Vehbi HORASANLI |
|
Filistin dramı nasıl başladı? |
Filistin’de çok kan aktı ve halen de akıyor. Halbuki ecdadımız, Sultan Selim Han’dan beri bu topraklarda 500 sene adaletle hükmetmiş ve insanların huzur içinde yaşamasına muvaffak olmuştu. İngilizler I. Dünya Savaşı esnasında Fransızlar ile gizli anlaşmalar yapmış Osmanlı Devletini parçalara ayırmak istemişti. 1915 yılının Haziran ayında yapılan Sykes-Picot Anlaşması bunun bir delilidir. Aynı zamanda Kasım 1917’de Belford Deklârasyonu ile Filistin’de İsrail devletinin kurulması öngörülmüştü. Bu amaçla İngilizler defalarca Filistin’e saldırdılar. 1. ve 2. Gazze Savaşlarında ağır bir yenilgi aldılar. Lâkin 31 Ekim 1917’de Bi’rüssebi’de Osmanlı Ordusunu yenmeyi başardılar. Bi’rüssebi’nin düşmesi ile birlikte Gazze her taraftan kuşatıldı ve teslim oldu. Bu savaşta Cephe Komutanı (Yıldırım Orduları Grubu) Alman Von Falkenhayn ve cephe komutanı Von Cress, 7. Ordu Komutanı General Fevzi (Çakmak) ve Bi’rüssebi’yi 3. Kolordu, Albay İsmet (İnönü) savunuyordu. Başkomutanlık tarafından yenilgiden Von Cress sorumlu tutuldu. Fakat o da Albay İsmet’i suçluyordu. Evet, sorumluluk büyüktü zira 2. Gazze Savaşından sonraki beş aylık süre içinde tekrar saldırıya geçeceği bilinen İngilizlere karşı etkili bir savunma düzeni kurulamamıştı. Evet, yenilgi ve başarısızlıklar komutanlara yöneltilir, başarı ise milletin malıdır. Bu çok önemli gerçek ne yazık ki bugün dahi yeterince anlaşılamamış tam tersine mağlûbiyet millete galibiyet ise komutanlara verilmeye çalışılmıştır. Allah akıl fikir nasip etsin… 3. Gazze Savaşından sonra 9 Aralık 1917’de Kudüs düştü. General Allenby komutasındaki İngilizler şehre girdiler. Bu tarihte Kudüs, farklı dinlere mensup milletler tarafından 34. defa el değiştirmiş oluyordu. Bu tarihten itibaren Şeria’da Temmuz 1918’e kadar savaşlar devam etti ve İngilizler Lut Gölü ile Akdeniz kıyısındaki Yafa arasındaki sınır boyunca durduruldular. 19 Eylül 1918 tarihine kadar İngilizler yığınak yaptılar. Osmanlı Ordusunda ise komuta kademesi değişmişti. Yıldırım Ordular Komutanlığına Mareşal Liman Von Sanders atandı. Emrindeki 8. 7. ve 4. Orduların komutanlığına da sırasıyla General Cevat (Çobanlı), General Mustafa Kemal ve General Cemal (Mersinli) atandı. Mustafa Kemal’in 7. Ordu Komutanlığına ikinci kez ataması yapılıyordu. Hasta olan General Fevzi’nin yerine 7 Ağustos 1918’de tekrar 7. Ordu’ya Komutan yapılmıştı. Emrinde Albay İsmet’in komuta ettiği 3. Kolordu (1. ve 11. Tümenler), General Ali Fuat (Cebesoy)’un 20. Kolordusu (26. ve 53. Tümenler) bulunmaktaydı. İngiliz Generali Allenby’nin savaş raporuna göre 19 Eylül 1918’de başlayan İngiliz saldırısı çok hızlı gelişmiş 25 Eylül’de Şam’a girilmişti. General Liman Von Sanders ve Ordu Komutanları çok acele ile cepheyi terk etmişler başsız kalan üç ordu, sadece 57 bini esir olmak üzere ağır kayıplar vermişti. Komutanlar Adana’ya gelmişler bozgunun faturasını birbiri üzerine atıyorlardı. Karşılarındaki Allenby’nin komutasında toplam 67 bin asker mevcuduna karşı böyle büyük bir bozgun yaşanmıştı. İngilizler saldırıya geçmeden önce bir Müslüman Hintli Çavuş, Türk kıt'alarına sığınmış, İngiliz hazırlıklarını haber vermişti. Fakat gerekli tedbirler alınmamış, sığınan askerin aldatmak için gönderildiğini zannetmişlerdi. Türk savaş tarihinde böyle bir bozgun hiç yaşanmamıştı. 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesine kadar geçen bu kısa süre içinde bütün Orta Doğudan ayrılmak zorunda kaldık. Suriye, Ürdün, Filistin ve Arabistan elden çıkmıştı. Savaşın bu derece felâketle sonuçlanmasının bir sebebi de “ulus devlet” düşüncesi yatmaktaydı. Bazı komutanlara göre Türk askerinin ‘Arap çöllerinde ne işi var’dı? Bir an önce Toroslara çekilip ulus devlet kurulması için çalışmak gerekirdi. Bu hamur çok su götürür, lâkin Filistin’den ayrılışımızın acıklı hikâyesi çok kısa olarak bu şekildedir. Neden ve nasıl böyle bir bozgun yaşanmış? Yeterince araştırılmamış olup tarihçilerin ilgisini beklemektedir. Bugün Filistin’de hâlâ kan gövdeyi götürüyor. 100 yıl önce yaşanan bu acı savaşlar yeterince incelenmeden Filistin dâhil olmak üzere Orta Doğu’yu anlamak ve doğru teşhis koymak mümkün değildir. Filistin savaşları belki yeniden ele alınır ve incelenir, ne dersiniz? 08.05.2009 E-Posta: [email protected] |