Mehmet KARA |
|
Mayınlar temizlenmeli, ancak… |
Suriye sınırındaki arazinin mayınlardan temizlenmesi ile ilgili kanun Meclis’te görüşülmeye başladığı günden bu yana taştırma meydana getirmişti. Hükümet “tekrir-i müzakere” için tasarıyı geri çekti. Bir bakıma geri atmak zorunda kaldı. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’ın “Bazı kafa karışıklıkları var. Bunu gidermeye, minareyi düzeltmeye çalışıyoruz” ifadesinden de anlaşılacağa üzere hatalı olan bir şeyler var. Zira tasarıyı getiren hükümette anlaşmazlık yaşanıyor. Konuyu özetlersek… 1956 yılında Hatay’dan başlayıp Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak’a kadar uzanan yaklaşık 510 km uzunluğunda ve 350 metre derinliğindeki Türkiye-Suriye sınırı “kaçakçılık” veya başka nedenlerle mayınlanmıştı. Sınırlarda gömülü 920 bin mayın olduğunu, bunlardan 615 bin adedinin Türkiye-Suriye sınırında olduğunu belirtiliyor. Türkiye, taraf olduğu Ottowa Anlaşması’na göre stoklarındaki 2 milyon 973 bin 481 mayının yarısını imha etti. Toprağa gömülü mayınların da 2014’e kadar temizlenmesi gerekiyor. 1956 yılından beri o bölgede tarım yapılamıyor. Bölge halkı bundan önce mayınlardan çok insanların öldüğünü veya sakat kaldığını söylerken, toprağın kendilerine verilmesini istiyor. Kanun tasarısına göre toprağın işlenmesinin 44 yıllığına mayınları temizleyenlere verilebileceği için itirazlar yükseldi. Hele hele dört yıl önce çıkarılan kararnameyle bir İsrail firmasına verilmiş olması ve ihalenin de Danıştay’ca iptali üzerine, konunun yine İsrailli bir firmaya verileceğini şüphelerini ateşledi. Başbakan Tayip Erdoğan’ın “ısrarla” tasarının kanunlaşmasını istemesine rağmen, 6 maddelik kanun üç haftada Meclis’ten geçirilemedi. Altı maddelik tasarının ancak 4 maddesi genel kurulda kabul edilmişti. Bundan da anlaşılacağı üzere AKP içinde milletvekilleri arasında şüpheleri olanlar, içine sinmeyenler var. 1 Mart 2003’te yaşanan tezkere krizinde olduğu gibi mayınlı araziler tasarısında da kafa karışıklığı olduğu muhakkak. Bu yüzden 184 olan “toplantı yeter sayısı”nın bulunamamasından dolayı kanun bir türlü çıkarılamadı. Sessiz direnişi gören Erdoğan, tasarının görüşüldüğü ilk hafta milletvekillerini genel merkezde toplayarak, tasarının Meclis’ten bir an önce çıkarılmasını istedi. Ancak bunun ardından o hafta yine çıkmadı. Geçtiğimiz hafta Salı ve Çarşamba günleri mesele gündeme dahi alınamadı. Önceki günde ise tekrir-i müzakere için tasarı geri çekildi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, hükümetin daha çok bilgi vermesi gerektiği üzerinde durdu. Erdoğan ise, “net” bir açıklama yapmadı. Kafa karışıklığının birkaç yönü var. Öncelikle bölgenin en önemli askerî gücü olarak gösterilen TSK’nın bu işi yapamayacağını açıklayıp adres olarak NATO’nun İkmal ve Bakım Teşkilâtını (NAMSA) göstermesi, NAMSA’nın da bu işi yapamayacağını açıklamasından sonra kafalardaki sorular doruk noktasına çıktı. Kaldı ki, TSK 2 yıl önce Mayın Temizleme Bölüğü ile Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesindeki bölgede 7 bin metrekare alanı mayın temizliği yapmış. Başka bir bölgede özel bir Türk firması da mayın temizliği yapmış. Diğer yandan 1956 yılında bu bölgeye ilk mayınları yerleştiren Diyarbakır’daki 7. Kolordu İstihkâm Tabur Komutanı Kemal Güner, krokilerin 7. Kolordu’nun arşivinde bulunduğunu söylüyor. Bu krokilere göre mayınların rahatlıkla temizlenebileceğini ileri sürerken, “Ordumuz buna muktedirdir” diyor. Başka bir soru ise, Suriye’nin kendi tarafındaki mayınları kendisinin temizlediği, Türkiye’nin niye bunu yapamadığı… Kanunu savunanlar, meselenin iki yönlü olduğunu, temizleme işi ile toprakların kullanılma işinin farklı ihale edileceğini söylüyorlar. Ama kimse bu söze itibar etmiyor. Diğer yandan o bölge hem tarıma elverişli, hem de petrol bölgesi. İsrail açısından da stratejik bir bölge. İsrail büyükelçisinin dediği gibi bölge “Yahudiler için önemli bir bölge…” Bütün bunlar alt alta gelince kafaların karışması normal değil mi? Bu yazıyı yazdığımız saatlerde tasarının akıbeti belli değildi. Ancak belli olan bu soruların cevapsız olduğu... Unutmamak lâzım ki, 44 yıl uzun bir süre. Bu sürede neler olur, neler olur. Hem mayın kalleştir bunu da unutmamak lâzım… 30.05.2009 E-Posta: [email protected] |