Mehmet KARA |
|
Bir öyle, bir böyle |
Mahallî seçimler öncesinde öyle bir ağız dalaşına girmişlerdi ki... Millete örnek olmaları gerekirken, yazmakta imtina edeceğimiz sözlerle birbirlerine yüklenmişlerdi. Bu sözler “incitici, küçültücü ve hakaret içerdiği” içinde mahkemelere taşınmıştı. Bunun için “yorum” yapmayalım. Seçim bitti, partilerde hesaplaşmalar devam ediyor. Seçimler sırasında bu sözleri sarfedenler şimdi ‘kuzu sarması’ gibi görüntü veriyor. Seçimlerden önce gündeme getirdiğimiz bu iki liderin kendi aralarındaki kavgaları “iki kutuplu bir siyaset oluşturma heveslerinden kaynalanıyor”u akıllara getirdi. Bunun son örneğini TOBB’un genel kurulunda yaşadık. Sanki seçimlerde kavga eden, 23 Nisan törenlerinde birbirlerinin elini dahi sıkmayan onlar değilmiş gibi, samimî görüntü verdiler. Gazetelerde görseniz, “fotomontaj” diyeceğiniz bu görüntüyle ilgili çok yorumlar yapıldı. Diz dize vermişler, sıcak sıcak sohbet… Bu görüntünün üzerinden daha üç gün geçmeden Meclis’te partilerinin grup toplantılarında yine birbirlerini ağır şekilde suçladılar. Bir öyle bir böyle. Milletin kafası iyice karıştı. Yoksa, kavga ederken de, samimî görüntüleri verirken de milleti mi kandırıyorlar? * * * EN ZOR NÖBET Seçimlerin ardından hükümette köklü değişiklik yapıldı. Bazı bakanlar koltuklarından olurken, bazılarının yerleri değişti. Gidenler “Bu nöbet değişimi” deseler de burukluk olduğu muhakkak. Tabi kolay değil... Bazı bakanlıklarda değişik yorumlara sebep olan “devir-teslim törenleri” yapılmasa da, bazılarında renkli törenler oldu. Ama en ilginç devir teslim töreni de Millî Eğitim’de yaşandı. Nimet Çubukçu’ya görevini teslim etmeden önce uzun bir konuşma yapan Hüseyin Çelik’in şu cümlesi çok manidardı: “Millî Eğitim Bakanlığı otomatik pilota bağlanmıştır. Bu saatten sonra, atama şekli belli, yapılanlar belli, atama kriterleri belli, okulların işleyişi belli, teknolojik altyapı, fizikî altyapı, nerede ne yapılacak, nerede ne eksik, bunlar belli...” Buradan şunu mu anlamak lâzım: “Biz sistemi kurduk, gelen kim olursa olsun bu sistemi devam ettirmek zorunda…” Çelik’in şu cümlesi de ilginçti: “Askerlik yapanlar bilirler, 3-5 nöbeti en zor olan nöbettir. Millî Eğitim Bakanlığı da kolay bir bakanlık değil. Ama birileri zor da olsa bu görevi üstlenmek zorunda…” Sayın Çubukçu bayan olduğu için askerlik yapmadı. Görevi boyunca 3-5 nöbetinin ne kadar zor olduğunu görmüş olacak… * * * SAKAL Yeni bakanlar heyecanla görevlerine başladılar. Bazı bakanlar göreve gelir gelmez yoğun bir program trafiği ile karşılaştı. Paneller, kongreler, sempozyumlar… Böyle olunca da gazetecilerle sık sık bir araya gelmek zorunda kaldılar. Yeni Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın sakalı da gazetecilerin ilk günden dikkati çekmişti. Fırsatını bulup “Sakalınızı kesecek misiniz?” diye soran gazetecileri tebessümle karşılayan Yıldız, “Ben baktım enerji sektöründe problemlerin arasında böyle bir başlık yok” diye esprili bir cevap vermiş. Bakan olduğu sürece bu sorular kendisine gelecektir, ama burada şunu söylemek lâzım: Sakalı kesmezse bakanlık yapamayacak mı? Gazeteci arkadaşlara bir kopya vereyim. Kabinede bir bakanın da kamuoyunda “kirli sakal” denilen bir sakalı var! Aman atlamayın, hemen peşine düşün… * * * NOKTA Başbakan Erdoğan, geçtiğimiz günlerde bir markete gidip alış veriş yapmış. Tıraş köpüğü, ayakkabı parlatıcı gibi malzemeler alan Erdoğan, kasaya nakit 19 lira ödemiş. Bu alış verişini niye yaptığını açıklarken de, “piyasayı kontrol” olarak izah etmiş. Başbakan marketteki fiyatları görünce “krizin teğet geçip geçmediğini” gördü mü acaba? 10.05.2009 E-Posta: [email protected] |