"Gerçekten" haber verir 02 Mayıs 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Hasan YÜKSELTEN

Oteller ve dünyevîleşme



Yaz mevsiminin yaklaşmasıyla birlikte modern hayat anlayışının bizlere mecburiymiş gibi gösterdiği tatil arayışları ve sohbetleri başladı yine çevremizde. Eskiden tatilini, köyüne akrabalarını, eşini dostunu ziyarete giderek değerlendiren insanlar artık otellere yöneliyorlar. Köylerin yerini koylar alı-yor. Kim bilir belki modern insanın yalnızlığından ötürü, gidecek köyü de kalmadı. Orda bir köy var uzakta ama sanırım o köy bizim köyümüz değil artık.

Günümüzde tatil denince akla doğrudan oteller geliyor. Dindar kesimin de bir şekilde plaj kültürüne alıştırılmasıyla ortaya çıkan ve sayısı hızla artan tesettür (!) otelleri, bu noktada önemli bir yer tutuyor. Bence dindar kesim olarak deniz tatilini ve tesettür otellerini ciddî bir biçimde sorgulamalıyız. En başta da tesettüre ne kadar uygun olduklarından başlamalıyız. Ancak bu sorgulamadan önce otel kültürünü ve otelin günümüzdeki anlamını incelemek daha doğru olur sanırım.

Bizim kültürümüzde seyahat önemli bir yer tutar. Bu anlamda gezip görmek çok da tavsiye edilen bir şeydir. Ama günümüzdeki gibi tek yönlü ve sadece dünyevî haz amaçlı bir gezip görmek değildir tavsiye edilen. Zaten eskinin otelleri olan hanlara ve kervansaraylara baktığımızda buraların gerçekten geçici olarak konaklanacak yerler olarak tasarlandığını görürüz. Keyfî olarak değil, ihtiyaca binaen açılan ve ticaretin de yapıldığı mekânlardır hanlar ve kervansaraylar. Üstelik buralarda dinî motifleri de hemen hissedersiniz. Meselâ Bursa’daki Koza Han’ın ortasındaki güzelim altıgen mescit, Fidan Han’ın, Pirinç Han’ın ortalarındaki mescitler, merkeze ibadeti alan bir hayat anlayışını hatırlatır bize. Anadolu’nun birçok yerinde bu tür hanları görebilirsiniz.

Ancak günümüz otellerinin, adeta ölümü unutan modern insanın dünyevî cenneti olarak, hatta bizzat ölümü unutturan merkezler olarak tasarlandığını görüyoruz. Birçok lüks otelde mescit yoktur meselâ. Buna mukabil israfın daniskasının yapıldığı sınırsız yemekler, alkollü içecekler, diskolar, havuzlarda bedenlerin teşhiri, vs. gibi bu dünyanın yalancı zevkleri sunuluyor insanlara. Günümüz otelleri, geçici olarak kalınacak yerler olmaktan ziyade bir hayat merkezi olarak tasarlanıyor. Aylarca otelden çıkmadan yaşanabilecek ortamlar hazırlanıyor. Ve bu ortamlarda her türlü günahın serbestçe işlenebileceği imkânlar oluşturuluyor. Eskiden hanlarda mecburen kalan insanlar bugün otellere nefsin kültürünü yaşamak üzere koşarak ve isteyerek gidiyor.

Bize yıllarca ‘bacasız sanayi’ olarak takdim edilen sahillerdeki otellere gelince, oralardaki yanlışlıklardan bahsetmeye hiç gerek yok sanırım. Şehirdeki otellerin sosyal ve manevî boyutunu gördükten sonra, sahillerdeki otellerin hangi noktalara kadar gidebileceğini insan düşünmek bile istemiyor. Hayatın her alanına ekonomi gözlüğüyle bakan ve her şeyi pazarlama aracı olarak gören zihniyete göre, sahil kesiminde oteller yapmak, ahlâkî hiçbir şey göz önünde bulundurmadan para kazanmak hedeflenmelidir. Hatta öyle ki, dindar kimliğiyle yönetime talip olanların bile plaj turizmini desteklediklerini, savunduklarını görüyoruz. Oysa unutmamalıyız ki, ahlâk her zaman ekonomiden önceliklidir. Yaşadığımız küresel kapitalizm krizi de bunu kim-senin itiraz edemeyeceği biçimde ispat etmiyor mu?

Kısacası günümüzde oteller sadece otel değildir. Otel olmaktan öte, bir hayat biçimidir. Modern insanın hayatını biçimlendiren en önemli mekânlardan biridir. Dünyevîleşmenin tam merkezidir. Bence ‘Tesettür otelleri olmalı mı olmamalı mı?’ sorusundan önce, otel kavramının altında yatan mânâyı anlamak gerekiyor. Çünkü onu anladığımız zaman, tesettür otelleri sorusunu sormamıza bile gerek kalmıyor.

02.05.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (03.03.2009) - İdealist olmak lükstür bazen

  (30.01.2009) - İnsanda derin bir yaradır köksüzlük

  (21.01.2009) - Hayatın bebek hâli

  (15.01.2009) - Kalbimizde vehn mi var?

  (05.11.2008) - Ben hiç mahrum kalmadım

  (16.10.2008) - Sebepler sukut ettiğinde

  (23.09.2008) - Ağlar Karacaahmet

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis