Mehmet KARA |
|
Revizyon ve ötesi… |
Ankara’da siyaset kulislerinde yine senaryolar konuşulmaya başlandı. Bu senaryoların başında bazı bakanların değişmesi geliyor, yani revizyon… Özellikle, mahallî seçimlerin ardından kabinedeki bazı bakanların, kendi seçim bölgelerinde AKP’nin belediye başkanlığını kaybetmelerinin ardından bakanlıktan alınacaklarına ilişkin kulisler sıklıkla konuşuluyor. Gidecek ve yerine gelecek bakanlar tek tek sıralanarak “ya tutarsa” kabilinden haberler yapılıyor. Bu kulis bilgilerini güçlendiren gelişmeler de yaşanıyor. Önce Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, ardından da Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın “Ergenekon operasyonu” ile partide sıkıntılara sebep olan sözleri kulisleri hareketlendirdi. Özellikle de görevden alınacağı söylenen Günay’ın son günlerdeki açıklamalarına bakanlar kurulundaki arkadaşlarından da cevaplar gelmesi “sıkıntı”nın olduğunu gösteriyor. “Şu anda Ergenekon’da süreç AKP’nin aleyhine mi işliyor?” diye soran gazetecilere “Kesin öyle oldu. Aleyhine işliyor. Bu şeye benziyor. 12 Mart geldi, darbecilik işine bulaşmışları aldı. Sonra döndü Tarık Zafer Tunaya’yı, Bülent Nuri Esen’i almaya başladı ve iş sulandı. 12 Mart bir demokrasi düşmanı hareketine dönüştü. Burada da, bu kadıncağız (Türkan Saylan) velev ki bu işin içinde olsun, onu görme ya, onu görme ya... Daha neler var, onu görme ya...” sözlerine Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’in cevap vermesi işi farklı bir yöne doğru taşıdı. Bir de bütün bunların yanına Günay’ın Bakanlar Kurulu toplantısından erken ayrılması, 2.5 ay sonra yapılan AKP’nin ilk grup toplantısına katılmaması, bir bakan arkadaşı hakkında Meclis’te gensoru görüşülürken Genel Kurulda olmaması revizyon kulislerinin hızlanmasına, lacivert takım elbise giyen milletvekillerinin de artmasına sebep oldu. Şahin’in Günay’ın bu sözlerini değerlendirirken söylediği “Ben Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ilgili bir değerlendirme yapsam her halde o da bunu şık bulmaz” dedikten sonra “Yargı siyasallaştı mı?” sorusuna “Ben bu tür değerlendirmeleri son derece talihsiz beyan olarak görüyorum” cevabını vermesi sıkıntının olduğunu iyice gün yüzüne çıkardı. Ardından da Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek’in “Kuvvetler ayrılığı gereği herkes kendi işini yapacak… Eğer Türkiye hukuk devletiyse, herkese düşen, sıfatımız ne olursa olsun, konumumuz ne olursa olsun bu kurallara uyma konusunda kimsenin bir imtiyazı, bir ayrıcalığı yoktur” sözleri de adeta işin tuzu biberi oldu. Bütün bu revizyon söylentilerine ve bakan arkadaşlarının cevaplarına rağmen Günay geri adım atmıyor. Soruşturmayı çok önemsediği belirtiyor, “Katılmadığımız, sakıncalı bulduğumuz her görüşü bu soruşturma vesilesi yapmayalım” demeyi de ihmal etmiyor. Günay, kabinede kendisiyle ilgili bir değişiklik olması durumunda AKP’den de ayrılmayı düşünmediğini açıklıyor. * * * Ergenekon soruşturmasının 12. dalgasından sonra pek çok dengenin değişeceği beklenebilir. Önümüzdeki ay ADD öncülüğünde cumhuriyet mitinglerinin “ikinci dalgası”nın yapılacak olması ve şu aşamada eğer Günay, bakanlık koltuğundan uzaklaştırılırsa Başbakan’a ve hükümete yönelik eleştirileri “farklı bir boyut”a getireceği muhakkak. “Ergenekon sulandırılmasın” derken işte bundan bahsediliyordu. Bir dernek başkanı üzerinden soruşturma sulandırılmaya çalışılıyor. Oysa ki, soruşturması genişledikçe birçok bilinmeyen gün yüzüne çıkmaya, bu soruşturmayı küçümseyenler olayın ciddiyetini anlamaya başladılar. Oynanan oyunlar bir bir ortaya çıkıyor. Yeraltından lav silâhları, el bombaları fışkırıyor. Bu aşamadan herkesin yargıya yardım etmesi ve yargının vereceği kararı beklemesi gerekiyor. Çünkü soruşturma sulandırılır da sonuç çıkmazsa en fazla yarayı hukuk ve demokrasi alacaktır. Bu soruşturma siyaset malzemesi yapılmamalı. Mahkeme safahatında, gözaltına almalarda, aramalarda olan veya olabilecek yanlış uygulamalarda siyasetçilerin yorum yapmaması soruşturmadan ellerini çekmesi gerekiyor. Zira, çok çetrefilli, bir çok soruşturmayı içinde barındıran, görünürde karmaşık olan soruşturmada bu söylemler “mahkemeler üzerinde siyasî baskı oluşturuyor” diyenleri haklı çıkaracağı gibi, soruşturmaya da zarar verecektir. Aslında Günay’ın söylediği sözler “sulandırılması” yönündeydi. Ve buna benzer beyanlar birçok kişinin dillendirdiği sözler. Ancak hükümetteki bir bakanın bunu söylemesi işi bu noktalara getirdi. Bakanlar kurulunda revizyon ile Ergenekon soruşturmasını aynı anda konuşturmaya kadar götürdü. Soruşturma başladığından beri zaman zaman söylediğimiz gibi, yapılacak iş, hukuk sürecinde müdahale görüntüsü vermeden, hukukun üstünlüğüne inanmaktan geçiyor. Bırakın da herkes işine baksın… 24.04.2009 E-Posta: [email protected] |