H. İbrahim CAN |
|
Sarkozy’nin büyük hayâl kırıklığı: Akdeniz Birliği |
Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Akdeniz Birliği projesi çıkmaza girdi. Son olarak Haziran başında Monako’da düzenlenmesi planlanan bakanlar düzeyindeki toplantı süresiz olarak ertelendi. 2007 yılı başlarında seçim kampanyası esnasında ortaya attığı ve 13 Temmuz’da Türkiye dahil 43 devlet başkanının katılımıyla başlattığı proje çökmek üzere. Aslında daha başından itibaren umut vaat etmiyordu. Çünkü Sarkozy ve destekçilerinin niyeti konusunda şüpheler vardı. İlk olarak Türkiye, kendisine AB üyeliği yerine bu birlik üyeliğinin önerilmesine—haklı olarak— şiddetle karşı çıktı. Sonra İsrail’in Gazze saldırıları sebebiyle Birliğin Arap üyeleri resmen toplantıları askıya aldılar. Cezayir’le Fas arasında Batı Sahra konusundaki anlaşmazlık da Akdeniz Birliğini baltalayan sorunlardan birisi. İki ülke arasındaki sınır kapalı. Ayrıca Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında da bu birlik konusunda bazı kuşkular var. Meselâ Slovenya, dönem başkanlığı döneminde; “AB kurumlarıyla rekabet edecek kurumlar duplikasyonuna ihtiyacımız yok” diyordu. Ayrıca Sarkozy’nin tek taraflı olarak bu projeyi başlatması, sonra da destek araması bazı çevreleri rahatsız etmişti. Niyetin iyi olmadığını gösteren unsurlardan birisi de; bu projede Kuzeyin Güneye kendi şartlarını dikte ettirmeye kalkması. Tıpkı 1995 yılında başlatılan ama yürümeyen Barselona süreci gibi.. O sürecin amacı da Akdeniz’de birlik, barış ve ekonomik işbirliği olarak açıklanmışsa da, asıl niyetin Ortadoğu terörizminden Avrupa’yı korumak ve güneyden kuzeye göçü önlemek olduğu ortaya çıkmıştı. Şimdi Sarkozy özellikle iklim değişikliği sürecinde hem Kuzeyi hem de Güneyi ilgilendiren hayatî projelerin uygulanmasında eşitlik içinde işbirliği yapılmasını hedef olarak gösterdi. Kıt su kaynaklarının korunması, yenilenebilir enerji kaynakları geliştirme, Akdenizin temizlenmesi, denizcilik kurallarının belirlenmesi, ülkelere göre özel projeler geliştirilmesi örnek olarak sayılıyordu. Ama asıl amacın bu olmadığı; Barselona sürecindeki amaçların aynen korunduğu, buna özellikle Türkiye’yi Avrupa Birliğine almamak için bahane bulmanın da eklendiği, Sarkozy’nin Fransa’nın tarihî hasmı Almanya’nın başbakanı ile tuhaf bir işbirliği içinde yaptığı karşı çıkışlar ortaya koyuyor. Söylediğimiz bu hususlar dikkate alındığında; Sarkozy’nin Akdeniz Birliği projesinin yürümesinin imkânsız olduğu anlaşılacaktır. Ortadoğu sorunu çözülmedikçe, Arapların İsrail’le aynı birlik içinde yer alması imkânsız. Türkiye’nin de kendisine AB üyeliği yerine bu birliğin dayatılmasını kabul etmesi düşünülemez bile. Ayrıca Avrupalıların artık kendilerini birinci sınıf, diğer Akdeniz ülkelerini ikinci sınıf kabul eden anlayıştan vaz geçip, Akdeniz’in doğu ve güneyine ortak değerler ve ortak sorunlara dayalı bir işbirliği niyetiyle yaklaşması sağlanmadıkça hiçbir Akdeniz projesi başarılı olamaz. Sarkozy’ye geçmiş olsun. Akdeniz projesi gibi “büyük” işlerle uğraşmak yerine, halka sevimli görünmek için mutlu aile görüntülerini yayınladığı “küçük” karısı ile ilgilenmeye devam etsin. 23.05.2009 E-Posta: [email protected] |