Bir yanda artan terör olayları, İstanbul’daki kanlı çatışma, bir yanda Adalet eski Bakanı Hikmet Sami Türk’e yönelik suikast girişimi, diğer yanda Ergenekon soruşturması kapsamında bulunan silâhlar… Türkiye de yine karmakarışık gündem içinde gerçek gündeme dönülemiyor.
Dünyada panik havası estiren domuz gribinin Türkiye’nin sınırlarına yaklaşması, ekonomik krizin iyice kendisini hissettirmesi gibi sıkıntılar bu sıcak gündem içinde kaybolup gidiyor. Diğer yanda da yeni anayasadan vazgeçilip, değişikliğe gidileceği açıklanmıştı onun akıbetinin ne olduğu belli değil. Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in başkanlığında kurulan sık sık toplanan komisyon Anayasa’da 8-10 maddede değişikliği için çalışmaları hızlandırmıştı. Çiçek, birkaç gün içinde çalışmanın neticelendirileceğini açıklamıştı, ama henüz hangi konularda değişikliklere gidileceği açıklanmadı. Başbakan Erdoğan’ın seçimden önce açıkladığı çizdiği çerçeve üzerinde değişiklikler yapılacağı gibi bu “çerçeve”nin dışında da bazı değişiklikler konusunda da hazırlıkların yapıldığı söyleniyor. AKP muhalefetle uzlaşma arayacak, fakat CHP baştan kapılarını kapattı. MHP’nin tavrı net değil.
Sivil anayasadan vazgeçildi, hiç değilse değişiklik konusu “ölü” doğmasın. Sadece girişim yapmakla kalmasın. Uzlaşmanın yolu bulunmadan adım atılmasın ki, Türkiye bu konuda yine zaman kaybetmesin…
* * *
Bu çalışmanın yanında, ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye ziyaretinde açıkladığı Ermenistan kapısının açılması yönünde telkininin ardından Türkiye ile Ermenistan arasındaki yol haritasının çıkarılması Azerbaycan’ın tepkisine sebep oldu. Kulislerde Erdoğan’ın bu gerginliği gidermek için geçtiğimiz hafta başında Azerbaycan’a gidebileceğini açıklamasına rağmen Başbakan’ın bu gezisi gerçekleşmedi.
Erdoğan önceki gün yaptığı “Ulusa sesleniş konuşması”nda Türkiye ile kardeş Azerbaycan arasında muhabbeti zedelemeye dönük girişimlerinin olduğunu söylerken, Türkiye’nin tarih boyunca olduğu gibi Azerilere daima “kardeşlik hukukunun gerekleri”ne uygun bir yakınlık içinde olduğunu ve olmaya devam edeceğini vurgulama gereği duydu. Türkiye’nin Azerbaycan halkına zarar verecek bir girişimin içinde olmayacağını söyledi.
Fakat devletin tepesinde Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan üçgeninde fikir birliğinin olmadığı görüntüsü hâkim. Öncelikle bu görüntünün giderilmesi gerekiyor. Bu görüntünün önümüzdeki günlerde nasıl bir netice vereceğini, özellikle Azerbaycan arasındaki gerginliğin tırmanıp tırmanmayacağını bekleyip göreceğiz.
* * *
Bir diğer konu da, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü ilk defa resmî tatil olarak dün kutlandı. İstanbul Valiliği ile bazı sendikalar arasında günler öncesinden yaşanan Taksim zıtlaşması “makul sayı” formülü ile aşılmaya çalışıldı. Valilik, 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmamasına izin vermemesine rağmen, bazı sendikaların ısrarları, gerginliklere sebep oldu. Sendikaların “makul sayı”dan anladığı ile valiliğinin “makul sayısı” arasında anlayış farkı vardı. Hak-İş ve Türk-İş valiliğin açıkladığı makul sayıya uyarken, 1977 yılında yaşanan kanlı gösterinin yapıldığı yere çelenk koyarak saygı duruşunda bulunup ayrılırken, DİSK, KESK ve bazı sivil toplum kuruluşlarının Taksim’de yapacağı makul sayılı kutlamasında bazı gözaltılar ve gerginlikler yaşandı. Ara sokaklarda bazı binaların camlarını kıranlara rastlandı.
Türkiye’nin her yerinde kutlanan “Gün” Ankara’da Sıhhıye meydanında kutlandı. Fakat dikkatler İstanbul’daki kutlamada olduğu için Ankara’daki kutlamalara fazla ilgi olmadı. Bu yazıyı yazdığımız saatlerde Ankara’daki eylemler başlamış ve arama noktasında kısa bir gerginlik yaşanmıştı. Güneydoğu’dan gelen şehit haberlerinin arttığı, şehirlerdeki silâhlı eylemlerin milleti tedirgin ettiği bir ortamda yapılan 1 Mayıs kutlamalarında herkesin elinde geleni yapması gerekirdi. Peki, makul bir kutlama oldu mu? Bu sorunun cevabı herkesin penceresinden farklı olacaktır.
* * *
Not olarak şunu da belirtelim. İşçi bayramı kutlanırken diğer yandan işten atılmalar neticesinde işsizler için bu gün bayram değil, “İşsizlik günü” oldu.
Yazımızı 1 Mayıs’ın Emek ve Dayanışma Günü kabul edilerek tatil edilmesinin sevincini, memurlara verilmeyen toplu sözleşme ve grev hakkı sebebiyle tam olarak yaşayamadıklarını söyleyen Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğu’nun Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’i ziyaretinde söylediği şu cümlesi ile bitirelim. "Yeni anayasa Türkiye’nin, toplu sözleşme ve grev hakkının ise memurun bayramı olacaktır…”
Milletimiz tarafından bu bayramların kısa zamanda kutlanması temennisiyle “basın işçisi” olarak biz de günü tebrik ediyoruz. Türkiye bu gündem sıkışıklığından kurtulup gerçek gündemini söylemeyi de ihmal etmeden…
02.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|