Ekonominin gidişatının hiç iyi olmadığını artık hükümet de “söylemek” zorunda kaldı. Görüldüğü gibi küresel ekonomik kriz Türkiye’den teğet geçmiyor. Belki panik havası oluşturmamak için başta hafife alındı, ancak ekonomideki kötü gidiş inkâr edilemez boyutlara geldi.
Hükümetin ekonomiden sorumlu üç bakanı; Nazım Ekren, Kemal Unakıtan ve Mehmet Şimşek ortak açıklamalarında ekonominin durumunu gözler önüne serdiler. Ekonomide küçüleceğiz. İşsizlik oranları düşmeyecek. Bütçe bu yıl 48 milyar TL açık verecek. Cari açık 11 milyar dolar olacak.
Türkiye’nin en önemli sorunlarının başında ekonominin olduğu ortaya çıktı. Hükümetin küresel malî krizin etkilerini hafifletmek için açıkladığı ve toplam 40 milyar lirayı aşan beş ayrı destek paketinin, işsizliğin ateşini düşürmeye yetmediği görülüyor. Yeni paketlerin açıklanacağı bildirilirken, önceki paketlerin bir netice vermediği de ortaya çıktı. İşverenler artık işçinin yüzüne bakma cesaretini bulamadığı için, kapılara astıkları listelerle işçisini işten atmaya başladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in açıkladığı Ocak ayı verilerine göre, Türkiye’de, işsizlik oranı yüzde 15,5’e yükseldi. Türkiye’deki işsiz sayısı, 3 milyon 650 bin kişi oldu. Genç nüfus arasındaki işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 6.7 puanlık artışla yüzde 28, tarım dışı işsizlik oranı ise 5.3 puanlık artışla yüzde 19 olması tehlike çanlarının habercisi. Tabiî bunlar resmî rakamlar, gerçek rakamın ise 6 milyonu geçtiği söyleniyor. Şubat, Mart sonuçları açıklandığında ise bu sayının çok daha artacağı şimdiden görülebiliyor. Aslında üretim, ihracat ve çalışma kapasitelerinin düştüğü bir durumda işsizliğin bu boyutlara ulaşmasını tahmin etmek zor değildi. Yine TÜİK’in yaptığı “Yaşam Memnuniyeti Araştırması”na göre “çok kolay geçiniyorum” diyenlerin oranı sadece yüzde 1.2 olurken, “zor” ya da “çok zor geçiniyorum” diyenlerin oranı yüzde 57.1 buluyor.
***
Tek başına bu rakamlara bakıldığında bile ekonomik krizin artık iyice derinleştiğini söylemek yanlış olmaz. Hem işçi, hem memur, hem işveren kesimleri acil tedbir alınması için hükümete bastırıyor. Hak-İş Başkanı Salim Uslu, işsizlik rakamlarının kaygı verici boyutlarda olduğunu söylerken, alınan tedbirlerin işsizliğin ateşini neden düşürmediğinin iyi değerlendirilmesi gerektiğini ifade ediyor. TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, küçük esnaf ve sanatkârların ayakta kalma savaşı verdiğini söylerken, kepenk kapatmanın önüne geçilmesini istiyor.
İşsizlik bu kadar artarken, iş adamları vergi rekortmenleri yarışa giriyor, bankalar 13.3 milyar TL “süper kâr” edebiliyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun bu duruma itirazı hayli manidar. “Bize insafsızca yükleniyorlar” diyerek bankacılıktan yakınıyor.
Bu arada kredi kartlarında sıkıntı da hat safhada. Geri ödenemeyen borçlar yüzünden hacizler her geçen gün artıyor. Bankaların uyguladığı faizler dolayısıyla insanlar borcundan kat kat daha fazla para ödemek durumunda kalıyor.
***
1 Mayıs’ın “Emek ve Dayanışma Günü” adıyla tatil edilmesini öngören kanun tasarısı, önceki gün TBMM İçişleri Komisyonunda kabul edildi. Önümüzdeki haftada genel kuruldan geçmesi bekleniyor. Ancak bu veriler dikkate alındığında bu sene 1 Mayıs “İşsizlik bayramı” olarak kutlanacağa benziyor. Demek ki, Türkiye faiz belâsından kurtulmadıkça krizin daha da derinleşeceği ortada.
Aslında ekonomideki kötü gidişin sebebini TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’nun şu cümlesinde anlamak mümkün: “Biz ağlarken bankalar gülüyor!”
Fazla söze gerek var mı?
18.04.2009
E-Posta:
[email protected]
|