Umut YAVUZ |
|
Sıradaki şarkı: Perle’s pearl* |
Bugünlerde Bahçeşehir Üniversitesi Amerikan Araştırmaları Merkezi’nin düzenlediği Global Liderlik Forumu’na katılmak üzere ülkemize gelen, Reagan dönemi eski ABD Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle, bir televizyondan ötekine dolaşarak çeşitli açıklamalarda bulunuyor. Adeta soyisminin sesteşine nazire yapar gibi ‘inciler’ saçıyor etrafa denebilir... Özellikle PKK sorununun çözümü konusunda belirli mesafelerin kat edilmeye çalışıldığı bir dönemde bu mevzuda yaptığı açıklamaları açıkçası ben oldukça maksatlı buldum. Perle Kanal 24’de Perşembe gecesi özetle dedi ki: “Türkiye, Güneydoğu’nun refah ve mutluluğunu arttırmak için elbette çaba sarfetmelidir ancak PKK başka bir problemdir. PKK’nın derdi Kürt kültürü veya kalkınması değil. Onlar daha başka şeylerin peşindeler. PKK’nın sosyo ekonomik ve politik düzenlemelerle memnun olacağını düşünmek hayâl olur. Onların istedikleri daha başka birşey. PKK’nın barışçıl bir sonuç istediğini sanmıyorum.” Perle’ün bu sözleri adeta PKK sorununu çözme konusunda üst perdeden son zamanlarda yapmak istediğiniz açılımlardan vazgeçin ve eski tür silâhlı mücadeleye devam edin anlamına gelmektedir. Ayrıca Perle, PKK gibi bir örgütle mücadele ederken Türkiye’nin ABD’nin yardımı olmadan asla başarıya ulaşamayacağını da iddia ediyor. Yani demek istiyor ki, “bize göbeğiniz bağlı, bu konuda yardım etmezsek PKK asla bitmeyecek”... Perle söylemiyor ama bu konuda yardım etmelerinin tek şartı da tabiîki Türkiye’nin bölgede ABD ekseninde hareket etmesi... Yani Perle’ün derdi Türkiye’yi ABD’nin çıkarları doğrultusunda bir noktada tutmaktır. Bunun için de PKK’nın bölgede varlığı bir sigorta gibi görünüyor. Perle, başka önemli şeyler de söyledi tabiî ki. Son zamanlarda ABD’nin dış politikada İsrail ile ters düştüğü bazı durumlarla karşılaştık. Bilhassa İsrail’in yasadışı iskân politikası konusunda bizzat Barack Obama ve Hillary Clinton tarafından ciddî uyarılar yapıldı İsrail Devleti’ne... Tam da bu hengâmda Perle, “kimse sevinmesin biz hâlâ İsrail’in yanındayız”, “hep destek, tam destek” mesajları verdi. Perle dedi ki: “İsrail ABD’de çok yüksek bir yerdedir. Her ankette ABD halkının İsrail’e karşı büyük ilgileri olduğu görülmektedir. Demokrasiye hayranlıkları ve çölün ortasında demokrasiyi kurmuş olmaları ve refah içinde yaşamaları Amerikalılar için önemlidir. Uzun vadede bunun değişeceğini de sanmıyorum. ABD ile İsrail arasında farklı görüşler olabilir ancak karşılıklı görüşmeler sonrasında bu farklılıklar giderilebilir.” Bu çölün ortasına kurulan ‘refah devletinin’ Filistin topraklarının işgal edilmesiyle kurulduğunu ve adeta kan ve gözyaşı üzerinde yeşeren bir korku imparatorluğu olduğunu unuttu Perle ve son dönemlerde olanlara bakıp, sevinmeyin biz yine İsrail’in kucağındayız demek istedi... Perle’ün bu programda söylediği en katmerli yalan ise şu oldu: “Bana göre Şimon Peres kadar barışa hizmet etmiş kimse yoktur”... Evet Perle’ün bu tarihe geçecek sözlerini çerçeveletip duvarlarımıza assak yeridir. Zira güya ‘barışa en çok hizmet etmiş’ olan Peres’in başında bulunduğu devlet daha bir kaç ay önce çoğu kadın ve çocuk 1400 küsûr Gazzelinin kanına girmiş olan devletle aynı devlet... Üstelik Perle’e göre “barış meleği” konumunda olan Peres de tutup bu katliâmı yüksek sesle savunmuş ve haklı göstermeye çalışmıştır... İşte bu meşhur Richard Perle bir kaç gün boyunca daha Türk televizyonlarında bağıra bağıra, alenen bu türden yalanlar söyleyip geri dönecek ülkesine... Peki bu yalanları dinleyen bizler ne yapacağız? Öncelikle bu kişinin kim olduğunu bilelim ve ona göre söylediklerini dinleyelim... Richard Perle nam-ı diğer ‘Karanlıklar Prensi’dir... Ronald Reagan döneminde A.B.D. Savunma Bakanı Yardımcısı olarak, 1997-2004 arasında da ABD Savunma Bakanlığı’na bağlı bir resmî kuruluş olan Savunma Politikaları Kurulu Tavsiye Komitesi (Defense Policy Board Advisory Committee) bünyesinde (2001-2004 arasında Komite Başkanı sıfatıyla) görev yapmıştır. Muhtemelen son tavsiyelerinden bir tanesi Irak ve Afganistan işgali olmuştur... Neocon felsefenin uluslar arası alanda en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir. Her şeyden öte Richard Perle, Yahudi asıllı bir CIA ajanıdır... Perle, dünyanın en büyük inşaat şirketi olan Bechtel Grubu’nun Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Güneydoğu Asya’dan sorumlu yönetim kurulu başkan yardımcısıdır. Yani bir nev'î “ABD yıkacak, Bechtel Grubu inşa edip, para kazanacak” çarkının baş sorumlularındandır... Daha bitmedi, bu Perle, 1970’li yıllarda bizzat Senatör Henry Jackson’un yanında çalışmış ve yetişmiştir. Senatör Henry Jackson ise, Cambridge Üniversitesi bünyesinde kurulan Henry Jackson Cemiyeti’nin (Henry Jackson Society) felsefî fikir babasıdır. İngiltere’de Cambridge Üniversitesi Peterhouse Koleji’nde, herhangi bir parti ile bağı olmayacak şekilde Mart 2005’de kurulmuş bir siyasî cemiyet olan bu Henry Jackson Cemiyeti, başta ABD ve İngiltere olmak üzere, pek çok ülkenin siyaset, bürokrasi ve akademi dünyalarından tanınmış isimleri bir araya getirmiştir. Senatörün sağlığında savunduğu görüşler paralelinde, cemiyet, liberal demokrasinin bütün dünyada, ‘gerekirse askerî müdahalelere’ başvurularak yaygınlaştırılması gerektiğini savunur. Cemiyet üyeleri buna “proaktif yaklaşım” diyorlar. Cemiyet çok farklı ve karanlık isimleri bir araya getirdiği için de fare yuvası (rat’s nest) olarak tanımlanmaktadır. Ne güzel bir tanımlama... Cuk oturmuş denebilir... Perle’ün de bu felsefe ile iyi yetiştiği ortadadır... Televizyonlarımızda bir kaç gündür konuşan Karanlıklar Prensi’nin ‘parlak özgeçmişi’ bu şekilde... Televizyonlardan dinlerken, yahut gazetelerden okurken bu ‘detaylar’ aklınızda olsun lütfen... Sonra ‘bu adam birşeyler biliyor da konuşuyor’ diye yanılgıya kapılmayın... Zira söylüyorsa elbette bir maksadı var... *Perle’ün incileri 30.05.2009 E-Posta: [email protected] |