Gazetemiz akredite olmadığı için televizyondan izleyebildiğimiz Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ’un “iletişim” toplantısında yaşanan bir diyalog bazı çağrışımları akıllara getirdi. Önce diyaloğu aktaralım.
Gazeteci Mehmet Ali Birand, İlker Başbuğ’a bir soru sordu. Sonra pişman oldu sözünü geri aldı, ama hafta boyunca “fırça mı, değil mi?” tartışması yapıldı.
Birand, Ergenekon soruşturması kapsamında kazılarla ilgili “Her yerde topraktan silâhlar fışkırıyor” diyerek başladığı sorusuna devam edince Başbuğ, “Madem sordunuz cevaplayayım” dedikten sonra “Sayın Birand, siz en duayensiniz. Fışkırma lafı doğru mu? Bu kazmayı vur, fışkıracak demek” ne demek diye sordu. Birand’ın, “Peki topraktan çıkacak diyelim o zaman” demesine rağmen, “Gerçekten güzel bir tabir mi?” diye sordu. Birand’ın “peki geri aldım” demesine rağmen Başbuğ devam etti, “Bunu kamuoyunda korku, karamsarlık haline getirmek doğru mu? Kamuoyunu bir şekilde bilgilendirmelisiniz, ama bunun yanında korku karamsarlık yapmanın ne alâkası var…” dedi. Birand’ın soruya devam etmek istemesine rağmen Başbuğ başka yöne dönmeyi tercih etti. Orada olmadığımız için duymadım, ama bazı gazetelerde yer aldığı şekliyle Birand, “Beni herkesin yanında bozdu” diye dert yanmış. Bu diyalogdan sonra gazetelerdeki “fırçalandığı” yolundaki habere katılmadı ama “Fırça nasıl olur”u da izah etmedi Birand... Mahalle baskısını orada da hissettiğini söyleyen Birand, aklındaki bir soruyu sormaya cesaret edemediğini ve yanlış anlaşılmaktan korktuğunu söyledi. (Posta, 1.5.2009)
Başbuğ’la yaşadığı bu diyalog, Birand’ın 28 Şubat’ta “andıç”lara maruz kalıp işinden olduğu günü hatırlattı. Hem de televizyon başında izlerken…
Not: Cuma günü yazdığımız yazıda Bağbuğ’un MKE’den kafile numaralı çıkan mühimmatın bir kısmının Emniyete verildiği yönündeki sözlerinden sonra “Bizim eksik mühimmatımız yok” açıklamasını yapmıştı. Yazımızda “Emniyet bunu cavap vermeli, vermemeli mi?” diye sormuştuk. Emniyet’ten dolaylı cevap geldi. “Son günlerde basında mühimmat konusunda bazı haberler yer almaktadır. Bu bağlamda Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarında herhangi bir eksik mühimmat bulunmamaktadır.”
Yorumu size bırakıyoruz…
***
MEĞER 70 MİLYON DEĞİL, 70 BİNMİŞ…
Gündem yoğunluğu dolayısıyla birçok şey gözden kaçıyor. Özellikle Ergenekon soruşturması kapsamında internet vasıtasıyla değişik yöntemlerle yapılan dinlemeler çokça konuşulur ve tartışılır oldu. Herkes “Acaba dinleniyor muyum?” diye endişe içinde. Bu yüzden telefonda daha dikkatli konuşmaya başlandı.
Dün itibariyle Adalet eski Bakanı olan Mehmet Ali Şahin geçtiğimiz günlerde dinlemelerle ilgili bilgiler verdi. Bakan’ın verdiği bilgiye göre endişelenmeye gerek yok! Bakan itiraf gibi bir açıklama yaptı. 70 milyon değil, sadece ve sadece 70 bin kişi dinleniyormuş. Abartmaya gerek yok yani! (Kanunsuz dinlemeler buna dahil değil)
“70 milyon dinleniyor deniyor. Bu tabiî ki doğru değil. Türkiye’de yasal olarak suç ve suçlu ile mücadele bakımından 70 bin civarında vatandaşımızın telefonunun dinlendiği anlaşılıyor” derken sonrasında başka bir şeyi daha açıklıyor. Bunlardan 12 bin 841’i herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı için imha edilmiş… Peki, devletin konuşmaları silinenlere bir özür borcu yok mu? Veya bu silindiği söylenen konuşmaların kopyaları olmadığını kim iddia edebilir? Sorular sorular… Milletvekilleri Şahin’e bu konuda bunun gibi birçok soru sordu. Bakalım yeni göreve başlayan Bakan Sadullah Ergin bu sorulara nasıl bir cevap verecek…
Herkesin aklına şu sorular takılmış olmalı. Acaba dinleniyor muyum? Silinenler arasında benim konuşmalarım da var mı? Sahi dinleniyor muyuz? Paranoya böyle bir şey demek ki…
***
GÖZLERİM YAŞARDI…
Makam ve mevkiyi kaybetmek bazıları için çok zordur. “Tabiri caize” diyerek kabinedeki revizyon etrafında yaşanları aktaralım.
Mahallî seçimlerden bu yana bakanlar kurulunda yapılacak değişiklikler konuşuluyordu. İki sefer Gül’ün huzuruna çıkan Başbakan Erdoğan Cuma günü akşamı yeni bakanlar kurulunu açıkladı. 10 bakanın yeri değişti, biri Meclis dışından olmak üzere 9 yeni bakan atandı. 8 bakan ise koltuğunu kaybetti. Bu hükümetin özelliklerinden birisi de bakanların birçoğunun 7 yıldan beri görev yapıyor olması. Birkaç aydır, değişeceği tahmin edilen bakanlar nerede görülse bu konu soruluyordu. Haliyle de bakanlar tatlı-sert de olsa cevap veriyorlardı. “Revizyon yapılacak mı?” sorusuna verilen cevaplardan bakanlığını kaybeden iki bakanın sözlerini aktaralım:
Maliye eski Bakanı Kemal Unakıtan: Bakanlık görevinden ayrılma niyetim yok... O niyet bana ait bir şey değil… İnsanlar dünyaya bile bir gün geliyor, bir gün de gidiyor.
Millî Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik: Yapma ya! Gözlerim yaşardı. Revizyon kelimesi Türkçe olmadığı için sorunuzu anlayamadım.
Yorumu cümlelerde…
03.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|