H. İbrahim CAN |
|
İyimserliğin beş kuralı |
İlkbaharın yaza dönmeye başladığı, etrafımızın Esma’nın binbir nakışıyla süslenmiş ağaçlar, çiçekler ve güzelliklerle dolu olduğu günlerdeyiz. Hayatta iyimser olmak için çok sebebimiz var. Ama gözümüzün hemen önündeki basit dertler yüzünden çoğu zaman karamsarlığımız ağır basıyor. Biz de bu güzel Pazar günü size daha iyimser olmanın beş kuralını anlatalım istedik. 1- Hedefler belirleyin ve onların peşinden gidin. Ruh ve beden sağlığı ancak uğraşarak elde ettiğiniz başarılarla gelir. Hayatı geldiği gibi yaşayan, kendisine farklı uğraşlar hiç aramayanın küçük sıkıntılarda boğulması daha kolaydır. Hedef koyun. Bu hedefiniz büyük de olabilir; meslek değiştirmek, üniversiteyi bitirmek veya bu sene İstanbul’daki maratona katılmak, bir okul yaptırma kampanyası başlatmak gibi. Küçük de olabilir; her gün en az on sayfa kitap okumak, yüzmeyi öğrenmek, resim yapmak gibi. Sonra da bu hedefi gerçekleştirin. 2- Sebat gösterin Hedefinize ulaşmakta sebat gösterin. Çoğu zaman günlük işler ve geçim telâşı içinde belirlediğiniz ekstra hedefe ulaşmak zor olabilir. Sebat edin ve başaracağınıza inanın. Başaracağına inanmak başarmanın en önemli besinidir. Bunun için de plan yapın. Adım adım yürüyün. Başarısız olan adıma takılmadan yeniden deneyin. 3- Problemlerinizle doğrudan mücadele edin. Kötümserler hep sorunları ve karşılaştıkları güçlüklerle mücadele etmekten kaçınır ve erteler. Halbuki bu onları daha da karamsar yapar. Probleminizin kendiliğinden çözülmesini beklemeyin. Hemen bugün yol arayıp mücadeleye başlayın. Güçlüğü kabullenmeyin, çare arayın. Şimdi oturup problemin ne olduğunu yazın. Sonra da nasıl çözülebileceği üzerinde düşünün, sorun, danışın. Karamsarlığın en önemli sebebi; “niye uğraşıyım ki?” düşüncesidir. 4- Bakış açınızı değiştirin. Bir meseleyi çözememişseniz, o zaman yanlış yerden bakıyorsunuz demektir. “Güzel gören güzel düşünür” tavsiyesini unutmayın. Bulgar Ortodoksu olan ve burada bir tasavvuf ehliyle komşuluk edip, ondan etkilenen bir hanımefendinin, kanser tedavisi sonrasındaki sözleri çok anlamlıydı: “Ben bu hastalık sayesinde şükretmeyi, hayatın anlamını öğrendim. İyi ki hasta olmuşum.” Uzmanlar önemli rahatsızlıkları bulunanların, olumlu bakış açısıyla, hastalığın stresinden kurtulduklarını söylüyor. 5- Halinizi sizden kötü durumda olanlarla kıyaslayın. Ay sonunu getiremiyorsanız işsiz olanları düşünün. İşinizi kaybetmişseniz, işsiz bir de ağır hastalığı olanları görün. Hastaysanız daha ağır hastaları, kimsesiz hastaları düşünün. Sizden daha iyi durumda olanlara bakarak imrenmek, sizi karamsar yapar. Siz aşağıya bakınız. Tabiî bütün bunları yaparken, bu dünyanın bir imtihan yeri olduğunu, dolayısıyla başınıza gelenlerin imtihan sorularınız olduğunu bilin, sabredin ve şükredin. Başına büyük bir dert gelen bile, iki adım geri çekilip sahip olduğu güzel şeylere (sağlığa, akla, ailesine, dostlarına, imanına) baksa, derdi azalacak, hayata daha iyimser bakacaktır. Bugün hava güzel. Sakın uyuyup evde tembellik ederek geçirmeyin. Pencereyi açıp kendinize gelin; kuşları selâmlayın ve kalkıp değerlendirin. Bir dostu ziyaret edin; bir bahçeye inip güzellikleri tefekkür edin; balık tutun; hiçbir şey yapamazsanız bir parka oturup on sayfa kitap okuyun. Hayat güzel! Ama en çok da iyimser olanlar için. 17.05.2009 E-Posta: [email protected] |