Geçtiğimiz hafta günübirlik değişen Türkiye’nin gündeminin içte ve dışta peşpeşe emr-i vakilerle karşı karşıya geldiği bir süreçte terörün yeniden azdırılması dikkat çekici.
Mahallî seçimlerin ardından Nevruzla birlikte tırmandırılan etnik tefrika, bir yerden düğmeye basılmışçasına sokak çatışmalarıyla, suikast teşebbüsleriyle terör eylemleriyle uç veriyor.
Muhtelif kentlerde çeşitli terörist yuvalarına yapılan operasyonlarla ve saatler süren kanlı Bostancı baskını karmaşası ve klasik 1 Mayıs gerginliği öncesi Lice’de patlatılan bombanın gürültüsünde olayların içyüzü doğru dürüst değerlendirilemiyor.
Bu yüzden kabine revizyonu spekülasyonlarına odaklanan kamuoyu âdeta şaşırtılmış; endâzesi kaçan gündemin kargaşasında olayların mahiyeti yeterince yorumlanamıyor
Görünen o ki ABD’nin Irak’tan çıkmasıyla işi biten PKK’nın tasfiyesi sürecinde terör örgütü bu kez “sorunun siyasallaştırılması”nda istimal edilmekte.
Ve bütün bunların ortasında gündemi tartmadaki “siyasî basiretsizlik”le Türkiye’nin hakkını ve hukukunu savunmayan politik tutukluk devam etmekte…
SİYASÎ FERÂSETSİZLİK FETRETİ…
Bu siyasî ferâsetsizlik fetretinde Ankara’nın âdeta nutku tutulmuş. AKP siyasî iktidarı, uluslararası tayin edici küresel aktörlerin Türkiye’nin tekrar tekrar tâviz vermesi dayatmalarına direnemedi, direnemiyor.
Mesela Amerikan Başkanı Obama’nın salt Kafkasya’daki Amerikan hegemonyası ve çıkarlarına göre TBMM’de “Ermenistan sınırının açılması” telkiniyle başlayan ve “24 Nisan bildirisi”ndeki “büyük felâket” suçlamasıyla devam eden ithamlara Ankara hep sessiz kaldı, kalıyor. Ankara Ermenistan’la dostluk ve barış için “izzetli bir musalâha” irâdesini ve direncini göstermedi, gösteremiyor.
Halbuki Sovyetlerin dağılmasından sonra Türkiye’nin ilk tanıyan ülkelerin başında geldiği Ermenistan, hep ecnebi politikalara maşa olan diasporanın “soykırım” bühtanına arka çıkıyor. Erivan, hiçbir zaman “Kars Antlaşması”nı tanımadı, tanımıyor. Aynen Yunanlıların “megalo idea”sı gibi “Büyük Ermenistan” ütopyasıyla Türkiye toprakları üzerinde hak iddia ediyor.
Ermeni çetelerinin 70’ten fazla diplomatını katledilmesine, PKK ile işbirliği yapmasına mukabil Türkiye, Ermenistan’ı dışlamadı. 100 tonluk tahıl yardımına benzer iyi niyetle hiçbir yardımı esirgemedi. Ermenistan anayasasında, resmî haritalarında Türkiye’nin Doğu bölgesi “Batı Ermenistan” olarak gösterilip okullarda okutmasına ve uluslararası arenada “soykırım isnadı”nı körüklemesine karşı, Ankara hep mutedil davrandı.
Ne var ki başta Dağlık Karabağ olmak üzere Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini bulan 7 bölgesi 17 yıldır Ermenistan işgalinde. Dört bin rehin ve bir milyon Azeri “kaçkın” (göçmen) baskı ve zulüm altında perişan…
ANKARA İRÂDE ACZİYETİ İÇİNDE
Bütün bunlara rağmen Ankara, ABD’nin de içinde bulunduğu BM ve AGİT Minsk Grubu’nun kararlarının uygulanmasını, Ermenistan’ın işgalini dünyaya anlatmadı.
Ermenistan’ın Karabağ işgali sona ermeden ve Erivan’ın “soykırım iftirası”ndan, “tazminat ve toprak talebi”nden vazgeçmeden bu kronik problemin çözülmeyeceğini ve “sınır kapısının açılamayacağını” açıkça bildirmedi, bildirmiyor.
Ermenistan’ın bütün bühtanlarına ve kurulduğu günden beri Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımamasına rağmen açık olan sınır kapısının ancak 1993’te Karabağ’ı işgaliyle kapatıldığını hatırlatmıyor, hatırlatamıyor…
Erivan’dan gelen “Karabağ konusunu konuşmayız” açıklamalarına, hatta Ermenistan Başbakanı’nın, “soykırımın ve Türkiye’nin sınırlarının tanınması da yol haritasında yok” deyip 70 milyonluk Türkiye’nin töhmet altında bırakılmasına mukabil, milletin irâdesini emânet ettiği siyasî iktidar, siyasî irâde gösteremiyor. Obama’nın “model ortaklığı”nı ilân ettiği ABD’nin ikibuçuk milyonluk Ermenistan’a baskı yapmasını sağlayamıyor.
Bir tek Başbakan Erdoğan ara sıra “Karabağ sorunu çözülmeden sınır açılmaz” diyor ama ötesine geçmiyor; haftalardır bildik demeçlerle geçiştiriyor.
Gündem kargaşası bunalımındaki Ankara, derin zâfiyetle acziyet içinde. İşte tam bu sırada ABD ve İsrail’in başını çektiği dış güçlerin ve yabancı istihbarat servislerinin otuz yıldır besleyip palazlandırdığı ve Kuzey Irak’ta himâye edip her türlü askerî, malî ve lojistik desteği verdiği, uyuşturucu kaçakçılığı, silâh ve insan ticaretiyle bölge ülkeleri aleyhindeki terör faaliyetlerine ve fitnesine göz yumduğu terör örgütü, iftirak emelleri için yeniden terörü tırmandırıyor…
Zamanlama oldukça anlamlı…
03.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|