Vehbi HORASANLI |
|
Gondos Müfrezesi |
I. Dünya Savaşında birçok Alman ve Avusturyalı, Osmanlı askeri ile birlikte savaşmıştı. Bu askerler sadece komutan değil, bazen bir alay büyüklüğünde askerî birliklerden oluşuyordu. Bu yazımızda Filistin cephesinde görev alan yedek yüzbaşı rütbesindeki Alman Jorj Gondos ve emrindeki askerlerden bahsetmek istiyorum. 1. Kanal harekâtı öncesinde Osmanlı-Mısır sınırı bugünkü İsrail-Mısır sınırı idi. Osmanlı karargâhı Çanakkale’deki müttefik baskısını azaltmak için İngilizleri Mısır’dan vurmak istiyordu. Burada büyük bir başarı elde edilemese bile en azından Çanakkale’deki askerlerimizin üzerindeki baskı hafifleyecek idi. Nitekim aynen öyle oldu. 1. ve 2. Kanal Harekâtı sayesinde İngilizler kuvvetlerinin büyük bir bölümünü Süveyş Kanalının korunması uğruna Mısır’a kaydırdılar. 1. Kanal harekâtı esnasında Yüzbaşı Gondos’a İngiliz birliklerine sabotaj yapma görevi verildi. Gondos’un emrinde Yüzbaşı Eşref Kuşçu ve gönüllülerden oluşmuş 60 asker bulunuyordu. 19 Ocak 1915 tarihinde İngilizlerin elinde bulunan ve 280 askerle birlikte bir kruvazör ile savunulan Tur kasabasına saldırıya geçildi. Baskın başarılı olmuş, kendilerinden 13 kat fazla sayıda olmasına rağmen İngilizler geriye çekilmek zorunda kalmışlardı. İngilizler gemi ile ikibin kişilik bir yardım göndermişlerdi. Yardım alan İngilizler, karşı saldırıya geçtiler lâkin büyük kayıplar vererek tekrar geri çekilmek zorunda kaldılar. Gondos Müfrezesi Tur Manastırına (Ayakaterin) gitmiş manastırdan erzak temin etmişti. Daha sonra Tur kasabasına giren müfreze, bütün İngilizleri buradan çıkarmış Süveyş Kanalının kuzeyine kadar sürmüştü. 30 Ocak’tan 2 Şubat tarihine kadar bölgede devamlı baskın ve sabotaj yapan müfreze, Kanal’da Karantina adı verilen yerdeki kuyuları, tulumbaları ve elektrik motorlarını tahrip etmişti. 6 Şubat’ta bir maden ocağına girilerek birçok malzeme ele geçirildi. Daha sonra Süveyş Kanalının batısına geçen müfreze, Cemsa adı verilen bölgedeki 3 petrol kuyusunu ve 3 petrol tankerini tahrip etmişti. Çeşitli çatışmalarda 6 askerini şehit veren müfreze, aldığı savaş ganimetleri ile Kalatünnahil’e geri döndü. Müfrezenin komutanı Gondos, Harp Okulu öğrencilerinden Hanefi, Avusturyalı doktor Simon ve Şeyh Hasan Kuveyri’nin ödüllendirilmesi için Harp Karargâhına yazı yazmıştı. Gondos müfrezesinin hikâyesini çok kısa olarak bu kadar anlattıktan sonra şimdi de günümüze kadar ulaşan etkilerinden bahsetmek istiyorum. Filmlere konu olabilecek bu başarı hikâyesi ciddî sonuçlar doğurmuştu. İngilizler devamlı şekilde bu cepheye asker yığmış Filistin savaşlarının çıkmasına yol açmışlardı. Müfrezenin başarısı savaşın kaderini oldukça ciddî bir şekilde etkilemişti. Zira paniğe kapılan İngilizler, ‘Mısır elden gidiyor’ diyerek Çanakkale’den çekilmek gerektiğine inanmışlardır. Panik öylesine büyük olmuştur ki, İngilizler Mısır’da 400 bin kişilik bir ordu hazırlamışlar ve bu ordu ile “bizim Arap çöllerinde ne işimiz var” demeden Filistin’e saldırmışlardı. General Allenby komutasındaki İngilizler önce Kudüs’e daha sonra bozgun halinde geri çekilen Osmanlı Ordularına büyük kayıplar verdirerek Halep’e kadar geldiler. Hemen akabinde Mondros Mütarekesi imzalandı. O gün bugündür Kudüs ve Kutsal topraklardan uzaklaştırıldık. İngilizler bölgeye Yahudi göçmenleri getirerek Filistin’in bir kan gölüne dönüşmesine sebep oldular. Yüzyıllarca barış ve sükûnet içinde yaşayan Filistinliler, Osmanlı bölgeden ayrılınca bir türlü huzuru bulamadı. Aksine her geçen gün daha da artan bir baskı ve şiddet ile topraklarını terke zorlandılar. İnşallah geçen bu 100 yıllık süreden sonra bölgeye yeniden huzur ve sükûnet geri gelir. 10.05.2009 E-Posta: [email protected] |