Mayıs ayı benim için özel bir aydır.
Zira her şeyden önce, bu ayda “merhaba” demişim hayata. Ve her Mayıs ayında “elveda” diyorum eski yaşıma.
Zamanın geçmediğinden şikâyet ettiğim günler, gerilerde kalmışken.. Benim de dilime düştü, “eskiden” diye başlayan cümleler. Ve “çocukken” diye devam eden hatıralar.
“Acaba biter mi?” dediğim okullu yılların üzerinden seneler geçmişken insan bambaşka hissediyor, aynalar olgunluk çağını haber verirken.
Yine de hata yapmaktan uzak değil insan, yaşı kaç olursa olsun. “Hatadan müberra oldum bu yaşta” diyeni duymadım hiç. Ve her yıl giderken, acı ve tatlı anıları yüklenip gidiyor sırtına.
Olgunluk yaşı deseler de yaşıma, ben hâlâ evlât olmanın tadını çıkarıyorum hayatımda.
Ne kadar büyürsem büyüyeyim, büyütemiyorum kendimi annemin yanında. Hâlâ onun küçük kızı oluyorum ve keyfini çıkarıyorum küçüklüğümün.
“Bir evlât pir olsa da anaya muhtaç imiş” sözü, şimdilerde anlamını buluyor bende.
Zira ona danışmadan yapılmayan işler, ona danışmadan pişmeyen yemekler, hayatımın içinde ki yerini bir kez daha hissettiriyor.
Kıymet bilmediğim yılları hatırladıkça, önce kardeşlerime, sonra bütün tanıdıklarıma kıymet bilmeleri için ihtarlarda bulunuyorum ama insan kendi düşmeden anlamıyor düşmenin acısını.
İlla yaşamamız gerekiyor bazı ayrılıkları, acıları ki fark edelim olmazsa olmazlarımızı.
Annesiz kalmanın acısını erken yaşta hissedenlerle halleştikçe, “her şeyin değerini ve kıymetini yanımızda ve elimizdeyken bilmeliyiz” ihtarıyla karşılaşıyorum, yalvaran sözlerle.
Ailelerimizle aramıza “keşkeler” girmesin diye duâ ediyorum.
***
“Cennet anaların ayakları altındadır” hadisi bambaşka bir mânâ içeriyor bugünlerde…
Annem dedikçe, içine bir ömür sığıyor bu cümlenin.
Uykusuz geçen geceler. Hastalanınca sabahlara kadar uyumayan bir çift göz ve her şeye rağmen seven bir yürek beliriyor başucumda.
Şimdilerde anne olmaya ilk adımı atmışken, analık ayrı bir mânâ buluyor can evimde.
“Annem” dedikçe, içine canımdan bir parça düşüyor. “Lütfen üzdüğüm zamanlar için affet” diyorum. Tebessüm ediyor ve “analar evlâtlarının üzdüğü anları hiç hatırlamaz” diyor, doyamadığım gülüşüyle…
Ecel ne zaman gelir bilinmezken, en iyisi yitip gitmeden ya da yitirmeden elimizden kıymet bilelim en sevdiğimizin ve bizi herkesten ve her şeyden çok sevenimizin.
Zira bir aya ya da güne sığar mı ana hakkı, ana sevgisi. Buyurun, yeniden düşünelim.
07.05.2009
E-Posta:
[email protected]
|