15 Mayıs 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Gültekin AVCI

Kürdün Kürdü kırması mı?


A+ | A-

Kalplerimizi burkan ve âleme karşı insanî bir mahcubiyete de büründüğümüz bir faciayı yaşadık geçen hafta. Bilge Köyünde yaşananların, hiçbir sebep, düşünce ve mazeretle izahı kabil değil. Belki PKK ve Mafya’ya bile parmak ısırtacak bir cinnet bu. İnsanlığın ve vicdanın dumura uğradığı bir hazin tablo. Vahşetin sebepleri ve sosyal altyapısı üzerinde durmayacağım. Bilhassa ortadaki elim tablonun cereyan etme sebeplerinin, koruculuk sisteminde aranması ve koruculuğun hedef tahtasına oturtulması doğrusu beni şaşırttı. Köyün korucu köyü olması, uzun namlulu silâhların korucularda olması ve korucularda kaydedilen görevi suistimaller tasfiyeye kâfi sebepler olarak terennüm ediliyor.

Koruculuk sisteminin ıslâh edilmesindeki zaruret kuşkusuz aşikârdır. Yer yer suistimallerin olduğu bir hakikat. Peki, bunlara istinaden sayıları 90.000’i bulan korucu kitlesini tasfiye etmekle nasıl bir ortam bizi bekliyor kâfi derecede düşünmüyoruz. Korucu sisteminin tam olarak tasfiyesiyle ortaya çıkacak zemin, rahatlıkla görülebileceği gibi kaotik bir zemindir. Anarşiye meyyaldir. Boşluğun oluşturacağı psikolojiye kim hâkim olursa o hükmeder. Devletin bu bölgemizde bu zamana kadar psikolojik hâkimiyeti başarılı bir şekilde elinde tuttuğunu söylemek kolay değildir. Laisist saplantılardan bölgenin hassasiyetlerine hâlâ nüfuz edilebildiğini söyleyemeyiz. Ama PKK, bu saplantıdan doğan boşluğu değerlendirdi ve PKK İmamlar Birliğini kurdu.

Koruculuk sistemini üreten devlet mi yoksa bölgedeki terör ortamı mı? Bölge, terör ve anarşi içinde kıvranmasaydı elbette ki koruculuk sisteminin yörede tatbikine ihtiyaç kalmayacaktı.

Karadeniz, Marmara, Ege, Akdeniz gibi bölgelerde güvenlik zafiyeti söz konusu değil. Şehirlerin ve köylerin güvenliğini temin edebiliyorsunuz. Peki, terör ateşiyle kavrulan güneydoğuda, ülkenin batısındaki normal sistemlerle güvenliği temin edebildiniz mi? Edemediniz. Bölgede devletin hâkimiyeti günün saatleriyle ölçülüyor, akşam ve gece saatlerinde devletin hâkimiyeti tamamen bitiyordu. Bu zamanları hepimiz yaşadık. Her gün pek çok güvenlik görevlinizi ve vatandaşınızı kaybettiğiniz böyle muhataralı bir hengâmede bizzat o bölgenin insanından neşet eden ve güç alan koruculuk sistemi elbette ki rasyonel bir yaklaşımdı.

Şehid asker ve polis evlâtlarımızla birlikte korucular da canlarını feda etmediler mi? Koruculuk sisteminde de Abdülhamid-i Sani’nin Hamidiye Alayları bakışından alâmetler var. İşgale karşı nasıl Hamidiye Alayları devredeyse, bu sefer terörist işgale karşı da korucular tabiî olarak devrede olmalıdır. Gerek Hamidiye Alayları ve gerekse koruculuk sistemi devletin bölge halkını taltif etmesi ve bölge halkına bir güven teveccühü demektir.

Yaşanan serencamı hatalı bir zaviyeden görenler, buna Kürdü Kürde kırdırma politikası dediler. Bunun isabetli bir mantığını göremiyorum zira polis teşkilâtı ve TSK içinde pek çok sayıda Kürt olan görevlilerimiz yok mu? Bölgede teröristlerle çatışan Kürt polis ve subaylarımız için de Kürdün Kürdü kırması mı diyeceğiz? Bu manipülatif anlayış Kürt kardeşlerimizi azınlık kabul eden bir perspektiftir. Kuzey Irak Kürt bölgesel yönetimin askerleri, asayişi sağlarken Kürdün Kürdü kırması piyesini mi oynuyorlar?

Kürdün Kürdü kırması değil, Kürdün teröristle çarpışması. Kürdün vatan savunması. Kürdün asayişi sağlaması.

Bir diğer nokta; acaba katliâmın aktörleri olan kişilerde uzun namlulu silâhlar olmasaydı, yani devletin silâhları bulunmasaydı, bu kişiler ciddî şekilde tasarladıkları o 44 maktulü öldür(e)meyecekler miydi? Devletin silâhları olmasaydı, 44 kişinin öldürülmesi için silâh bulamayacaklar mıydı bu failler? Bölgede silâh bulmanın kolaylığını ve illegal silâh sevkiyatının yoğunluğunu çok iyi biliyorum.

Ayrıca polis ve subaylar içinde devletin silâhıyla illegal işlere karışan personel yok mu? O zaman bu teşkilâtlardaki görevlilerin silâhlarını da mı alalım?

15.05.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (12.05.2009) - KDGM, istihbaratı koordine edebilir mi?

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis