Putin, güç gösterisinde her gün yeni oyunlar sergilemeye devam ediyor. En son gösterisi de geçen yılki, oldu bittiye getirilen savaşta ezdiği Gürcistan’dan koparmaya çalıştığı Güney Osetya ve Abhazya sınırlarını Rus ordusunun korumasına almak oldu. Artık bu iki özerk bölgenin bütün sınırlarını koruma yetkisi Rusya’nın eline geçti ve Rusya ‘Büyük Abi’lik rolünü üstlendi.
Halbuki Sarkozy’nin arabuluculuğu ve Başbakan Erdoğan’ın katkıları ile Rusya ve Gürcistan arasında sağlanan ateşkes anlaşması, böyle bir anlaşmaya izin vermiyor. Rusya’nın bu iki sorunlu özerk bölgenin sınırlarını Gürcistan’a karşı korumaya başlamasının ardında yatan amacın anlaşılması önemlidir. Bu amacın, bu iki özerk bölgenin Putin’in hayâlindeki büyük Rusya’ya ilhakı olmadığını söylemek imkânsız.
NATO bu anlaşmaya şiddetle tepki gösterirken, Rusya da hem NATO’nun iki Rus diplomatını casuslukla suçlayarak istenmeyen adam ilân etmesine hem de Gürcistan ile 6 Mayıs'ta başlayacak ve Gürcistan’da gerçekleştirilecek ortak tatbikata ateş püskürüyor. Medvedev bunun kendilerini tahrik amacı taşıdığını, “yakın geçmişte çatışmalara sahne olmuş bir bölgede askeri tatbikat yapılmasının hoş karşılanamayacağını” söylüyor. Hatta herhangi bir olumsuz sonuç doğması halinde bundan NATO’nun sorumlu olacağını da üstü kapalı tehdit olarak iletiyor. Bu tatbikata Türkiye de katılacak.
Medvedev, bu iki özerk bölgeyi ise her türlü tehdide karşı korumayı üstlendiklerini, yakın bir tarihte Rusya Federasyonuna da dahil edeceklerini çekinmeden açıklıyor. Abhazya, 1990’lı yılların başlarında Gürcistan’la yaptığı savaşı fiilen kazanarak bağımsızlığını ilân etmişti. 14 Ağustos 1992’de Gürcü kuvvetlerinin Abhazya’nın başşehri Sohum’a girmesiyle başlayan bu savaşın sonunda ateşkes imzalanmış ve 20 Eylül 1993’te Gürcü kuvvetleri ve 200 binden fazla Gürcü Abhazya’yı terk etmek zorunda kalmıştı. Abhazya Parlamentosu da 26 Kasım 1994’te bağımsızlığını ilân etti. BM bu bağımsızlık ilânını tanımadı. 2008’de Gürcü birliklerinin bu bölgeye tekrar girmesiyle, Abhazya altı yıl içinde iki kez fiilen ve ekonomik olarak yıkıma uğradı ve Gürcistan’a karşı Rusya’nın himayesini fiilen kabullenmek durumunda kaldı.
Güney Osetya ise 1991 ve 2001 yıllarındaki iki ayrı halk oylaması ile bağımsızlığını ilân etti. Saakaşvili’nin güdümündeki Sanakoev’in Devlet Başkanı olduğu bölgede işler Gürcistan’ın istediği gibi gelişmedi. 3 Mart 2008’de Güney Osetya yeniden bağımsızlığını ilân etti.
Her iki bölge de Saakaşvili’nin Batılı müttefiklerine duyduğu sonsuz güvene dayalı olarak yaptığı harekâta Rusya’nın müdahalesiyle, Gürcistan’dan kaçarken Rusya’ya yakalandılar. İşte bu son anlaşma, tutsaklığı fiilen pekiştiren olay oldu.
Kafkasya ile tarihî bağları bulunan ülkemizin, bu konuda gecikmeksizin tavır koyması, bu bölgelerin yeniden Rusya hakimiyeti altında ezilmesinin önlenmesinde ön safta yer alması tarihimizin bize yüklediği bir sorumluluktur.
02.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|