Raşit YÜCEL |
|
Seyahat hattı |
“Seyahat ediniz, sıhhat bulunuz” Bu hadisi bilmeyenimiz azdır. Ünlü seyyahımız rüyasında iki cihanın sultanını gördüğünde “şefaat” diyecek iken heyecanından “Seyahat ya Resulallah!” deyince yollara düşmüş, doğudan batıya bütün Osmanlı beldelerini gezmiş, meşhur Seyahatnâmesini tarihe mâletmiş. Hakkâri ilimizin dışında bazı illerimize defalarca gittim. Yolculuk kadar gidilen mekânlar da önemlidir. En önemlisi de bu mekânlardaki muhataplarınız… Bediüzzaman Hazretleri Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiyede aza iken maaşını yeğeni Abdurrahman muhafaza edermiş. İşârâtü’l-İ’câz adlı eserinin basımı esnasında, yeğeninden, biriktirdiği paraları matbaacıya vermesini ister. Abdurrahman parayı matbaacıya verdikten sonra ağlar. “Amca ben bu paraları, memleketteki tahrip olan evimizi yaptırmak için saklıyordum” der. Bunun üzerine Bediüzzaman, Abdurrahman’ın başını okşar ve şöyle der: “Üzülme Abdurrahman, bir gün gelecek her tarafta bizim evlerimiz olacak.” İşte bugün, dünyanın her yerindeki hizmet mekânları, bunun en açık misâlidir. Bizler de bu mekânların misafirleri olduk yıllarca. Kendi evlerimiz gibi rahat ettik buralarda. İzmir’den başlayan yolculuğumuz Tire ilçesindeki gönül dostları ile ayrı bir mânâ kazandı. Yetmişli yıllarda Nurları bu şirin ilçemizde tanımıştım. Her yıl da bu güzel ilçemizi ziyaret etmeyi kendime vazife kabul ettim. Akşam dostlar ile beraber olduk, gündüz Celal Keseli ve soyadı gibi temiz ağabeyim Ersan ve Osman Ağabeyim ile belediye başkanını ziyarete gittik. Toplantısını keserek bizi kabul etmek lütfunda bulundu. Aynı heyet ile Ödemişlilerin dâveti üzerine bu şirin beldemizde 19. dönem milletvekili Mehmet Özkan’ın samimî misafirperverliği ile yine dostlarla beraber olduk. Hedefte Aydın ilimiz vardı. Çamlık beldesinde bulunan, Bediüzzaman’ın tabiri ile “nurun avukatı” iltifatına mazhar olan Ahmet Feyzi Ağabeyin kabrini ziyaret ettik. Burada Avrupa’nın en büyük tren müzesini, bu beldede ikamet eden Ali Bey gezdirdi. Aydın ilimizin misafirperverliğini aziz ağabeyim Necati ile kahraman oğlu Ahmet Feyzi yaptı. Göremediğimiz dostlara selâm bırakarak Denizli’ye ulaştık. Soyadı gibi mert ve delikanlı olan aziz kardeşim Süleyman Delikanlı’nın müzahereti ile Bedrettin kardeşimle akşam muhabbetine katıldık. Sırada Burdur ilimiz vardı. Ercan kardeşimizin refakati ile Sebahattin kardeşimizi ziyaret ederek hasretlik çayı yudumladık. Bediüzzaman Hazretlerinin ilk sürgün yeri Burdur idi. Kalmış olduğu mekân hâlâ orijinal haliyle duruyor. Bu mekândaki dersimize Hüseyin Bey de iştirak etti. Tarihî mekânları da gezdikten sonra “taşı ve toprağıyla mübarek” olan Isparta’da idik. Denizli’de Hafız Ali ve Hasan Fevzi Ağabeylerin kabir ziyaretlerindeki hazzı tarif edemem. Temsilciliğimizde aziz ağabeyim, yönetim kurulu üyemiz Bekir İbiş, temsilcimiz Mithat Yanmaz ile hasbihâlden sonra eski Denizli müftüsü Halil Elitok Hocamızla hasretlik giderdik. Ve Barla… Bediüzzaman’ın Bayram Ağabeye “Evlâdım, sen bu karyeyi hakir görme. Bu belde ileride âlem-i İslâmın merkezi olacak” sözlerini hatırladık. Yeni Asya tesislerinde gece dinlendikten sonra sabah Nur mekânlarını tefekkür ederek gezdik. Ne yazık ki yolcu idik. Afyon ilimizi teğet geçerek Kütahya temsilcimiz Servet Beyde çay molasından sonra, ecdat yadigârı Söğüt beldesinden geçerek Bilecik ilimizdeki dostlarımızla buluştuk. Tarkan, Mustafa, Nurkan ve Veysel Beyler ile uzun gece yarısı sohbetinden sonra sabah Edebali Hazretlerinin muhteşem mekânlarını ziyaret ettik. Pamukova’daki Ahmet Beyin Düzce’deki Pazar temaşasını, Geredelilerin sıcak muhabbetini, Eskipazar’daki Kâmil kardeşimin vefakârlığını, Safranbolu’nun mistik yapısını, kahraman İbrahim Vapur kardeşimin eşsiz misafirperverliğini, Kastamonu’da Nur mekânlarını, Tosya Belediyesi eski başkanı Said Beyin sıcak muhabbetlerini, Kargılılara Adnan Ağabeyin taziyesindeki samimiyeti unutmak mümkün mü? Çorum’a gece rahmet damlacıkları arasında ulaştığımızda Beşir Güney Ağabeyin ve Ömer Şahin kardeşimin yolculuktan memnuniyetleri, beni de mutlu etmişti. 20.05.2009 E-Posta: [email protected] |