Kazım GÜLEÇYÜZ |
|
İki kahraman daha |
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) “Ölüm haktır” sözüyle ifade ettiği fermanı imzalayanlar kervanı her geçen gün daha da büyüyor. Hafta içinde gazetede yayınlanan taziye ilânları ise, camiamızdan, bu dünyada hizmetini tamamlayıp terhis belgesini alarak vatan-ı aslîye intikal edenlerin bilgisini veriyor. Bunlardan biri, son şahitler olarak isimlendirdiğimiz, Üstadla görüşme, sohbetinde ve hizmetinde bulunma bahtiyarlığına erişen kahraman zatlardan biri: Senirkentli Ali İhsan Tola. Senirkent’in seçkin ve Tola hanedanının önde gelen şahsiyetlerinden biri olan muhterem Tola, DP milletvekili olarak Risale-i Nur’a tarihî hizmetlerde bulunan merhum Tahsin Tola ile, yeğeni ve eniştesi olarak iki cihetten akrabaydı. Üstadla ilgili hatıralarından, Denizli hakimi Hesna Hanıma dair olanını evvelce bu köşede naklettiğimiz Tola, aynı zamanda müdakkik bir âlim ve mütefekkir kimliğiyle temayüz etmişti. Bu özelliğini, genç yazarlarımızdan Furkan Demir’in kendisiyle yaptığı, geçen sene 5 Ağustos’ta neşredip, vefatı sonrası tekrar yayınladığımız sohbetinde de çok açık şekilde görmüştük. Üstaddan hatıra anlatması istendiğinde, “En büyük hatıra Risale-i Nur’dur” diye cevap veren Tola, muhataplarını eserlere yönlendiriyordu. Bir özelliği de şifalı bitkiler uzmanı olması ve evinin, birkaç yıl öncesine kadar, rahmetli damadı Gültekin Tola’nın işlettiği Nurhayat Eczanesiyle birlikte, Türkiye ve dünya çapında meşhur bir şifa merkezi olarak hizmet görmesiydi. Bu cihetiyle, merhum Sadullah Nutku’ya benziyor; İslâm harfleriyle yazmaya devam ettiği Risale-i Nur eserleriyle manevî, her derde deva olarak hazırladığı ilâçlarla maddî şifa dağıtıyordu. Allah rahmet eylesin. Kabrini Cennet bahçelerinden bir bahçeye çevirsin. Cümlemizi Cennetinde buluştursun. Tola hanedanı başta olmak üzere tüm Nur camiasının başı sağ olsun. *** Hafta içinde berzah âlemine uğurladığımız kahramanlardan biri de Trabzonlu Yılmaz Er’di. 40 yıllık Yeni Asya okurlarından biri olarak, bütün aile efradıyla birlikte bölgedeki Nur hizmetinin temel direklerinden biri olan Yılmaz Er, geçtiğimiz 25 Şubat’ta gazetede çıkan röportajında Yeni Asya için şu ifadeleri kullanmıştı: “Risale-i Nur’u tanıdığımızdan bugüne kadar hep Yeni Asya ile beslendik. İmanî meseleleri, istikamet üzere gitmeyi, sadâkati, dik durmayı, eğilmemeyi Yeni Asya’dan öğrendik. Manevî olarak hep bizi takviye etti. Yeni Asya dışa açılan penceremiz. Aynı zamanda gözümüz, kulağımız. Risale-i Nur hakikatlerinin ilânatını yapıyor. Cemaat şuuru gazetede tahakkuk etmiştir. Yeni Asya Müslümanların müşterek tarafları ile alâkadar olmuş, onların dertleriyle ilgilenmiş, Risale-i Nur hakikatlerinden taviz vermemiş olup, emsali yoktur. Yeni Asya kimseden himmet beklemez, merhamet dilenmez, sadece adalet ve fikir hürriyeti ister. Yeni Asya ailesi olarak omuzlarımıza yüklenen mes’uliyet hiçbir omuza devredilemez, hiçbir el onu hafifletemez.” Aynı zamanda vasiyet niteliğindeki sözlerin de yer aldığı röportajın neşrinden iki buçuk ay sonra rahmete kavuşan muhterem Yılmaz Er’i, 7 yıl önceki Doğu Karadeniz gezimizin Trabzon durağında, şehrin üst kısmında bulunan ve hatırımızda yanlış kalmadıysa adı Soğuksu olan mevkideki evinde ziyaret ve sohbet etmiştik. Rahmet ve mağfiret diliyor; aile efradına ve bütün Nur camiasına taziyetlerimizi sunuyoruz. *** Rahmetli annemiz için taziyeler gelmeye devam ederken, İstanbul, Torbalı, Aydın, Denizli, Avusturya, Kırıkkale, Kahramanmaraş, Tekirdağ ve Elazığ çıkışlı mesajlar için de teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sağlık-İş Başkanı Mustafa Başoğlu ile, Konya’da, annemle ilgili yazımızdan sonra geceleri yatarken 21 Besmele okumaya başladığını söyleyen hanım okuyucumuza da... 17.05.2009 E-Posta: [email protected] |