OECD ülkelerindeki içtimaî hayata dair son araştırma ilginç sonuçlar ortaya çıkardı. Bugün bu sonuçlardan hareketle bazı kıyaslamalar yapmak istiyoruz. Türkiye dahil 18 ülkede OECD tarafından yapılan Bir Bakışta Toplum araştırmasında, dostlarıyla vakit geçirmeyi en çok seven milletin Türkler olduğu ortaya çıktı. Türkler bu eğlenmeye ayırdıkları zamanın yüzde 35’ini dostlarıyla geçiriyorlar; halbuki bu konudaki OECD ortalaması yüzde 11. Boş zamanlarının yarısını TV başında geçiren milletler ise Meksikalı ve Japonlar. Bu araştırmaya göre hayatından memnuniyet oranı en düşük olan ülke Türkiye. Ama bu oranın son yıllarda en hızlı yükseldiği ülke de Türkiye. 25 ülke arasında en düşük kişi başına millî gelire sahip ülke Meksika. Ama hayatından en çok memnun olan insanların ülkesi de orası. Yoksulluk oranında ise toplam nüfusun yüzde 17,1’i ile Türkiye üçüncü sırada 25 ülke arasında.
İngiltere’de gençlerin alkol kullanma alışkanlığı içler acısı. 13-15 yaş arası her üç kızdan birisi düzenli olarak sarhoş edecek ölçüde içki içiyor. Aynı yaştaki erkekler arasındaki oran ise yüzde 32. İki yıl önce İngiltere’de bulunduğumuz dönemde bütün gençlerin akşamları ellerinde içki şişeleri ve sigaralarla sokaklarını doldurduğunu görmek bizi üzmüştü. Özellikle haftasonu akşamları sokaklar sarhoş gençlerden geçilmiyordu. İçkiyle birlikte obezite de bu ülkede almış başını gitmiş. Raporda olmayan ancak bizim şahit olduğumuz bir gelişme de İngiltere’deki genç anne sayısı idi. 20’li yaşlarda birden fazla çocuk sahibi genç anne sayısı oldukça fazlaydı. Ancak bu çocukların çoğu maalesef evlilik dışı çocuklardı.
Fransızlar en uykucu millet. Günde 530 dakika (yaklaşık 9 saat) uyuyorlar. En hızlı yemek yiyenler Amerikalılar. Onlar günde yalnızca 74 dakikayı yemek yemeye ayırırken, biz Türkler 162 dakika ile uzun süre ayırmada birinciliği elimizde bulunduruyoruz. Anne başına en çok çocuk doğurma şampiyonluğu bizde.
Raporun tamamı henüz elimize geçmedi. Bu yüzden diğer alanlardaki verileri bilmiyoruz. Ancak genel tablonun hiç de içaçıcı olmadığını tahmin etmek güç değil. İnternetin kötüye kullanımı, eğitim yetersizliği, boşanma oranları, işsizlik gibi rakamların da yukarıdakilerden farklı olmadığı biliniyor.
İçi boşalan Batı toplumunun boşa vakit geçirme, tembellik, obezlik gibi alışkanlıkları maalesef bize de sıçradı. Gençlerimiz maalesef bütün kötü alışkanlıkları gayet hızlı bir şekilde benimsiyorlar. Okulların da bu konuda yeterli olmadığını hepimiz görüyoruz. Bu yüzden özellikle aileye büyük iş düşüyor. Çocuklarımızı kötü alışkanlıklardan korumak, edebî, çalışkanlığı, dürüstlüğü öğretmek biz anne babalara düşüyor. Yoksa Batılı ülkeleri bir çok alanda geride bırakmamız işten bile değil.
Verilerin önceki yıllara ait olması dolayısıyla, Türkiye’de son bir yıldır yaşanan krizin hayatından memnun olma oranları üzerindeki etkisi bu araştırmaya yansımamış. Hızla tırmanan işsizlik, ekonomik göstergelerdeki bozulma, geleceğe güvensizlik gibi olumsuz gelişmelerin bu beklenti oranını etkilemesi kaçınılmaz.
Temennimiz ülkemizin yoksulluk, ahlâksızlık, işsizlik üçgeninden bir an önce kurtulma yolunda ilerleme sağlaması.
07.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|