ABD, yıllardır İran’ın nükleer programını bahane göstererek, bu ülkeye karşı saldırganca bir tavrı benimsedi. Bütün dünyayı da İran’ın çok büyük bir nükleer tehdit oluşturduğuna ikna etmeye çalışıyor.
Halbuki Uluslar arası Atom Enerjisi Ajansının Şubat 2009 raporuna göre; İran henüz uranyumu yaklaşık yüzde 3,5 oranında saflaştırmış. Bir nükleer silâhta kullanılabilmesi için bu saflaştırmanın yüzde 90’ı bulması gerekiyor.
Tabi bunu yapabilmesi için sürekli tesisleri gözetleyen UAEA uzmanlarını ülkeden kovması, uyduların görüntü almasını engellemesi ve zenginleştirmeyi yapacak yeni tesisler kurması gerekiyor.
Ayrıca bugün dünyada toplam 2 ton civarında zenginleştirilmiş uranyum bulunuyor. Peki İran’ın elindeki miktar ne kadar?
UAEA raporuna göre bu miktar yalnızca 1,010 kilogram.
Aslında nükleer enerji ve uranyum zenginleştirme konusunda biraz bilgi sahibi olan herkes ABD’nin İran’ın nükleer silâh yapmak üzere olduğu iddialarına istihza ile bakıyor.
Obama yönetimi şimdi İran’ın Aralık 2003’te imzaladığı UAEA Ek Protokolüyle getirilen daha katı uluslar arası izleme prosedürlerini uygulamaya zorluyor. Üç dört yıl sonra faaliyete girecek ağır su reaktörünü kullanmamasını sağlamaya çalışıyor.
ABD istihbarat servisleri İran’ın nükleer silâh için gerekli uranyum zenginleştirmesine birkaç yıl içinde ulaşacağı korkusunu yayıyor. Halbuki İran yönetimi yeni santrifüjlere zenginleştirmek üzere uranyum koymaya başlamadı. Böylece uluslar arası kamuoyuna iyiniyetini göstermeye çalışıyor.
İsrail ise uçaklarını gönderip bombalamaya hazır olduğunu ilân ediyor bu nükleer tesisleri.
Gizlenmek istenen başka bir husus var ortada.
İran’ın sahip olduğu zenginleştirilmiş uranyum çok kıymetli bir ticarî ürün. Nükleer reaktörlerin yakıtını oluşturuyor. Dünyada halen elektrik üreten 440 nükleer reaktör var. 69 reaktör de inşa aşamasında.
Peki yakıt olarak kullanılan bu oranda zenginleştirilmiş uranyumun en büyük üreticisi kim?
ABD.
Aslında ham uranyum üretiminde Kanada yüzde 28 ile ve Avustralya yüzde 23 ile ilk iki sırayı paylaşıyor. Ancak zenginleştirmede ilk sıra ABD’nin. Kanada’nın üretiminin yaklaşık yarısını bu ülke alıp zenginleştiriyor.
Amerika bu piyasada kendisine yeni rakip istemiyor. İran’a karşı gösterilen bu hassasiyetin sebebi burada yatıyor.
Obama yönetiminin İran ile ilişkileri yumuşatma çabası gösterdiği izlenimi vermeye çalıştığı, Türkiye’nin de bu konuda arabuluculuk yapacağı haberlerinin çıktığı şu günlerde, bu hususun gözden kaçırılmaması gerekir. Sözün kısası; kurt kuzuyu yemek istiyor. Bahanesi hazır. Ama kuzular bile gülüyor bu bahaneye.
05.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|