Bugün sizinle dostluk ve mutluluğa dair dünyanın dört bir yanından derlediğim güzel söz ve düşünceleri, kendi küçük katkılarımla birlikte paylaşmak istiyorum. Bazen kendi dünyamıza, dertlerimize ve güncel olaylara o kadar çok üzülüyoruz ki, basit mutluluk ve dostluk yollarını görmezden geliyoruz. Kadere inancımıza rağmen başımıza gelen kötü şeyler bizi mutsuz ediyor. Dost bulamamaktan yakınıp duruyoruz. Öyleyse şu basit gibi görünen, çok gördüğümüz hâlde anlamını düşünmediğimiz önemli fikirlere ve tavsiyelere bir göz atın.
***
Bir mutluluk kapısı kapandığında, Rabbimiz hep bir başkasını açar. Ama çoğu zaman kapalı kapıya o kadar çok odaklanırız ki, o bizim için açılmış olan kapıyı göremeyiz.
Sevginin başlangıcı, sevdiğimizi kendi hayal ettiğimize uygun şekillenmeye zorlamayıp, kendisi olmasına izin vermektir. Çoğu zaman yalnızca karşımızdakinde gördüğümüz kendi görüntümüzü severiz. Gerçek mutluluğu bulacak olanlar yalnızca ağlayan, incinen, arayan ve deneyenlerdir. Çünkü ancak onlar hayatlarına temas eden insanların önemini takdir edebilirler.
Parlak bir gelecek daima unutulan bir geçmişin üstüne bina edilir. Eğer geçmişteki başarısızlıklar ve kalp ağrılarını unutmazsanız, asla mutlu ve parlak bir geleceğe adım atamazsınız. Geçmişin yaralarını iyileştirin, bugünü yaşayın ve yarını hayal edin.
Allah hiçbir kimseye gerçekleştirebileceği güç vermediği bir hayali vermez. Yeter ki insan o hayalin peşinde koşacak kadar cesur olsun. Cesarette imkânsız gibi görüneni başarmanızı sağlayacak deha ve güç vardır.
Mutluluğu hep varılacak bir istasyon, bir menzil olarak görenler, hep beklemek zorunda kalırlar. Halbuki mutluluk o arayışın, o yolculuğun ta kendisidir. Rabbimizin Esmâsının aynalara yansıyan güzelliklerini görerek, gördüğünü anlamak için gayret ederek, Kâinat kitabını okuyarak yapılan hayat yolculuğunun ta kendisidir mutluluk.
İnsanlara tebessüm edin. Sünnet olan tebessüm, aynı zamanda iki insan arasındaki mesafeyi aşan en hızlı vasıtadır.
Vaktin kıymetini bilin ve zamanınızı planlayın. Yarım saati bile verimli kullanamayan bir adam ebedi yaşasa ne işe yarar!
Dost; gecenin dördünde arayabileceğindir. Hatalarını görmezden gelip, başarılarını hoşgörebilendir. Dostluk ancak dostluk verilerek kazanılabilir.
Gerçek dost çatlak olduğunu bildiği hâlde senin iyi bir yumurta olduğunu düşünendir. Yani bizim gerçek yüzümüzü bildiği hâlde, bizi sevmekten vazgeçmeyendir. Eğer bir dostluk bitiyorsa, zaten hiç varolmamıştır.
Dostlar sözsüz de anlaşabilenlerdir. Çünkü karşındakini tanıdıkça söyleyecek sözlere ihtiyaç kalmaz. Tıpkı kendisine “suskun” diyen Mevlânâ ile Şems-i Tebrizi gibi.
***
İşte böyle demiş dostluk ve mutluluk ışığını keşfedenler. Peki ya siz? Şeyhinin asıl yüzünü gördüğü hâlde onu terk etmeyen müridi gibi dostlarınız var mı? Peki siz dostunun kusurlarını örtmede gece gibi olanlardan mısınız? Gerçek dostluğun özü, Hak yolunda yolculukta aynı menzile doğru yönelmiş olmaktan geçer. Gayesi Hakk’ı bulmak olan, bu yolda kendisine destek olan dostunun, geçici kusurlarını görür mü? Sözün özü; mutluluk umut edip, gayret etmekle; dostluk ise gerçek dost olabilmekle başlar.
Eğer bugün bir dostluk tohumu ekebilirseniz; vakti geldiğinde bir buket mutluluk derebilirsiniz.
03.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|