Gazetemizde “Elif”in yeniden çıkacağı haberini okuyunca heyecanlandım. Bu haber beni, ta otuz üç-otuz dört sene önceye, gençliğimizin baharındaki günlerimize götürdü.
Yeni Asya’nın ilk sayılarından beri, bazen müstear, bazen kendi ismimizle yazıyorduk. 30 Ocak 1976 Cuma günü Elif isminde bir ilâvemiz çıkmaya başladı. Çok sevmiştik biz onu.
O günlerde Ankara’dan, İstanbul’a bir seyahatimiz olmuştu. Bizim İstanbul seyahatlerimizin çoğu da, hizmet endeksli; dershane, arkadaş ve gazetemizin binası şeklinde ziyaretler olduğundan, her gidişimizde mutlaka Cağaloğlu’na gider, gazete binamız ve hizmet erlerimizi ziyaret ederdik.
İşte o ziyaretimizde, rahmetli Hüseyin Demirel, gazetenin bütün birimlerini bize gezdirdi, arkadaşlarla tanıştırdı. Elif ilâvemiz de, yeni çıkıyordu. Bize intibalarımızı sordu ”Elif’i nasıl buluyorsunuz?” diye. Biz de, o andaki ilk duygu ve hissiyatımızı orada söyledik. Tekrar Ankara dönüşünde otobüste, o sualden mülhemen, ”Elif’i nasıl buluyorsunuz?” diye bir yazı yazdık. 9. sayısında çıkmıştı Elif’in. Hani derler ya, herhangi bir şeyin geçmişi ile ilgili olarak, “Ben bugün de olsa, onun altına imza atarım” diye.
İşte aynen onun gibi, o yazının altına bugün de imza atıp yolluyoruz. Şükürler olsun ki, nurların verdiği istikamet ile; düne, bugün de rahatlıkla imza atabiliyoruz.
Arşivimde bulunan ciltletmiş olduğum ilk bir yıllık, 52 sayı Elif ilâvemizi çıkarıp bir baktım da; tahassür ve hüzünle kimlerin yazdıklarına göz attım:
İlk on sayıda, Yeni Asya mektebinin Elif sınıfında bulunan şu isimleri gördüm:
Necmeddin Şahiner, Muhsin Demirel, İhsan Atasoy, A. Erkan Kavaklı, Mehmed Dikmen, Vehbi Vakkasoğlu, Abdülkadir Usta, Cemal Uşşak, Ömer Yavuzyiğit, Safa Mürsel, Salih Suruç, Edip Yılmaz, Mustafa Kaplan, Haluk İmamoğlu, Ali Sarıkaya, Muzaffer Taşyürek, Gürbüz Azak, Mikail Yaprak, Suad Alkan, M. Yaşar Akgül, M. Hanifi Örnek, Ceyhun Savaşan, Ahmed Özdemir, İslâm Yaşar, Osman Zengin, Adnan Şimşek, M. Necati Bursalı, Erol Erşenkal ve Ayşe Zühal Göktürk benim tesbit edebildiklerim.
Bildiğim kadarıyla bunların çoğu hayatta ama, bu isimlerden, Yeni Asya okuluna halen devam edip gidenler: Mikail Yaprak, Ahmed Özdemir, İslâm Yaşar, Osman Zengin, Abdil Yıldırım olarak görünüyor.
İşte o gün yazdığımız ve bugün de aynen tasdik ettiğimiz yazımız:
“Elif’i çıkaran arkadaşlar bize şöyle sordu: ‘Elif’i nasıl buluyorsunuz?’
“Elif’i biz Yeni Asya’nın içinde bulduk! O, orada doğdu. En kısa zamanda Yeni Asya’nın evlâdı olduğunu gösterdi. Bize zaten böyle bir ilâve lâzımdı. Çoklar tarafından böyle bir ek arzu ediliyordu. Çıkarılması için geç bile kalındı. Elif, şu sıralarda 10. sayısına geldi. Ve biz, bu müddet içerisinde gördük ki, Yeni Asya’nın el attığı veya az uğraşabildiği meselelerle Elif canla başla uğraşıyor. Sanat, edebiyat, musiki, sinema, tıp vs. gibi mevzulara geniş yer veriliyor. Sonra Elif’te yeni yeni kalemler, yeni yeni kabiliyetler görüyoruz. Kalemlerin savaştığı şu asrımızda yeni yeni kalem mücâhidleri gazi kalemlere yardım ve ileride onların yerini doldurma gayretindeler.
“Elif bir kültür. Elif bir edebiyat. Elif bir sanat hâzinesi.
“Hakikaten bekleniyordu. Geldiği iyi oldu. Hoş safa geldi, baş göz üstüne geldi. Elif’i bir ansiklopedi gibi saklayanlar, her Cuma gelmesini dört gözle bekliyorlar. Elif’e kavuşabilmenin heyecanı, kalplerinde çarpıyor.
“Bilmiyorum Elif’i anlatabilecek başka bir kelime var mı?”
(Osman Zengin, Elif İlâvesi, 1976, Sayı: 9)
01.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|