şeyi hikmetle yaratan Allah.

sündüs-misâl: Sündüsten yapılmış gibi.

libas: Elbise.

musannâ: San'atlı bir şekilde yapılan.

cemîl: Güzel.

kerem: Cömertlik, lütuf, ihsan, inâyet, izzet, şeref.

bedâheten: Açıkça.

fenn-i askerîye: Askerîye ilmi.

ordugâh: Ordunun konakladığı yer.

taht-ı silâh: Silâh altı.

kemâl-i intizam: Mükemmel bir intizam, düzen.

Kumandan-ı Âzam: Büyük Kumandan.

10.04.2009


Cennetâsâ bir Bahar

Bahar kelimesini duyduğum zaman içimi bir sevinç kaplar. Bahar bir coşkudur. Bahar karşısında sadece ben coşmuyorum. Bu coşkuyu bütün varlıklar hayatları ile ortaya koyuyorlar. Ağaçlar sündüs misâl elbiselerini giyerler. Kuşlar en parlak elbiselerini giyip dalların arasında temâşâya çıkarlar. Gül, bülbülü kışkırtacak şekilde süslenir. Karlar yükselen hararete karşı incelik gösterip su hâline dönerler. Sular baharın coşkusu ile boz bulanık akar. Tohumlar baharın inceliği karşısında nezaket gösterip kabuklarını çatlatır ve bahar gibi taze bir hayata başlarlar. Dünya yeni bir sevinç dönemecini dönmüş, hayat dolu, canlı, kıpır kıpırdır.

Bahar yeli kış yelini kovmuş, yeni bir hayatın başlamasına vesile olmuştur. Şevk ve cezbe içinde kıpır kıpır bir dünya önümüzde durmaktadır. Nergisler, sümbüller bütün ihtişâmı ile süslenip görücüye çıkmışlar, böcekler korolarını oluşturmuş muhteşem bir müzik ziyafetine hazırlanmaktadırlar. Gül saltanatını ilân ederken, bülbül de o saltanatın bestesini yazmaktadır. Dalına konduğu gül, bülbülden aşkının bedeli olarak kanını istemekte, bülbül de onun gülmesi için rengine boyanacağı kanını onun yoluna feda etmektedir. Gülün kırmızısının bedeli bülbülün kanıdır.

Baharın bahar olması için bazen böyle fedakârlıklar gerekmektedir. Hayatın baharı olan gençlik, yılların fedakârlığını içinde barındırmaktadır. Her bahar bir kış meşakkatinin arkasından gelmektedir. Bu meşakkati göze alamayanlar baharı hak edemezler. Tohum çürümeyi göze alacak ki bir bahar onun hayatını süslesin. Bir evlât sevgisi için aylarca yıllarca sıkıntıyı göze almak gerekmektedir. Bir meyve için bir kışı, baharı ve yazı yaşamak mecburiyeti vardır. İnişe geçebilmek için bir yokuşu çıkmak gereklidir.

Çimenler, tevazuun simgesi olarak yere yayılmışlardır. Birer gurur abidesi gibi üstünde gezenler, hırpalayanlar, alçakgönüllülüğün dersini onun kitabından öğrenmektedirler. Yüksekten düşenlerin daha fazla incinmesine karşılık, onlar düşmemenin rahatlığı içinde mahviyetle hayatlarını devam ettirmektedirler.

Şimşek, ışıktan kırbacı ile bulutları hızlı harekete zorlarken, yeryüzünün gülmelerine bulutlar sevinç gözyaşları ile iştirak etmektedir. Bu sevinç cümbüşünün ortasında kara toprağın kara bağrında envai çeşit gül gülümsemektedir. Şimşeğin gürlemesinin, bulutun sert ve haşin görünen yüzünün arkasında güllerin gülümsemesi meydana gelmektedir. Rahmete güvenmenin sonucu hep böyledir. Güller açmasına vesile olur.

Allah’ım! Bahar senin rahmetinin tecellîsine mazhardır. Donmuş taş ve toprak, senin rahmet damlalarının sonucunda gülmekte ve gül meyvesi vermektedir. Bizim gönüllerimize de rahmetinden bir damla gönder, gönüllerimiz gül gülistan olsun. Cansız toprağı canlandıran rahmetine bizim gönüllerimiz topraktan daha fazla muhtaçtır. Gönlümüze Muhammedî gülün boyasından bir reşha gönderde gönüllerimizde güller açmasına vesile olsun.

Fitne ve karanlıkların sel gibi üzerine geldiği dünyanın şu son deminde nuruna aşık, nur-u Muhammedî’ne aşık, Nur ismine mazhar Risâle-i Nur’a aşık gönülleri ihya etmeye rahmetinin bir damlası yetecektir. O damladan bir sızıntı, bir şebnem dirilmesine kâfî gelecektir. Bütün hissiyatımızla o rahmet damlana muntazırız. Belki bu rahmeti hak etmiyoruz. Ancak Senin vermen için bizim bunu hak etmemiz gerekmiyor. Buna kabiliyetli olmamız da şart değildir. Üstadımın müjde verdiği cennetâsâ bir baharı bekliyoruz. Bunu hem iç dünyamızda hem de âlemin gidişâtında bekliyoruz.

Bahar mevsiminin yaklaştığını görüyoruz. Kemalsizlikten usananlar kemâle doğru koşmaktadır. Hak ve hürriyetlerin şahane serbest olduğu bir kemâle doğru ilerlemektedir. Fıtraten güzelliğe aşık insanlar bu fıtrî güzellikleri aramaktadır. Ona ulaşmanın baharını yaşamak istiyoruz. Bütün kâinat bir kemâle doğru koşmaktadır. Biz de ona ulaşmak istiyoruz. İnsanlığın saadet asrındaki “saadet”i taşıyan kervana biz de karışmak istiyoruz.

Hasıl-ı kelâm: Nur Üstadın cennetâsâ baharını istiyoruz.

ALİ SARIKAYA

10.04.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis