Recep TAŞCI |
|
Elin parasıyla sefa |
Yaklaşık bir yıldır kâh resmî kâh gayriresmî olarak sürdürülen ve bir türlü sonuçlanmayan konuşmalar, görüşmeler... Elli yıldır süren Kıbrıs müzakereleri gibi. Mevzu; altı üstü borçlanma. Masanın bir ucunda T. C. Hükümeti öbür ucunda, kısa adı IMF olan Uluslararası Para Fonu. Hükümet IMF’den 20 ila 40 milyar arası borç alabilmek için çırpınıyor. IMF şartlarını dayatıyor, Hükümet direniyor, efeleniyor, “Ümüğümüzü sıktırmam” diyor. Diyor da yine de kapısında beklemekten vazgeçmiyor, paranı da pulunu da al başına çal diyemiyor. Kapı zaman zaman aralanır gibi oluyor “anlaşma oldu olacak, ha bugün ha yarın” derken... Pat yüzüne kapanıyor. Kapı bir açılıyor bir kapanıyor, günler aylar böyle akıp gidiyor. Anlaşma niye sağlanamıyor, pürüzler neler? Yerinde bir soru. Ne var ki net bir cevap verilerek kamuoyu aydınlatılmıyor. Satır aralarından ipuçları çıkartmaya çalışıyoruz. Bir ara ağızlarından kaçtı. Kilitlenme şu üç konuda yoğunlaşmış: Gelir İdaresinin özerkliğe kavuşturulması. Yerel Yönetimlere kaynak aktarılmasının sınırlandırılması. “Nerden buldun” sorusu. Bu konudaki görüşümüzü daha önce sizlere aktarmıştık. Tekrarlamayacağız. Şimdilerde IMF’nin yeni şartlar ve teklifler sunduğunu duyuyoruz. Diyorlarmış ki ekonomik hedeflerinizi revize edin. Bu şu demek: Büyüme ve bütçeye ilişkin rakamlarınızı değiştirin, çünkü bunların hepsi hayalî. Hükümetin büyüme tahmini yüzde 4’tü. Bütün gelir ve giderler buna göre hesaplandı. Bir kaç ay sonra ne oldu? Yüzde 3,6 küçülmeyi kabullendi. IMF yeterli görmüyor. Daha da fakirleşeceksin diyor. Önce yüzde 5,1 iken şimdi gelen haberlere göre yüzde 5,5 küçülmeyi öngörüyor. Tahminde yüzde 237’lik bir yanılma. Büyüme eksi olunca tabiî olarak bütçe rakamları da gerçeği aksettirmiyor. Nitekim bütçe açığı 10 milyar lira tahmin edilmişken şimdi 50 milyara çıkması normal karşılanıyor. 5 katı bir sapma. Bu sapma ve yanılmalar karşısında IMF şunu söylüyor: “Sana borç vereceğim ama geri ödemesi nasıl olacak? Sen bu bütçe yapınla geri ödemede bulunamazsın. Gelir arttırıcı, gider kısıcı tedbirler al ki borcunu sorunsuz ödeyebilesin.” Gayet mantıklı. Kızmayalım. Anlaşma yapsak da yapmasak da evimize çeki düzen vermeliyiz. Bunun için büyüme ve bütçe rakamları gerçek durumu yansıtsın. Gelir İdaresi siyasî otoritenin etkisinden kurtulsun. Vergi tabanı genişletilsin. Etkin ve yaygın bir denetim ağı kurulsun. Kayıtdışılık önlensin. Harcamalar sınırlansın, ölçü kaçmasın. Eee? Bunlar IMF istekleri. Olabilir. Önemli olan ülke yararına mı değil mi, tartışalım. Bu tedbirleri alalım, imzayı atmasak da olur. Ama iş sürüncemede bırakılmasın. Krizi derinleştiren ve şiddetlendiren faktörlerden birisi de “belirsizliktir”. Beklentilere son verilsin. Dünyada stand-by anlaşması imzalayan ülke sayısı 14. Diğerleri yoluna IMF’siz devam ediyor. Demek olabiliyor. Hadi biraz cesaret biraz gayret. Kasamızda 64 milyar dolarımız var. Bankalarımızdakilerle birlikte rezervimiz 100 milyarın üzerinde. Hiç fena değil. Dolar fırlar, borsa düşer, faiz tırmanırmış. Göğüsleriz. Yeter ki ayağımızı yorganımıza göre uzatalım, elin parasıyla sefa sürmekten vazgeçelim. 11.05.2009 E-Posta: [email protected] |
Önceki Yazıları (27.04.2009) - Bankacılık mı, tefecilik mi? (13.04.2009) - Her yerde kriz var! |