Ali FERŞADOĞLU |
|
Kalbinize denk bir eş için |
Her şeyde olduğu gibi, aile yuvası da sevgi üzerine kurulur. Sevgi üretim merkezi ise kalptir. Sevmemiz ve dolayısıyla sağlıklı bir aile yuvası kurabilmemiz; huzurlu ve mutlu bir hayat sürdürebilmemiz için kalbimize karşılık bir kalp bulmakla mümkün. Öyle ise, denginiz bir eş bulabilmeniz için önce kendi kalbinizi keşfetmelisiniz. Kalbini tanımayan, ona uygun kalp bulabilir mi? Kalp, aynı zamanda diğer duygu ve lâtifelerimizin de çıkış kaynağıdır. Duygularımızın bize değil, bizim onları hakimiyetimiz altına alabilmemiz için terbiye etmemiz gerekir. Bu da kalbimizi tanımamız derecesindedir. Aksi halde, olmayacak kişileri, ölçüsüz sever, gayr-i meşrû şeylere muhabbet eder; kendimizi perişan ettiğimiz gibi; aile düzenimizi de bozar, ailenin diğer fertlerinin de mahvolmasına sebep oluruz. Kalp hastalıkları ve krizlerine yakalanmamak için büyük ihtimam gösteririz. Bunun yüz katı, bin katı enerjiyi kalbimizin manevî cephesine kaydırmamız gerekir. Neden? Zira, kalbin maneviyatımıza yaptığı hizmet, cesedimize yaptığı hizmetten çok daha hassas ve önemli. Kalbin durması 60-70 yıllık hayatımızı etkilerken; dumura uğrayıp tefessüh etmesi, bozulması, ölmesi, hem dünya, hem de sonsuz hayatımızı mahveder. Üstelik dünya hayatındaki gerçek huzur ve mutluluk kalbin sırlarında saklıdır. Dolayısıyla kalbin keşfi, hayatî önem taşır. Yaratılmış diğer varlık kardeşlerle hayatı dolu dolu yaşayıp huzuru, mutluluğu yakalamak; kalbimizin maddî yönüyle birlikte manevî cephesini tahlil edip, gıdasını verip manen tatmin etmekle mümkün. İnsan ile kâinat arasındaki bağlantıları kuran en büyük santral ve duygu üretim merkezi kalptir. Kalbimizi geliştirmemiz, onu lâyık olduğu duyguların kumandanlığına getirerek olağanüstü işler başarmamız, harika haller sergilememiz; onu çok yönlü tanımamıza ve yaratılış kanunlarına göre işleterek tekâmül ettirmemize bağlıdır. Kâinattaki bütün faaliyetlerin küçük numuneleri kalbimizde de sahnelenmektedir. Melek, hayvan ve bitkilerin özellikleri kalpte sergilenir. Olumlu olumsuz duygularımız, güneşli sakin bir hava ile fırtınalı bir havayı andırır. İşte bütün bu olaylar kalpte cereyan ettiği için, aynen hayatımıza ve aile hayatımıza da yansıyacaktır. Eğer, evleneceğiniz eşiniz, size denk (küfüv) bir kalp taşımıyorsa; duygusal çatışmalar yaşanacaktır. Sizin ak dediğinize o kara; onun ak dediğine siz kara diyeceksiniz. Siz onun arzularını karşılayamayacak, o sizin beklentilerinize cevap veremeyecektir. Meselâ siz, “Evlilik mutluluğu paylaşmaktır!” diye inanıyorsunuz. O, “Mutlu olmak için evlenilir” diye inanıyor. Bu durumda herbiriniz farklı beklentiler içine gireceksiniz. Hiç şüphesiz ki, hiçbiriniz beklentilerine cevap bulamayacaktır. O takdirde biribirini suçlamaya yönelinecek. Bu da tartışmaları, o da kavgaları körükleyecektir. Nihayet şiddetli geçimsizliğe dönüşecektir. Bu da doğrudan doğruya çocuklarınızın hayatına olumsuzluklar şeklinde yansıyacaktır. Sonucu şöyle bağlayalım: Huzurlu ve mutlu bir aile hayatı sürmek için, inançlar, duygular, beklentiler denk olmalı. Bunun için de ruhumuzu, kalbimizi/duygularımızı terbiye etmeliyiz. Kalbinize denk bir eş için, önce kalbinizi tanıyıp keşfetmelisiniz! 12.05.2009 E-Posta: [email protected] [email protected] |