"Gerçekten" haber verir 10 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Ali FERŞADOĞLU

İşkence Müzesi’nin bulunduğu turistik şehir: Rüdesheım



Almanya notlarımıza bugün de devam ediyoruz. Sabah kahvaltısından sonra aynı ekiple İşkence Müzesi’nin bulunduğu turistik şehir Rüdesheım’e doğru yola çıktık. Avrupa’yı dolaşan Rheın (Ren) nehrinin her iki yakasında ikişer hatlı geliş-gidiş tren yolu var. Fabrikaların çoğu nehir kenarlarında kurulmuş. Nehirlerde trafik çok işlek. İstanbul boğazı gibi…

Ren nehri dördüncü ayda taşar. Bunun için alternatif yollar yapmışlar. Yolu yukarıya vermişler. Almanya’nın yollarında çalışan kardeşimiz, “Bu yola öyle basit bir gözle bakma, en az iki metre kalınlığında beton dökülmüştür ve üstüne de 20 santim asfalt!” dedi.

Rüdesheım’in daracık sokaklarını geziyoruz. Çok sayıda meyhane var ve meyhanelerin bodrumları şaraphane. Hatta, kiliselerin bodrumları bile… Kiliseler, çok büyük şarap ticareti yapıyormuş…

İşkence Müzesinde, tarih boyunca Engizisyon Mahkemelerinin, özellikle Katoliklerin diğer mezheptekileri çevirmek için yaptıkları işkence âletleri, cadıları yakma sehpaları, giyotinler, Haçlı askerlerinin kullandığı malzemeler de sergileniyormuş… Kapalı olduğu için içine giremedik. Ancak, daha önce ziyaret edenlerin anlattıklarıyla iktifa ettik.

Tepede yapılan 1877 Alman-Fransız savaşını sembolize eden anıttan Rüdesheım ve Ren nehrinin trafiği ise muhteşem görünüyordu.

***

Doğuda ve Yunanistan’da Hıristiyanlık yayılmaya başlayınca, Yunanlı papazlar, Eflâtun’un “menşe”ine dair fikirlerini, diyalektiğini ve sistemini Hıristiyan propagandasının gereklerine uydurdular. Yunan felsefesinin “teslis”i (üçleme), Hıristiyanlığın malı oldu. Bir taraftan da Eflâtun’un, madde için söylediği, “Bütün kötülüklerin kaynağı maddedir, beden ruh için bir mahpes, bir zincirdir” gibi düşüncelerini de geliştirerek, “ruhban” sınıfını ortaya çıkardılar.

Zamanla bu ruhban sınıfı her şeye hâkim oldu. Her geçen gün baskılarını arttırdı. Öyle bir noktaya dayandı ki, ilim adamı, mütefekkir ve ileri görüşlü olanları cezalandırmaya, sindirmeye ve ortadan kaldırmaya başladı. İşkence ve cezalar âdeta “Engizisyon Mahkemesi” adı altında kurumlaştı.

Katolik Kilisesi idam etmek üzere Galile’yi hapse attı, Kampanella’ya olmadık işkenceleri revâ gördü, Giordano Brüno’yu Roma’da, Vanini’yi Toulouse’da diri diri ateşte yaktı. Engizisyon Mahkemeleri 5 milyon insanı zindanlarda çürüttü, ateşe atıp kül etti. Kezâ, Cenevre’nin Protestanlarını, ilâhiyatçı hekim Michel Servet’i diri diri yaktılar. Yahudî hahamları Spinoza’yı taşa tuttu.

Modern düşüncenin kurucusu Descartes bile kilisenin baskısından kurtulmak ve fikirlerini hür bir zeminde yaymak için Fransa’dan ayrıldı ve Hollanda Cumhuriyetinde 20 yıl mülteci olarak yaşadı.

Avrupa’da din, fukara ve fikir ehlini ezen en büyük vasıtalardan biri oldu. Kilisenin yanlış düşünce ve uygulamalarını örtmek için habire baskı yapıyordu. Bunun akabinde Batı toplumu yüzyıllarca “din savaşları” vermek zorunda kalmış, 18. asrın ilk yarısına yorgun argın varmıştı. Düşünürler Kilisenin bu tutumuna baş kaldırdı. Protestanlık gün geçtikçe taraftar kazanıyordu. Katolikler protesto edildi. Tabiat ve fen ilimlerindeki gelişmelerden kuvvet alarak ve bütün medeniyetlerin enkazlarını gasbederek Rönesans gerçekleştirildi. Kilise, keşif ve îcadları dine aykırı sayıyordu. Hurafeler, ferd ve cemiyeti sarmıştı. İnsanlar gün geçtikçe kiliseden uzaklaştı. Aslında kilise, elindeki maddî-mânevî gücü kaybettiğini görmüştü. Hıristiyanlığın ruhânî reisleri, kâselisleri ve “aforoz” gibi müesseseleri kullanarak, güçlerini muhafazaya çalışıyordu.

10.04.2009

E-Posta: [email protected] [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.04.2009) - Avrupa’nın maddî kalkınmasının bir sebebi: Nehirler

  (08.04.2009) - Mainz-Gustavsburg Risâle-i Nur hizmetleri

  (04.04.2009) - Şahıslar fanî, dâvâ bakî

  (03.04.2009) - Gündüzalp’in meşveret sistemini tesisi

  (02.04.2009) - Bir sadakat zirvesi: Zübeyir Gündüzalp

  (31.03.2009) - Lâhikalar her zaman okunmalı

  (30.03.2009) - Şeytanın altı desisesi

  (28.03.2009) - İhtilâlcileri kim alkışlamıştı?

  (27.03.2009) - Demokrat kimdir?

  (26.03.2009) - Mahallî seçimlerde adayı mı, partiyi mi tercih edeceğiz?

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis