Robert MİRANDA |
|
Batı’nın reforma ihtiyacı var |
Geçtiğimiz günlerde Başkan Obama’nın Müslüman dünyasına Mısır’dan sesleneceği duyuruldu. Obama başkanlık propagandası yaptığı sıralarda göreve başladığı ilk aylar içinde Müslüman dünyasına bir Müslüman ülkenin başşehrinden direkt olarak seslenecek bir konuşma yapma taahhüdünde bulunmuştu. Mısır bu iş için seçildi zira Obama Fransa’nın Normandiya bölgesinde D-Day yıl dönümü için ve Almanya’nın Dresden bölgesinde bulunan Buchenwald toplama kampına bir ziyarette bulunmak için bir seyahate çıkacaktı. Mısır aynı zamanda eski Dış İşleri Bakanı Condoleezza Rice’in 2005 yılında Kahire’de Orta Doğu için demokrasi ve reform gerektiği açıklamasını yaptığı yerdi. Rice bu konuşmasında Mısır hükümetinin “Kendi halkına inanması gerektiğini” söylemiş ve Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’i de demokrat yanlısı göstericilere karşı şiddet kullanmamaya dâvet etmişti. Rice benzeri açıklamaları Suudi Arabistan için de yapmış ve bu ifadelerini de ABD’nin kölelik ve ırkçılık geçmişi sebebiyle “tam bir alçakgönüllülük” içerisinde yaptığını söyleyerek yumuşatmıştı. Başkan Obama’nın Müslüman dünyası hakkında söyleyecekleri, konuşma gerçekleşene kadar medya ve siyaset analistleri tarafından spekülasyon malzemesi olarak kullanılacak ve bu konuda çeşitli tahminler yapılacaktır. Mamafih, bu tarihî konuşmayı beklerken, şunu da söylememiz gerekir ki, Obama’nın konuşması muhakkak surette Batı’nın Orta Doğu yaklaşımında yeni bir siyasî yaklaşım üzerinde odaklanmalı ve Müslümanların tarihi ve dinlerine saygı ile çerçeveli bir ajanda içermelidir. Obama, Batı ile Müslüman dünya arasında bir diyalog için gözünü açmalıdır ve bu diyalog sürecinde Batı, İslâmiyet’i Müslüman dünyanın yol gösterici tek ışığı olarak tanımalıdır. Reformdan bahsettiği zaman ise İslâmiyet’in demokrasi ve ticaret çerçevesinde başarıya ulaşacağı gibi yaklaşımları dikkatlice gözden geçirmelidir. Ayrıca konuşmasını yaparken İslâm dünyasının bizim küresel topluluğumuzun bir parçası olmadığı şeklindeki yanlış fikirden olabildiğince uzak durmalıdır. İslâm büyük bir dünya dinidir ve bir milyardan fazla insan üzerinde etkisi vardır. Bush kendi yönetimi döneminde kontrolsüz bir şekilde Müslüman dünyası üzerinde adaletsiz ugulamalara izin vermiş ve bunu demokrasi, özgürlük ve bağımsızlık adı altında uygulatmıştır. Madem konuşmasının ana teması bu gibi meseleler olacak, o zaman Obama muhakkak surette Orta Doğu barış sürecinin ilerlemesi için işe yarar bir platform ihdas etmeli ve İsrail’i Gazzeli Filistinliler üzerinde tek yanlı ve orantısız askerî yaptırımlar uygulamaması yönünde uyarmalı ve buna devam ettiği takdirde hesabının sorulacağını hatırlatmalıdır. Bundan aşağı kalan her türlü konuşma ne yazık ki amacına ulaşamayacaktır. İslâmın reforme edilmesi meselesine gelince, Müslümanların ancak kendi kendilerine bir reform yapabileceğini savunanlar vardır. Dışarıdakilerin bazıları ise reformları destekleyecek ve cesaret verecek şartları kendilerinin oluşturabileceklerini düşünmektedir ancak dışardan yapılacak her türlü reformist müdahalenin İslâm dünyasında bir nev'î “batılaştırma” olarak algılanacağı unutulmamalı. Batı şunu anlamalıdır ki Kur’ân-ı Kerim refor diye bir şeye asla mahal bırakmamıştır, zira o Allah’tan gelmedir. Kur’ân’daki sözler de asla ve asla değişmez. Kur’ân’daki sözlerin anlamları da asla değişmez. İslâmiyet’te reform diye birşey olamaz, çünkü İslâm’ı reforme etmek demek, Allah’ın sözlerini değiştirmeye çalışmak demektir ki, Allah’ın sözleri asla değiştirilemez. Eğer yapılacak herhangi bir reform varsa, Batı kendi zihniyetinde bir reform yapmalıdır. Zira seküler siyaset ve ideolojiler tarafından oluşturulan baskı ve dayatmalar, Allah’ın iradesine ve rızasına karşı durmak anlamındadır. Batı bunu ancak Kur’ân’ı hakkıyla okuyarak anlayabilir ve eğer Kur’ân’ı okursa Allah’ın mesajının gerçek mânâsını da öğrenmiş olur. TERCÜME: UMUT YAVUZ 20.05.2009 E-Posta: [email protected] |