İsrail’in ruhsatsız olduğu gerekçesiyle Doğu Kudüs’teki Müslüman mahallelerinde başlattığı yıkımlar sonunda Birleşmiş Milletleri de harekete geçirdi. BM İşgal Altındaki Filistin Toprakları İnsanî Faaliyetler Koordinasyon Ofisi yeni yayınladığı raporda Uluslar arası İnsanî Hukuka aykırı olan bu yıkımların hemen durdurulmasını istiyor.
Kudüs’ün surlar içinde kalan ve “Eski Şehir” olarak adlandırılan kısmı ile Tapınak Dağı ve Batı Duvarı ile El Aksa Camiini içine alan Doğu Kudüs’te 210 bin Müslüman yaşıyor. Bu bölge 1967 yılındaki Altı Gün Savaşında İsrail’in eline geçti.
İsrail 1967 yılından bu yana işgali altındaki topraklarda Filistinlilerin sahip olduğu binlerce binayı yıktı. Resmî istatistiklere göre yalnızca Doğu Kudüs’te yıkılan Filistinlilere ait bina sayısı 2000. Gerekçe imar mevzuatına aykırılık. Yalnızca 2009 yılında Filistinlilere ait 19 bina yıkıldı. 109 kişi bu yüzden evsiz kaldı. Fakat ilginç olan tarafı yıkılan bu binaların yerine Yahudilerin yeni bina inşasına ve bu bölgeye taşınmasına izin veriliyor. Doğu Kudüs’ün yüzde 35’i Yahudi yerleşimine tahsisli. Şimdi bu bölgede 195 bin İsrailli yerleşimci yaşıyor. Yüzde 35’i ise 1967 yılından bu yana plansız. En son Doğu Kudüs’teki El-Suahara bölgesinde 60 daireden oluşan bir site inşa edilmeye başlanıldı. Kudüs Belediyesi bu sayıda daire inşasının yeni yerleşim yeri anlamına gelmeyeceğini savunuyor. Halbuki Uluslar arası İnsanî Hukuka göre işgal edilen topraklara sivil nakledilmesi kesinlikle yasak.
Buna karşın Filistinlilerin bina inşa edebileceği alan Doğu Kudüs’ün yalnızca yüzde 13’ü ile sınırlı. Bu alan da 9,2 km2 ediyor. Bu dar alanın büyük bir kısmı zaten yapılaşmış. Bu alanda verilen yapılaşma yoğunluğu ise çok düşük. Üstelik yapı ruhsatı başvurusu hem zaman alıcı, hem de çok pahalı. Çünkü önce mevzi imar planı yapılacak. Sonra bu planda kamuya ayrılacak yol vs belirlenecek. Mevcut arsalar zaten küçük. Türkiye’deki 18. madde uygulaması gibi önce bu arsaların birleştirilip yeniden bölünmesi gerekiyor. Bu da imkânsıza yakın bir iş. Bu olumsuz şartlara rağmen kabul edilen başvuru sayısı Filistinlilerin ihtiyaçlarına yetmiyor. Çünkü İsrail’in güvenlik duvarı yüzünden insanlar Kudüs’teki ikamet izinlerini kaybetmemek için, bu bölgeye akın ediyor. Çünkü bölge dışına taşındıklarında ikamet belgelerini kaybedecekler. Bu da işsizlik ve yoksulluk anlamına gelecek. Halen bu bölgede yıkım kararı verilmiş evlerin yıkılması halinde 3600 kişi daha evsiz kalacak. Buna Silvan Mahallesi ve Şeyh Cerrah Mahallesinde yıkımı bekleyen evler de ilâve edildiğinde 5 binin üzerinde Filistinli bu bölgeden sürülmüş olacak. Şeyh Cerrah Mahallesindeki bir başka sorun da mülkiyet konusunda Filistinlilerle Seferad Yahudileri arasında yaşanan ve yıllardır bir türlü sonuçlanmayan dâvâlar.
En son Osmanlı arşivlerinden çıkan bir belge, Şeyh Cerrah Mahallesine Filistinlilerin Kurtuluş Savaşı sonrasında yerleştiklerini gösteriyor. Halbuki Yahudiler bu bölgeyi savaştan önce satın aldıklarını iddia ediyorlardı.
Aslında yıkımlar yalnızca Doğu Kudüs’e has değil. Batı Şeria’da da ciddî yıkımlar yapılıyor. İsrail Yönetimi, işgali altındaki topraklarda Filistinlilere imar izni verilen bölgeleri çok sınırladı. Filistinliler evlerinin yıkılmasıyla kalmıyor, aynı zamanda para cezası ve bazen hapis cezasına da çarptırılıyorlar. 2001-2006 yılları arasında Belediyenin imar cezalarından topladığı yıllık para cezası tutarı 6,07 milyon dolar.
İsrail’in Filistinlileri Doğu Kudüs’ten çıkarma planına uluslar arası kamuoyunun dur demesi gerek. İşgal ettikleri topraklarda yaşayan Filistinlilere karşı uluslar arası yükümlülüklerini yerine getirmesi, öncelikle de çıkarılmış yıkım kararlarını dondurması sağlanmalı. Aksi halde birkaç yıl içinde Filistinlilerin Doğu Kudüs’ten büyük ölçüde çıkarılacağı aşikâr. Hükümetimize yıkımları durdurmak için girişimde bulunma görevinin yanı sıra, bizlere de uluslar arası kuruluşları e-posta ve diğer yollarla baskı altına alma görevi düşüyor. Kudüs bizim için vazgeçilmez bir mukaddes mekân.
04.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|