Afyon sorgu hakimliğinde, “Sen Risâle-i Nur Talebesi imişsin?” sorusuna merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabey, “Bediüzzaman Said Nursî gibi bir dahînin şakirdi olma liyakatini kendimde göremiyorum. Eğer kabul buyururlarsa, iftiharla, ‘Evet, Risâle-i Nur şakirdiyim derim’” der.
Bunun üzerine Bediüzzaman Hazretleri yerinden kalkıp, “Evet evet, binine bedeldir” diye karşılık verir.1
Arkadaşı Mehdi Halıcı’nın ifadesiyle “Koşuda herkesi geçen ve hızına kimsenin yetişemediği dünya rekortmeni”2 bir kimseydi merhum Zübeyir Gündüzalp.
24 Nisan 2009’da Bozyazı Tekeli’deki Kutlu Doğumla ilgili konferansımızda Ermenek’ten gelenler içerisinde merhum Zübeyir Ağabeyin kardeşi Haydar Gündüzalp de vardı. Salih, H. Açıkbaş kardeşler ve birkaç talebeyle birlikte gelmişlerdi. Bizi onurlandırdılar.
Haydar Ağabeyi görüp de hatıralarını dinlememek hiç olur mu? “Merhum Ağabeyimden bahsettiğimde gözyaşlarımı tutamıyorum” diyen Haydar Ağabey hafızasına nakşolmuş ilginç bazı hatıralarını anlattı. Hatıralardan herbiri onun dâvâsında ne kadar fanî olan bir kahraman olduğunu gösteriyor.
Haydar Ağabey, Zübeyir Ağabeyin evlenmesine taraftar olmadığını, kendini hizmete adamasını istediğini, “Eğer evlenirsen belki bedenen rahat edersin. Ama ruhen hizmet edememenin verdiği sıkıntıları yaşarsın” dediğini, ruh sıkıntılarının azalmadığına şahit olduğunu belirtti. 1957’de evlenirken Zübeyir Ağabey düğününe geldiğinde düğüne iki gün kala, “Kardeşim bana bilet al gideceğim” dediğini, fakat düğününe kalması için “Yarın araba yok!” dediğini, fakat onun, “Ben de yürüyerek yoluma devam ederim! Sen bizi başıboş mu zannettin? Cephedeki asker evdeki anne, baba ve çocuğunu düşünemez. Biz cephedeki asker gibiyiz. Araba yoksa, ben de arabasız yola devam ederim! Hiç olmazsa mesuliyetten kurtulurum. Yolda olmak, kalmaktan daha hayırlıdır” dediğini hiç unutamamış.
Asker dönüşü Şanlıurfa’da ağabeyini ziyaret ettiğini, Üstaddan gelen bir mektubu ağabey ve arkadaşlarının çoğaltıp valilik, emniyet müdürlüğü ve savcılık olmak üzere resmî kurumlara dağıttıkları için 40 gün hapishanede yatırdıklarını söyledi. Kelepçeler takılıp götürülürlerken, kelepçe takan askerlere Zübeyir Ağabeyin, “Bu kelepçeler Nurun altın bilezikleridir. Kur’ân ve iman hizmetinin şahitleridir. Bu sevap herkese nasip olmaz” dediğini de anlattı.
Hatıraları ilk şahitlerinden dinlemenin zevki daha başka oluyor.
Dipnotlar:
1. Bediüzzaman’ın Sadık ve Kahraman Talebesi Zübeyir Gündüzalp, s. 134.
2. A.g.e., s. 91.
01.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|