Yeni Asya ile 40 yıl nasıl geçti?
1969–1970 yıllarında Sarıkamış’ta, vatanî görevimi yapıyordum. Zerafettin isminde bir ağabeyimiz vardı, Sarıkamış’ta terzilik yapıyordu. Risâle-i Nur hizmetleriyle aktif bir şekilde ilgileniyordu. Tüccar terzi olduğu için sık sık İstanbul’a kumaş almaya giderdi ve İstanbul’daki ağabeylerle görüşür, Nur hizmetiyle ilgili haberler getirirdi. İzine çıktığım zaman mutlaka ziyaretine giderdim.
İstanbul’dan yeni gelmişti, çok heyecanlıydı; “Sana bir haberim var çok sevineceksin” deyince, doğrusu ben de heyecanlanmıştım. ‘Hayırdır Ağabey?’ dedim. “Yakında bizim de günlük bir gazetemiz olacak: Yeni Asya”. Sevincimizden adeta uçuyorduk hemen abone oldum. Nihayet gazetemiz Yeni Asya, yayın hayatına başladı, mutluluğumuza diyecek yoktu. Gazetemizle tanışmam bu şekilde oldu. Yeni Asya ile geçirdiğim zaman dilimi içerisinde, yaşanmış, çok önemli hatıralarım oldu. Bir kısmını anlatmak istiyorum;
Soluk soluğa okurdum. Askerlik zor geçiyordu, gurbet, hasret, anadan babadan ayrı, o zamanlar haberleşme imkânları çok kısıtlı, ailenize bir mektup yazarsınız ancak bir ayda cevabı gelirdi. Aşırı soğuklar canımızdan bezdirmişti. Yeni Asya’yı, okuyunca, çektiğim sıkıntıları unuturdum. En büyük teselli kaynağım gazetem olmuştu. Bitmek bilmeyen gurbet akşamlarında en yakın arkadaş, can yoldaşım olmuştu. Merhum Dr. Sadullah Nutku Ağabeyin yazısı çıkardı bana ilâç gibi gelirdi. Arkadaşlarıma okurdum heyecanıma heyecan katmıştı Yeni Asya’yla fikirlerim güçlenmişti. Hizmet aşkım artmıştı. Artık benim diyebileceğim bir gazetem vardı. Yeni Asya hayatıma böyle girmişti.
23 Eylül 1970 tarihinde terhis oldum. Artık özgürdüm, tek bir arzum vardı. Memleketim Adana’ya Yeni Asya irtibat bürosu açmaktı. Cemal Gürsel Caddesinde 3. katta, bir odalı küçük bir yer. Bazı arkadaşların yardımıyla kiraladım. Kardeşim Sinan Gengeç ve Osmaniyeli Behçet adında bir arkadaşla birlikte orada faaliyete geçtik. Bir akşam boyasını yaptık küçük bir masa, 4 adet sandalyeyi ancak alabilmiştik. Bir çanta ve taksitle küçük bir daktilo aldım. Ağabeylerimizden büroya ilk gelen 75 yaşlarında Nur Dede olmuştu. Ömer diye bir arkadaşı vardı döneminde DP Ceyhan ilçe başkanlığı yapmış; Yassıada’da Menderesle birlikte hapis yatmış. Nur Dede onu gazeteye abone yapmak için getirmişti. İlk faaliyetimiz abone çalışması olmuştu. Daha sonraları, merhum Mustafa Polat adına liseliler arası bir yarışma düzenlenmişti. Kardeşim Sinan ve Behçet, Adana’daki bütün liseleri gezerek, Yeni Asya’nın düzenlemiş olduğu bu yarışmaya katılmaları için broşür dağıttılar.
1971’de Adana’da dershaneyi bastılar, geçmiş gün tam hatırlamıyorum 50 kişi vardık, emniyete götürdüler. Mahkeme 2 gün sürdü, 6 kişi tutuklandı diğerleri serbest bırakıldı. Merhum Av. Bekir Berk Ağabey mahkeme için gelmişti, Adliye çıkışında da Bekir Ağabeye daktilo lâzım oldu, müdafaa yazacaktı. Bizim arkadaşlar ‘acaba nerden buluruz?’ diye telâşa kapıldılar. Bekir Berk Ağabey huzursuz oldu. Büromuz Adliye sarayına yakındı. “Ağabey, büromuzda daktilo var” deyince büromuza gittik. Allah rahmet etsin, Bekir Ağabey çok titiz bir insandı. Sakinleşti, “Sağol kardeşim, burayı açmakla güzel bir iş yapmışsın” diyerek beni tebrik etti. Zaman içerisinde cemaat gazete ve büroyu sahiplendi. Yeni Asya Bürosuna çok büyük destekleri oldu. Allah’a şükürler olsun ki bu bayrak hiç inmedi inmeyecek, ebediyen dalgalanacaktır İnşallah.
Tarihini tam hatırlayamıyorum, elden dağıtılan gazeteyi, dağıtım şirketi getirmiyordu. Akşamları uçakla havaalanına gelen gazete paketini almamız gerekiyordu. O zamanlar tek kapı Anadolu bir arabam vardı, hiç aksatmadan her akşam gider alırdım. Benzin parasını kısmen bir kardeş karşılardı. Havaalanında da bazen zorluklar çıkardı, gelen bütün gazete paketleri gümrük deposuna getirildi, ondan sonra gelen gazete temsilcilerine verilirdi, herkes acele ederdi. Bir izdiham yaşanırdı. Havalimanı şefi olan Hidayet Kural isminde bir arkadaşım vardı, ondan yardım istedim. O da, gümrük işlerinden sorumlu olan birisiyle tanıştırdı. Onun nezaretinde yapılıyordu bu işler, bana çok yardımı oldu. Solcu birisiydi bir gün bana, “gazeteden ne kadar maaş alıyorsun” diye sordu. Ben de ‘bu işi para için yapmıyorum,’ deyince adam şok oldu. Hiç unutmuyorum şu sözleri sarf etti: “Şimdi anlıyorum ki bizim solcular senin gibi dâvâsına inansalardı, biz de devrimleri gerçekleştirmiş olurduk.”
1980 ihtilâlinden sonra Mehmet Baygın Ağabeyle Yeni Asya bürosunu çalıştırıyorduk. Anayasa oylamasında önce, Köprü dergisi, ‘Anayasaya hayır eki’ vermişti. Türkiye çapında bürolarımızdan dağıtımı yapılıyordu. İhtilâlin gölgesindeki devlet güçleri adeta terör estiriyordu. Biz buna aldırmadan dergiyi dağıtıyorduk. Siyasî şubeden sivil polisler büroyu bastılar, Mehmet Baygın Ağabeyle ikimizi götürdüler. Bodrumda, küçücük rutubetli bir hücreye kapattılar. 17 gün orada tutuklu kaldık, seçimden sonra bizi bıraktılar.
İhtilâlciler; Adana’da sıkıyönetimce Yeni Asya’yı toplattırdılar, İstanbul’dan telefon geldi. Bu durumu araştırmamız istendi, bir kardeşimizle birlikte sıkıyönetim komutanlığına gittik. Halkla ilişkilerden sorumlu kıdemli albayla görüştük. “Komutanım Yeni Asya gazetesini niçin toplattınız” diye sorduk. Komutan cevap verdi: “Bu gazete Said Nursî’den bahsediyor.” Tekrar sorduk: “Efendim Said Nursî’den bahsedilemeyecek diye bir kanun mu var?” Albay kem küm etmeye başladı. Bir netice almayacağımız anlaşılmıştı. Albaya; “Efendim gençliğin ahlâkını bozan bir sürü müstehcen gazete ve dergi var onlarla uğraşın” diyerek oradan ayrıldık.
Gazetemiz Yeni Asya’nın, bu günlere gelmesinde emeği geçen herkesi, gazete yönetici ve çalışanları en samimî duygularımla tebrik ediyorum. Özellikle o yıllarda Adana’da yüksek öğrenim talebesi olan, sevgili kardeşlerim İsmail Okutan ve Nurettin Huyut. Sabah namazından sonra yatmazlardı. Yeni Asya Gazetesini eski bir bisikletle yağmur çamur demeden dağıtırlardı. Sonra okullarına giderlerdi. Bu fedakâr, sevgili kardeşlerimi takdirle yâd ediyor, şükranlarımı arz ediyorum.
|
MUSTAFA GENGEÇ
04.05.2009
|